CHP Türkiye’sinin minyatürleri
Türkiye’nin iki büyük şehri, Ankara ve İstanbul, yıllardır bir ihmal zincirinin kurbanı olmuş durumda. Belediye başkanlarının başarısızlıkları artık yalnızca gözle görülür değil, göz kanatır bir hal aldı. Halk bu şehirlerde çözümsüzlükle boğuşurken, bu iki başkan, sosyal medya şovları ve anket manipülasyonlarıyla kendilerini Cumhurbaşkanlığı yarışına hazırlamakla meşguller.
Belediyelerin kasalarını konserlere, etkinliklere ve kendi PR projelerine harcayan bu isimler, halkın hizmet beklentilerini bir kenara iterek liyakatsizliğin ve kifayetsizliğin kitabını yeniden yazıyorlar. Bu iki belediye başkanı hangi başarılarıyla kendilerini bu kadar büyük makamlara layık görüyorlar? Ankara’da yıkılmaya yüz tutmuş altyapı mı başarı? İstanbul’da her geçen gün artan trafik mi? Yoksa vatandaşın yıllardır beklediği ancak bir türlü gelmeyen projeler mi?
Hakikatte hiçbir somut hizmet üretmeyen, halka dokunmayan, şehirleri daha da bakımsız hale getiren bu iki başkanın, bırakın Cumhurbaşkanlığı’na aday olmayı, halkın karşısına çıkacak yüzü bile olmaması gerekirdi. Ama ne yazık ki Türkiye’de liyakat anlayışının temelleri çürümeye başladığında, liyakatsiz isimler kendilerini en yüksek makamlara layık görme cesareti bulabiliyorlar.
Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş, seçildiği günden bu yana halka dokunan kaç proje gerçekleştirdi? AK Parti döneminde yapılan yolların, altyapı çalışmalarının, halka inen hizmetlerin semeresini yiye yiye bugünlere gelmediler mi? Seçildikleri o kara günden beri, şehirleri güzelleştirmek bir yana, var olanı dahi koruyamayan bu başkanlar, nasıl oluyor da “başarılı siyasetçi” listelerinde zirveye çıkabiliyorlar? Görünen o ki başarılı olmanın yolu halka hizmetten geçmiyor. Anket şirketlerine yapılan yatırımlara bakıyor…
Nasrettin Hoca’nın hikayesindeki gibi parayı veren düdüğü çalıyor. Ancak bu hikayede, para halkın kasasından çıktığı halde düdük halkın elinde değil. Belediye bütçesinden kendi PR çalışmalarına milyonlarca lira akıtanların ağzında! Şehirlerin sorunları çözülmek yerine büyüyor, ama bu “tek yumurta ikizleri”, anketlerde kendilerini “başarılı siyasetçi” olarak gösterdiklerinde her şey yolundaymış gibi manipülasyon havaları esiyor.
Eğer bu iki isimde liyakat denen mefhum gerçekten var olsaydı, en büyük bütçelere sahip olan bu şehirlerde iki dönemdir seçilerek hizmetin ve vizyonun en güzide örneklerini sergilemeleri gerekirdi. Fakat tam aksine, İstanbul ve Ankara gibi iki devasa kent, başkansız şehir olmakla ve aynı zamanda siyasi şovların sahne arkasıyla gündemdeler. Halkın hizmet beklediği yerde, israf konserler ve etkinlikler; halkın sorunlarının çözülmesi gereken yerde, kişisel siyasi kariyerler… İşte CHP belediyeciliği… İşte CHP’nin eline teslim edilecek Türkiye’nin minyatür örnekleri…