26 Aralık 2024
weather
10°
Twitter
Facebook
Instagram

Güçlü devletin savunma hattı

YAYINLAMA:
Güçlü devletin savunma hattı

Güçlü devletlerin savunma hatları, sınırlarının ötesine uzanabildiği ölçüde etkili olur. Topraklarına yönelen saldırıları engelleyebilmeleri, potansiyel düşmanlarını dünyanın herhangi bir bölgesinde etkisiz hale getirebilme kabiliyetlerine bağlıdır. 

Suriyeli muhaliflerin 27 Kasım’da başlayan Halep operasyonu, ardından PKK kontrolündeki Tel Rıfat’a düzenledikleri “Özgürlük Şafağı” harekâtı ve şimdi de Münbiç’in PKK’lı teröristlerden temizlenmesine yönelik yapılan hazırlıklar, Türkiye’nin çatışma sahasına öz askeri unsurlarını göndermeden stratejik hamleleriyle sınır güvenliğini nasıl güçlendirdiğinin kıymetli kanıtlarıdır. 

Türkiye, Suriye’nin çatışma sahasında fiziki unsurlarıyla bulunmuyor belki, ancak Halep’in yeniden ele geçirilmesinin ardından Halep Kalesi’ne çekilen Türk bayrağı ve şehirde Türk Lirası’nın ekonomik işleyişe dahil olması gösteriyor ki, Türkiye’nin oyun kurucu ve destekleyici rolünün hasat dönemine geçilmiştir.

Suriye'de dengeleri yeniden kuran bu ilerleyişte, Esad rejimi ile PKK aynı anda kaybeden saftadır. Esad yönetimi, Suriye’den Türkiye’ye yapılan terör saldırılarında doğrudan veya dolaylı olarak pay sahibi olan bir aktördür. Sırtındaki Rusya ve İran elinin gerilediği bu dönemde, Türkiye’nin bu bölgenin en önemli çekim merkezi olduğunu anlaması ve Suriye’nin geleceğini Türkiye ile ortak bir konseptte buluşmadan kurgulayamayacağının ayırdına varması, kendisi adına hayat memat meselesidir. 

Halep Kalesi’ne SMO içindeki Türkmen mücahitler eliyle çekilen Türk bayrağı, bu bayrağın yükselişinden gurur duyan herkesi milli duygularla heyecanlandırırken, Türkiye’deki muhalefet korosunun müzmin kaygılarını artırmıştır. Türkiye muhalefeti, gayri milli çizgisini korumak suretiyle, bu tür başarıları küçümsemek için her fırsatı değerlendirmeye devam halindedir. 

Azerbaycan’ın Karabağ Zaferi’ni “Maalesef” nidalarıyla karşılayanların, şimdi de “Halep’te Türkiye’ye tuzak kuruluyor” fitnesini tedavüle sokmaları tesadüf değildir. Halep’te verilen mücadele, her şeyden evvel Suriyelilerin kendi vatan topraklarını savunma çabasıdır ve “PYD vatanını koruyan bir oluşum” kafasındakilerin bunu idrak etmesi elbette beklenmemelidir. Çünkü bu kırık kafa yapısının “Sınırımızda başkası olacağına PKK’nın olsun” diye sapkınca bir düşüncesi vardır. 

ABD PKK unsurlarını binlerce tır dolusu silah yardımıyla semirtirken, kongre kararlarıyla milyonlarca dolar kaynak aktarımı yaparken bunlar suskun birer seyircidir, fakat Türkiye’nin sınır güvenliğini artıran stratejik adımlarına fırlatacak çamur her daim heybelerindedir. 

Suriye’nin kuzeyi bütünüyle ABD ve İsrail destekli PKK’nın kontrolünde değilse, bunun arkasında Türkiye’nin stratejik aksiyonları ve ilişkileri vardır. Türkiye’nin sınır güvenliği, bu düşük kalibreli zekaya kalsaydı, 911 kilometrelik Suriye sınırımızda teröristan devleti çoktan ilan edilmiş olurdu.

Türkiye, müzmin muhalefetin diline doladığı gibi, tarihi egemenlik alanlarında mezhepçi değil, akılcı bir politikanın da mümessilidir.  Suriye Milli Ordusu’nun Sünni olması mezhepçi ilişkilere işaret ediyorsa; Şii yönetimindeki Irak’la son dönemde gerçekleştirilen tarihi önemdeki anlaşmaların itikadî bağlamı nedir? İşte bunlar bu soruya cevap veremezler. Türkiye bugün, kendi çıkarlarına ve uzun vadeli menfaatlerine odaklanmış durumdadır. Halep Kalesi’nde dalgalanan bayrak, bu stratejik başarının simgesidir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *