Biz durursak, onlar da duracak mı?
Suriye rejimi, “Türkiye iç işlerime karışmasın” diyor.
Suriye’ye korumalık yapan İran ve Rusya, “Türkiye, Suriye’nin iç işlerine karışmasın” diyor.
ABD, “Türkiye, stratejik ortaklık ve müttefiklik yaptığımız YPG’ye (PKK) dokunmasın” diyor.
Türkiye’deki iflah olmaz muhalefet, terör örgütü PKK’nın yolunda birleşenler ve kendini Esad’a, İran’a, Rusya’ya ve ABD’ye yakın görenler de aynı çağrılarda bulunuyor.
Türkiye’nin refleksini kırmaya yönelik bunların propagandalarını takip edince aklıma direkt merhum Sezai Karakoç’un şu sözleri geldi:
“Onlar sanıyorlar ki, biz sussak mesele kalmayacak.
Halbuki, biz sussak, tarih susmayacak.
Tarih sussa, hakikat susmayacak.
Onlar sanıyorlar ki, bizden kurtulsalar mesele kalmayacak.
Hâlbuki bizden kurtulsalar vicdan azabından kurtulamayacaklar,
Vicdan azabından kurtulsalar, tarihin azabından kurtulamayacaklar.
Tarihin azabından kurtulsalar, Allah'ın gazabından kurtulamayacaklar.”
Tamam, Türkiye bu saatten sonra Suriye’den elini, aklını, güç unsurlarını tamamen çeksin diyelim.
Ne olacak?
Beşar Esad, Türkiye’nin mücadele ettiği terör örgütü YPG ile mücadeleyi kendisi mi yapacak? Yapmadığı gibi ABD’nin silahla beslediği-donattığı ve eğittiği YPG ile çoğu yerde iş birliği yapıyor ve yapmaya devam edecek.
Ne olacak?
Türkiye’nin Suriye’deki varlığını sorgulayan İran ve Rusya, Suriye’deki askeri üslerini, kamplarını mı kapatacak?
Ne olacak?
ABD, terör örgütü YPG’ye silah yardımından, onları eğitmekten ve onlar üzerinden sözde Kürdistan’ın bir parçasını kurmaktan mı vazgeçecek?
Gün gelip Esadcılık, gün gelip İrancılık, gün gelip Rusculuk, gün gelip Amerikancılık oynayan Türkiye’deki muhalefet onlar adına bunların cevabını vermek istiyorsa verebilir ne de olsa onların Türkiye sözcülüğünü yapıyorlar.
Türkiye kendini Suriye’den çekince bunlar olacaksa, “Suriye’de ne işimiz var?” propagandasıyla Türkiye üzerinde emeli olanlara hizmet edenler hadi buyursun bundan sonra olabilecek Türkiye’nin maddi ve manevi bedel kayıplarını önlesinler!
Fakat Türkiye’deki muhalefetin derdi üzüm yemek değil bağcıyı dövmektir. Buradaki bağcı da Türkiye’dir. Türkiye’de “YPG sınırımızda devlet kursun” diyen CHP ve DEM’in başını çektiği bir muhalefet belası var. İşte bunlar Türkiye’nin Suriye’deki varlığından çok büyük rahatsızlık duymaktalar. Halep kalesine Türk bayrağı asılmasından rahatsızlar ama sınırımızda Suriye’nin birçok şehri terör örgütü YPG’nin işgali altında çıtları çıkmıyor. “Türkiye, Suriye’den tüm unsurlarını çeksin” derken, umut ve temennileri aslında YPG işgallerinin çoğalmasıdır.
Beşar Esad’ın ve ona korumalık yapan İran ve Rusya’nın eylem ve söylemleri de tuhaftır. ABD, terör örgütü YPG’ye Suriye üzerinde devlet kurdurmaya çalışıyor. Yaklaşık 12 yıldır ABD bunun için hiçbir yatırımdan geri durmuyor. Tonlarca silah yardımı yaptı, hiçbir emek esirgemeden yaratık teröristleri eğitti ve donattı. Siz hiç, Beşar Esad’ın, İran’ın, Rusya’nın Suriye’nin toprak bütünlüğünü ABD destekli bozmaya çalışan ve bu uğurda da birçok yeri işgal eden terör örgütü YPG’ye karşı çıktığını, onunla mücadele ettiğini gördünüz mü? Suriye ve Rusya uçakları, sivillerin, rejim muhaliflerinin üzerine bomba yağdırıyor da Suriye topraklarını işgal etmiş terör örgütü YPG’ye niçin yağdırmıyor?
“ABD ve İsrail’in oyununa düşmeyin” diye Türkiye’yi uyaranlar, ABD ve İsrail’in kara kuvveti olarak hareket eden terör örgütü YPG ile iş birliği yapıyor. O yüzden, bunlara “Siz herkesi kör, halkı sersem mi sanıyorsun?” diye sormak gerekir. Bölgede ABD ve İsrail taşeronluğu yapan terör örgütü PKK’nın temizlenmesi; Suriye, İran, Rusya velhasıl tüm bölgenin huzuru, istikrarı için şart iken bu üç devletin terör örgütü PKK’ya bakışı ve ilişkileri garabet bir durumdadır.
Türkiye, “Suriye’den elinizi-ayağını çekin” diyenlerin tuzağına düşmeden, terörle mücadelesini sonuna kadar sürdürmelidir. Çünkü biz Suriye’den çıksak da kimse Türkiye üzerindeki hain emellerinden vazgeçmeyecek! Mücadeleye devam!