Zalimi durdurmak…
İsrail, Gazze ve Batı Şeria’da sürdürdüğü sistematik zorbalıklarına her gün bir yenisini ekledi.
Onlar zulmü görmezden geldi.
İsrail, Lübnan’a, Yemen’e ve Suriye’ye saldırdı.
Onlar olan biten her şeyi sadece seyretti.
***
Yaptıkları tek şey çetele tutmaktı.
Şu kadar çocuk katledildi.
Şu kadar kadın öldürüldü.
Şu kadar insan yurdundan edildi.
Anca rakam verip durdular.
***
Bir imtihandan geçtiklerini ve bu imtihandan geçerken sergiledikleri tavrın aslında vicdan kalitelerini ortaya koyduğu gerçeğini görmezden geldiler.
Söz konusu insan hakları olduğunda en yüksek standartlara sahip olduğunu iddia edenler tüm dünyanın gözü önünde cereyan eden suça sessiz kalmayı seçtiler.
Sanırsınız uluslararası hukuk İsrail’in çiğnemesi adına yazılmıştı.
Sergilediği ihlallerin hiçbirini umursamadılar.
Kafasını kuma gömenler resmen bana dokunmayan yılan bin yaşasın dedi.
***
Dediler demesine de, en nihayetinde besledikleri yılan döndü dolaştı kendilerini soktu.
İsrail ordusu Birleşmiş Milletler Barış Gücü’ne saldırdı.
Ki bugünlerin geleceği ta bir yıl öncesinden belliydi.
İsrail’in yapmak istediklerinin sınırının olmadığı insana dair ne varsa yok etmeye koyulmasından anlaşılmıyor muydu?
Batı bu gerçeği ısrarla yok saydı, terör destekçisi olmayı tercih etti.
***
Ve bugün…
Düne kadar İsrail terörüne ses çıkarmayanlar bombalar kendi yakınlarına düşmeye başlayınca feryat etmeye başladı.
Esamesi bile okunmayan bazı şeyler hatırlandı.
Bazı Avrupa Devletleri, BM üssüne saldırının İsrail’in uluslararası insancıl hukuktan kaynaklanan yükümlülüklerinin ciddi bir ihlali anlamına geldiğini ifade etti.
Çok şükür, uluslararası hukuk dendi.
Çok şükür, ihlallerden bahsedildi.
***
Peki bunlar İsrail’in durdurulması için yeterli mi?
Elbette hayır.
İsrail sınırları çoktan aştı.
Uluslararası ortak bir duruş ve etkili yaptırımlardan başka hiçbir şeyin bu zalimi durdurmayacağı anlaşıldı.