03 Aralık 2024
weather
5°
Twitter
Facebook
Instagram

Türkmeneli Derneği Başkanı sn. Eyüp Kerem ile Kerkük’ün sesi olmak

YAYINLAMA:
Türkmeneli Derneği Başkanı sn. Eyüp Kerem ile Kerkük’ün sesi olmak

1-674 yılında Emeviler döneminde bilinen ilk Türkmen grubunun Kerkük’e geldiği bilgisinden hareketle, bölgedeki 1400 yıllık Türk varlığını yok etme çabalarının yeni bir gelişme olmadığı bilinmektedir. Gelişen demografik yapıyı değiştirme ve olumsuz yönde politikalarla bugüne gelinmiştir. Değişmeyen tek şey ise Irak Türkleri’ne yapılan sistematik saldırılar olmuştur. 

Bu bahsedilenlerden hareketle; son gelişmeler ışığında Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Genel Başkanı Sn. Eyüp KEREM ile KERKÜK TÜRKÜ’NÜN SESİNİ BİR NEBZE OLSUN DÜNYAYA DUYURMAK İÇİN gerçekleştirdiğimiz röportajda ilk sorumuz şu şekildedir:

 

1-Dernek ne amaçla kurulmuştur?

-Derneğimiz 14 Temmuz Katliamı’nın ardından o dönem Türkiye’de yaşayan, 1.Dünya Savaşı’ndan sonra buraya yerleşmiş aileler ve ülkedeki öğrenciler tarafından 1959 yılında İstanbul’da kurulmuştur. Temel amacı Türkiye’de diaspora faaliyetlerini yürütebilmektir. TÜRKMENELİ’NİN bilinirliğini ve Kerkük’ü hafızaya kazımak ve bu konuda bir kamuoyu bilinci oluşturmak amacıyla faaliyet göstermektedir. Bu konuda başarılı olmuştur. Bunun nedeni günümüzde herkesin hafızasında yer alan “KERKÜK TÜRKTÜR TÜRK KALACAK” ibaresi bu diaspora faaliyetlerinin bir sonucu olduğu gerçeğidir. 

Yine aynı şekilde Dış Türkleri düşündüğünüzde en bilinenlerin Irak Türkleri olması tesadüfi değil, bu derneğin 1970, 1980’li yıllardan günümüze kadar yaptığı birtakım faaliyetlerden ötürü olmasıdır. Bu faaliyetler zamanla toplumun içerisinde bir yer edinmiştir. Derneğimizin geçmişi bu şekildedir. Şimdi ise bizler genç yaşta genç bir ekiple devam ettirmekteyiz. Bugün 30.000 bine yakın üyemizle, birçok şehrimizdeki şubelerimizle Irak Türkleri’nin Sesi olmaya gayret gösteriyoruz. 

 

2-Kızılelma yolunda Kerkük’ün sesini dünyaya duyurmak için her zaman yanınızda olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti başta olmak üzere Türk Devletleri Teşkilatı’ndan beklentileriniz nelerdir?

-Irak Türkleri ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti arasında organik, manevi bir bağ mevcuttur. Bu bağ stratejik, politik veya herhangi başka bir kavramla açıklanabilecek bir bağ değildir. Kerkük’teki Irak Türkmenleri BÜYÜK TÜRKİYE İÇİN, TÜRKLÜK İÇİN yıllardır mücadele vermektedir. Irak Türkleri’nin de Türkiye’ye olan bu bağlılığı ancak bir Türk’ün anlayabileceği düzeydedir. 

1924 yılında başlayan katliamlar, günümüze kadar uzanan sistematik bir şekilde gerçekleştirilen saldırılar ve akabinde yaşananlar bizlere; Türkmenlere karşı olan husumetin hiçbir zaman bitmediğini gösterdi. Bunun nedeni ise GÜÇLÜ BİR TÜRKİYE’NİN HİÇBİR ZAMAN İSTENMEMESİYDİ. Çünkü bizler TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ OLARAK onlarca kat büyük kilometrekarelerden küçük bir kilometrekareye sıkıştırılmış bir toplumuz… BİRİLERİ DE TÜRKLERİN, TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ’NİN ESKİ GÜCÜNE KAVUŞMASINI İSTEMEMEKTEDİR. TÜRKLERİN ESKİ GÜCÜNE KAVUŞMASININ EN TEMEL YOLLARINDAN BİRİ DE; AKRABALIK BAĞI OLAN YURT DIŞINDA YAŞAYAN TÜRKLERİN TÜRKİYE’YLE BAĞLARINI GÜÇLENDİRMESİDİR. Bu sebeple Irak Türkleri de geçmişten beri baskı altındadır. İstenmeyen insan rolünde yabancı ülkelerin bayrağı altında yaşamaya devam etmektedir. 

Bizim büyüklerin bir sözü vardır; “Biz namaz kıldığımızda sırtımızı Ankara’ya yüzümüzü Kabe’ye döneriz.”  O sebeple Türkiye’nin Irak Türkleri’nde çok anlamlı ve önemli bir yeri vardır.

3-Son Osmanlı Mebusan Meclisi’nde Atatürk’ün en büyük başarısı, Büyük Selçuklu Mirası, Osmanlı Vilayeti olan Kerkük Musul’u içerisine alan Misak-ı Milli’nin kabulüdür. 

Atatürk’ün 1 Mayıs 1920’de TBMM’deki tarihi konuşmasında; “…hudud-ı millîmiz İskenderun cenubundan geçer, Şark’a doğru uzanarak Musul’u, Süleymaniye’yi ve Kerkük’ü ihtiva eder. İşte hudud-ı millîmiz budur.” Sözüyle günümüzde yaşananlar arasında bir bağ kuruyor musunuz?

 

-Mutlaka. Bildiğiniz üzere ATATÜRK çok erken yaşlarda vefat etmiştir. Ömrü vefa etseydi HATAY’IN ana vatana katılması sürecindekine benzer şekilde mutlaka bu alanda da çok büyük gelişmeler sağlanacaktı. Maalesef Paşa’nın yaşamı boyunca ne ordu ne bürokrasi buna hazır değildi. Bildiğiniz üzere Doğu’da birtakım isyanlar yaşanmaktaydı. Bu sebeple birtakım gelişmelerin önü tıkandı.

Atatürk yaşasaydı şayet, bu ileri görüşlülüğü ile çok farklı gelişmeler yaşanabilirdi. Bu sadece Irak Türkmenleri özelinde değil, tüm esir Türkler için de aynı olacaktı. Çok daha güçlü bir Kerkük Musul’dan bahsediyor olabilirdik. Bunun için hala geç değil. Atamızın bize miras bıraktığı birtakım değerlere sıkı sıkı bağlanmak ve bu uğurda çalışarak, faaliyetlerimize devam ederek topyekun bir kamu oyu bilinciyle, GÜÇLÜ BİR TÜRKİYE İLE IRAK TÜRKMENLERİ’NE umut olmaya devam edeceğiz.

 

4- Geçtiğimiz günlerde ise tekrardan Kürtlerin bölgede hakimiyet kurma isteği valilik seçimi ile gündeme geldi. 

Bildiğiniz üzere Kerkük’te vilayet seçimi hep sıkıntı olmuştur. Irak Türkmen Cephesi(ITC) Başkanı Hasan TURAN’IN “Dönüşümlü valilik tezi” ve Irak Başbakanı’nın “Kerkük Yönetme Koalisyonu” sonuçsuz kalmıştır. Bunun üzerine yasa dışı yollardan Irak’ta Kerkük’ün başına vali olarak KYB Üyesi Rebwar TAHA getirildi. Bunun üzerine de Yüksek Federal Mahkeme’ye şikayetler gerçekleştirildi. 

Sizce Cumhurbaşkanı aleyhe mi karar alacak, süreç nasıl ilerleyecek?

 

Buradaki en önemli umudumuz İktidarın ortağının Milliyetçi Hareket Partisi olmasıdır. Liderimizin bu konuyu özel alanı olarak savunuyor olması ve hassas tavrı bizlerin umudunun yeşermesi adına en önemli husustur.

-Bizim Türkiye’den beklentimiz; Irak Politikasında Irak Türkleri’nin öncelikli hale getirilmesi ve Irak Türkleri üzerinden politika yürütülmesidir. 

Geldiğimiz noktada 1991 Körfez Harekatı’ndan sonra Barzani ve Talabani grupları ABD başta olmak üzere tüm batılı güçler tarafından desteklenmiştir. 

ABD’nin yanında duran peşmergeler ABD’den belli başlı imtiyazlar kazanmıştır. Irak Türkleri’nin Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden başka bir devletle ortaklığı ya da gönül bağı söz konusu olamazdı. 

Hepimizin hafızasına kazınan, 2003 yılında peşmergelerin ülkeye girdiğinde ilk işlerinin nüfus ve tapu dairelerini yakmak olduğunu gördük. Bu ileride yapacakları hamleleri özetler nitelikteydi. Demografik yapıyla oynayacaklar ve birçok Türkmen’i yok gösterecekler, birçok Türkmen’in, devlet hazinesine ait arazilerin yerine yeni evler yapacaklardı. 

Şehrin nüfusu 2003 yılında 800.000 binlerdeyken, bugün 1 milyon 800 binlerde fakat ekonomik, sosyo-kültürel ve istihdam anlamında bir gelişme olmadı. Şehrin yapısı ve düzeni tamamen değişmeye başladı. 2005-2017 Kürt Vali Yönetimi’ne girildiğinde Talabani’nin yakını olan Necmettin KERİM göreve getirildi. Şehirdeki asayiş bozuldu. Türkmenler’e saldırılar düzenlendi. Çocuk kaçırma durumları yaşandı. Bunların hepsinin Kürt Vali Yönetimi’nde yaşanması tesadüfi değildir. 

KERKÜK ASIL SAHİPLERİ TARAFINDAN YÖNETİLMEDİĞİ SÜRECE BU SIKINTILARIN DEVAM EDECEĞİ GÖRÜLDÜ.

Bilindiği üzere Kerkük dünyadaki sayılı petrol noktalarından biridir. KERKÜK’ÜN ASIL SAHİPLERİ OLAN TÜRKMENLER İSE KERKÜK’Ü PETROL İÇİN SEVMİYOR. ATALARIMIZ, DEDELERİMİZ ORADA DOĞDU BÜYÜDÜ VE VATAN BELLEDİ. BİZİM TOPRAĞIMIZLA ARAMIZDA EKONOMİK BİR BAĞ DEĞİL GÖNÜL BAĞI VARDIR. 

Kerkük’te 8 sene sonra gerçekleşen seçimde Meclis’te bulunan 16 üyenin dağılımına baktığımızda; (1 Hristiyan, 6 Arap üye, 5 KYB, 2 KDP, 2 ITC) 6 Arap, 2 KDP ve 2 ITC üyesi bir koalisyon oluşturabilmekteydi. Bahsi geçen 10 üye çoğunluğu sağladıklarını ve koalisyon oluşturdukları için kendi aralarında valilik seçimi yapmak istediklerini beyan ettiler fakat Bağdat’tan reddedildi. Bağdat KYB’nin içinde olmadığı bir denklemi kabul etmedi. 

Biz de KERKÜK’TE İÇİNDE TÜRKMENLERİN, IRAK TÜRKLERİNİN OLMADIĞI BİR DENKLEM KABUL ETMİYORUZ. BURADA KABUL ETMEDİĞİMİZ BİR SÜREÇ VAR.

TÜRK DOKUSU, TÜRK TARİHİ VE KÜLTÜRÜYLE YOĞRULMUŞ BİR ŞEHİR SON 20-30 YILDA SİSTEMATİK BİR ŞEKİLDE GÖÇ ETTİRİLEN İNSANLARIN YERİ YURDU HALİNE GELEMEZ.

TÜRKİYE’NİN ORTADOĞU’DA HER İSTEDİĞİ OLMAYABİLİR FAKAT İSTEMEDİĞİ KONUNUN DA OLMAYACAĞININ BİLİNCİNDEYİZ. TÜRKİYE’NİN DESTEKLERİYLE SÜRECİN İYİYE GİDECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ.

 

5-Geçtiğimiz günlerde Dışişleri Bakanı Hakan FİDAN, Türkiye ve Irak arasında askeri ve güvenlik iş birliği ile terörle mücadeleye dair mutabakat zaptı imzaladığını açıkladı.

Sizce bu durum MHP Genel Başkanı Bilge Liderimiz Sn. Devlet BAHÇELİ’NİN yıllar önce söylediği şu sözleri destekler nitelikte midir?

“Türk topraklarını oyunlarla gasp edenler, anlaşma ve terörist saldırılarla bizleri oyalayanlar tarihe karşı suç işlemişlerdir. Musul ve Kerkük fiziken değilse bile vicdanen, kalben ve manen vatandır, Türk vatanın gözü yaşlı parçalarıdır. Burada hangi taşı kaldırsak altından “NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE” seslenişi duyulacaktır.”

 

-Sayın Liderimiz Dr. Devlet BAHÇELİ’NİN Irak Türkleri’ne olan tutumu bizlerin şuurunu ayakta tutmaktadır. Irak Türkleri biliyor ki, Türkiye’de Milliyetçi Hareket Partisi vardır ve Liderimiz Türkmenleri her platformda savunmaktadır. Bu bizi güçlü kılan en büyük argümanlardan biridir. Bunun ötesinde GÜÇLÜ BİR TÜRKİYE, SADECE IRAK TÜRKLERİ İÇİN DEĞİL GÖNÜL COĞRAFYAMIZDAKİ TÜM TÜRKLER VE TÜRK DÜNYASI İÇİN DE BİR GÜÇTÜR. 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ VAR OLDUKÇA IRAK TÜRKLERİ DE GÜÇLÜ OLACAKTIR. BİZİM DURUŞUMUZ TÜRKİYE’NİN DURUŞUDUR. BU SEBEPLE YAPILAN ANTLAŞMALAR, KALKINMA YOLU PROJESİ GİBİ GÜÇLÜ PROJELER TÜRKMENLERİ AYAKTA TUTMAKTADIR.

TSK’NIN BAĞDAT’TA OLDUĞUNU BİLMEK, BELKİ YARIN BİR GÜN KERKÜK’TE OLDUĞUNU GÖRMEK BİZİ HER ANLAMDA MUTLU VE HUZURLU HİSSETTİRECEKTİR. 

TÜRKİYE DÜŞMANLARINI DA AYNI ŞEKİLDE RAHATSIZ EDECEKTİR. 

O YÜZDEN BİR KEZ DAHA SÖYLÜYORUZ Kİ, TÜRKİYE NE KADAR GÜÇLENİRSE BİZLER DE O KADAR GÜÇLÜ OLURUZ. 

 

Türkiye’nin 57. Alayı Ülkü Ocakları’nın öz evladı Murat İMADEDDİN Kerkük Ülkü Ocakları’nın Başında Türk Sancağını taşımaktadır. 

 

Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Genel Başkanı Sn. Eyüp KEREM ve Değerli Yönetimine IRAK TÜRKLERİ’NİN SESİ OLDUKLARI VE AYIRDIKLARI DEĞERLİ ZAMAN VE GÖSTERMİŞ OLDUKLARI TURAN DOLU SOHBETTEN ÖTÜRÜ MÜTEŞEKKİRİZ.

 

Yorumlar
Z
Ziyaretçi 3 ay önce
Kitap olacak köşe yazısı 🇹🇷
BEĞENME
0
CEVAPLA