Kod Adı: Nuh
Atatürk’ün hürriyet ve istiklal ülküsüyle Samsun’a çıkışının 105. Yılını kutluyoruz…
Bir sırlar kitabı gibidir İstiklal Savaşımız…
Cepheler, cephe gerisinin zorlukları, imkânsızlık ve yokluk ile beraber yaşanan insanüstü olayları öğrendikçe hayrete düşüyor insan!
İşte o kitabın sayfalarından küçük bir paragraf…
Kurtuluş Savaşımız döneminde faaliyet gösteren istihbarat ve operasyon kurumlarından olan Karakol Cemiyeti içinde herkesin bir “kod adı” vardı…
Halaskar Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın da öyle…
Şifreli telgraflarda, kozmik yazışmalarda ve operasyonlarda O’nun için bu ad kullanılmıştı.
Peki, bu isim neydi?
Nuh!
Evet, Nuh!
Şifreli yazışmalarda ve operasyonlarda ismi “Nuh” diye geçen Mustafa Kemal Paşa’nın bu isimle kodlanması hayret verici değil mi?…
Mustafa Kemal Atatürk “Nuh Kod Adını” nasıl aldı? Bu ismi kendisi mi seçti, yoksa teşkilat tarafından mı verildi?...
Bilmiyoruz.
Nuh Peygamberin insanlığın ikinci atası ve kurtarıcısı olduğunu düşünürsek…
Sarı Paşamızın Muhteşem bir isim terkibiyle karşımıza çıktığını görürüz…
Mustafa, Kemal, Nuh ve ATATÜRK…
Meseleyi burada bırakalım ve Karakol Cemiyeti’nin 16 Mayıs 1919 Cuma günü Bandırma Vapuruna binen Gazi Paşamız için Anadolu ve Rumeli’deki karargâhlarına gönderdiği şu şifreli telgrafı okuyalım…
“Nuh gemiye bindi. Nuh’un Gemisi harekete geçti”…
***
YAZILIMLI ARAÇLARA DİKKAT
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve mabeyn heyetinin önemli isimleri bir helikopter kazasında hayatını kaybetti.
Reisi ve heyeti Azerbaycan’dan dönüyordu.
Onları taşıyan hava aracı ABD yapımı bir helikopterdi.
***
Bilhassa 2000’li yıllardan sonra “demir, hava, deniz ve karayollarında” kullanılan tüm araçlar yeni tip motor ve dijital kontrol sistemleriyle çalışıyor.
Hepiniz bilirsiniz… Bahsettiğimiz ulaşım araçlarında artık “Kara Motor” dediğimiz eski tip motor sistemleri yok.
Şimdi hayatımızda bir teknoloji ürünü olan bilgisayar destekli, kendisine ait yazılım ve donanımları olan motor-vasıtalar var.
Bundan daha da ötesi bu araçlarımız GPRS ve Frekans sistemleriyle uydular tarafından da kontrol altında tutuluyor.
Çalınsa veya herhangi bir sebeple kaybolsa bu aracımızı tek bir komutla kilitleyebiliyor, bulunduğu yerde bütün sistemini ve hareketini durdurabiliyoruz!
Bu, hem bir kolaylık hem de büyük bir risk içermekte!
İşte dikkat edeceğimiz nokta aslında tam da burasıdır…
Evet, eğer birileri isterse, teknolojik yapısı gereği kullandığımız aracın tüm işletim sistemini, direksiyonunu, fren ve yakıt sistemini kilitleyip, DURDURULABİLİR!
Devlet yetkililerimizin kullandığı araçlara bu sebeple dikkat etmeliyiz!
TÜRKİYE’NİN KUDRETİ
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve beraberindeki heyet bir helikopter kazasında hayatını kaybetti.
O pek büyük İran Devleti elinde bulunan tüm imkânları seferber etti. Fakat kendi sınırları içinde, kendi Cumhurbaşkanlarının hava aracının nereye düştüğünü saatlerce tespit edemedi!
Çünkü gece görüşlü arama kurtarma araçları yoktu, koordinasyonları zayıf ve bu konuda da yeterli bilgiye sahip değillerdi!
İran’ın kaza(!) sonrasında helikopterin nereye düştüğünü bulmak için Türkiye’den yardım istemekten başka çaresi kalmamıştı.
Çünkü çare Türkiye’ydi… Çünkü Türkiye güven demekti…
Türkiye de bu güveni boşa çıkarmadı.
Tek bir Akıncı İHA çok geçmeden yola çıktı ve enkazın yerini bularak üssüne geri döndü.
Dönerken de Gökvatan’a Ayyıldız’lı imzasını attı.
***
O pek kudretli, bilmem kaç bin yıllık devlet geleneğine sahip, istihbarat alanında çok çok ileri olan İran, kendi sınırları içerisinde, kendi Cumhurbaşkanlarının helikopterinin düştüğü yeri bulmak için Türkiye’ye mecbur kalmıştı. Çünkü bu kudret sadece Türk Devletindeydi…
Dileriz bu kudret ve komşuluk hakkı İran’ı “vekâletten asalete” taşır ve kimsesi olmadığında yanında olan Türkiye’nin kıymetini öğretir.