Üç puan tamam peki ya oyun ?
Fenerbahçe’nin, ilk yarıda ne oynadığını bilen beri gelsin. 1.5 metreden atılamayan gol, yerini bulmayan paslar, arkadaşlarına aktarılamayan, boşa atılan taçlar, kaleyi bulmayan cılız ve kötü vuruşlar, çıkarken kaptırılan toplar.
Ya sahada yayılışa ne demeli ?
Amrabat, defansa yapışmış, orta sahada İsmail yalnızları oynuyor. Szymanski desen “Acemi çaylaklar” gibi, ne gol atabiliyor, ne şut çekebiliyor, sadece koşuyor. Övgüler yağdırılan Maxi’nin varlığı ile yokluğu belli bile değil. Milyon avroluk isimler çare olamadı, Fenerbahçe’ye. Ayakta kalanlar biraz Tadic, Dzeko ve her zamanki gibi Livakovic. Gerisi idare etti, hatalar zincirini tamamlayan halkalar gibiydi. Tabi halkanın en başına da takımla bu kadar oynayan, her istediği alınmasına rağmen hala sistemi oturtamayan Mourinho’yu koymak gerek.
Peki ikinci yarıda ne oldu ?
Portekizli hoca da bu “kişiliksiz” oyuna dayanamadı ki, Djiku ile İsmail’i kenara aldı, Fred ve Kostic’i sahaya sürdü. Oyun değişmedi ama Thalisson’un, biri çıkarken kaptırdığı ve Tadic’in affetmediği diğeri de kendi kalesine attığı iki golle skor değişti. Sevindi mi, maçı izleyen sarı lacivertliler ? Belki üç puan için evet ama ya oyun için ?
Hiç sanmıyoruz !