19 Ekim 2024
weather
10°
Twitter
Facebook
Instagram

Ortaçağ zihniyeti

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Darbeci, zalim, işkencesi Nurettin Soyer’in oğlu olmak dışında hiçbir özelliği olmayan birini özellikle bulup, ısrarla aday yapmak, gerçekten de ortaçağ zihniyetiyle izah edilebilecek bir garabettir.

Yerel seçimleri yeni bir kriz ve kaos süreci olarak gören CHP’nin, bunun için ne tür kumpaslar kurduğu, yapılan açıklamalara net şekilde yansıyor. İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak buldukları felaket adayın sicili ve Kemal Kılaçdaroğlu’nun bu vahameti savunmaya çalışması, neleri göze aldıklarını acı şekilde ortaya koyuyor.

SOYER SOY İSMİNİ ÖZELLİKLE BULDULAR

CHP’nin İzmir adayı ispatlı şahitli bir ülkücü ve milliyetçi düşmanı darbe savcısının oğludur. Bunu söyleyince, hemen “babasının yaptıklarından dolayı oğlu suçlanamaz” cümlesiyle başlayan bir savunmaya geçiyorlar. Babasının yanlışlarına oğlu da ortak oluyorsa, bu kirli mirasa sahip çıkıyorsa suçlanmakla kalmaz, o suça ortak olur. Durum açık, vaziyet nettir. Kime neyi anlatıyorsunuz? Böyle bir felaketi temize çıkarmaya uğraşırken, boğanıza kadar bu kire gömüldüğünüzü bu millet fark etmiyor mu zannediyorsunuz?  Özellikle Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları, darbe, zulüm ve işkence ile özdeşleşmiş “Soyer” soy isimli birini bilerek ve kasıtlı biçimde aday gösterdiğini ortaya koyuyor. Zira, parti yönetiminde çok ciddi biçimde bu isme itiraz olduğu gazetelere yansımıştır. At pazarlığı yaptıkları ortakları sözde de olsa karşı çıkmışlardır, ama Kılıçdaroğlu özellikle ve ısrarla bu ismi öne çıkarmış ve aday yapmıştır.

BÖYLE BİR PARTİYE NASIL OY VERİLİR?

Aday belirlemek için yapılan MYK toplantısında yaşananlar ayrı bir fecaattir. CHP’nin nasıl bir curcuna parti olduğu, yönetilemediği, her kafadan bir ses çıktığı, kliklerin, hiziplerin, kayırmaların ayyuka çıktığı bir defa daha ortalığa saçılmıştır. Böyle bir partiye nasıl oy verilir, nasıl iktidar iktidara taşınır? Bu şartlarda bulunan adaydan seçilse dahi, kime ne hayır gelir? Bu aday belediye başkanı olursa millete mi, yoksa kendisini aday yapabilmek için yumruk yumruğa kavga eden, “sen benim adayıma oy ver, bende senin adayın oy vereyim” diye pazarlık yürütenlere mi hizmet eder?

TARTIŞMA YOK PAYLAŞMA VAR

Bu rezilliklerin gazetelere yansımasına Kemal Kılçdaroğlu’nun gösterdiği tepki, hakikaten akıllara durgunluk vermektedir. "Ortada bir kaos yok özgürce tartışma var" diyor. Her halde “özgürce paslaşmak, paylaşmak ve pazarlık etmek var” demek istedi. Ortada bir tartışma değil, at pazarlıkları ile bir paylaşma var. Bu vahim durum, parti içindeki aday belirlemelerle de sınırlı değil. İttifak oluşturdukları partilerle de aynı pazarlıkları yaptıklarını bütün Türk milleti ibretle izledi. Bir de çıkmış, “HDP’nin İzmir, Adana ve İstanbul’da aday çıkarmamasını kendilerine sormak lazım” diyerek, aklımızla alay eden bir açıklama yapıyorlar. Siz bırakın milleti aldatmayı da, HDP ile hangi pazarlıkları yaptığınızı, hangi sözleri verdiğinizi ve neyin karşılığında bu şehirlerde aday çıkarmaktan vazgeçirdiğinizi anlatın. Boşuna PKK’yı belediyelere doldurma teminatını şimdiden verdiğinizi gizlemeye uğraşmayın.

İL BAŞKANININ OYUNCAĞI

Kılıçdaroğlu, partisinin bu haline bakmadan, İzmir adayı Tunç Soyer'in babası üzerinden yapılan tartışmaları "Ortaçağ zihniyeti" olarak tanımlamış. Dervişin fikri neyse zikri de o olurmuş. Zihniyet ortaçağ, olunca sözlerine de yansıyor. CHP gibi bir partide, darbeci, zalim, işkencesi Nurettin Soyer’in oğlu olmak dışında hiçbir özelliği olmayan birini özellikle bulup, ısrarla aday yapmak, gerçekten de ortaçağ zihniyetiyle izah edilebilecek bir garabettir. Milletten alamadığı iktidarı olağanüstülüklerde aramak, darbecilere bel bağlamak, terör örgütünün siyasi uzantılarına karanlıkta göz kırpmak, ancak ve ancak ortaçağ zihniyetine sahip olanların yapabileceği bir şeydir. PKK’lı teröristlere açıkça sahip çıkan, Türk Devletine hakaret eden birini İstanbul il başkanı yapmakla kalmayıp, bir de onun oyuncağı durumuna düşmek, ortaçağ da dahi görülmemiş bir rezalettir.

CHP MİLLİ GÜVENLİK SORUNU

Kılaçdaroğlu’nun her cümlesi bir skandal. Siyasi rakipleri panik ve korku içindeymiş. CHP’nin Kuvayı Milliye damarı varmış. Vatana, bayrağa bağlılığı biliniyormuş. Biz mi başka ülkede yaşıyoruz, Kılıçdaroğlu mu başka bir partiden bahsediyor. Bizim gördüğümüz, duyduğumuz yaşadığımız CHP rakipleri için bir korku ve panik oluşturmuyor, ama ciddi bir milli güvenlik sorunu, hatta beka sorunu oluşturuyor. Kuvayı Milliye damarı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’le birlikte uzun yıllar önce koptu. Vatana, bayrağa bağlılık konusunda biz bir şey görmedik, ama PKK’sından PYD’sine, FETÖ’sünden HDP’sine, bu ülke ve milletle meselesi olan her kim varsa, tamamı için CHP’nin büyük bir nimet olduğu tecrübe ile sabittir.

YAPMAK YAKIŞIYOR SÖYLEMEK YAKIŞMIYOR!

Tunç Soyer’in açıklamaları da Kılaçdaroğlu’dan geri kalmıyor. Çırpındıkça batmak bu olmalı. 40 öncesinde kalmış bir meseleden bahsediliyormuş. 40 yıl geçti, ama o acıyı, o zulmü yaşayanların büyük bölümü hala hayatta. O zulmü yaşatanlar ise terfi ettiriliyor. Bunun neresinde, hak, adalet, vicdan ve insanlık var? Bu zulümleri yapmak, yapanları savunmak ve arkasında durmak mesele olmuyor, ama bunları hatırlatmak yakışmıyor, öyle mi? Bu zihniyet, bu kafa, bu anlayışa sahip olanları, bu milletin karşısına aday olarak çıkarmak gerçekten çok yakışıksız bir durumdur.

Söyleyecek çok şey var. Şimdilik burada keselim. Nasıl olsa, bu CHP’de vukuat da, rezalet de, bitmez.

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *