05 Ocak 2025
weather
5°
Twitter
Facebook
Instagram

Yapı değişir de ya zihniyet!

YAYINLAMA:
Yapı değişir de ya zihniyet!

Türk hakemliğinde söylemden eyleme geçiş dönemine girdik. MHK yapısında köklü adımlar içeren değişimin yol haritası ortaya çıktı. TFF ile kulüplerin ortak hareket ederek belirlediği 2 aşamalı plan 18. haftadan itibaren hukuki dokunuşlarla birlikte hayata geçecek gibi gözüküyor. Buna göre; önce TFF Yönetim Kurulu kararıyla Ana Statü kapsamında yeni bir kurul oluşturulacak. 5 kişi olarak planlanan bu kurulun 3 üyesi Kulüpler Birliği, 2 üyesi de TFF tarafından belirlenecek. MHK Danışma Kurulu görev ve yetkileri çerçevesinde MHK ve TFF Yönetim Kurulu’na yabancı VAR dahil tavsiye kararları sunabilecek. Kabul gören durumlar uygulanacak. Yani mevcut MHK, Haziran ayına dek yine ana patron olacak. 5 aylık deneme dönemi sonrasında nihai yapı belirlenecek. Ve yapılanma önümüzdeki Haziran ayında gerçekleşecek TFF Mali Genel Kurulu’nda futbol ailesinin onayına sunulacak. MHK yapısındaki değişim için TFF Ana Statüsü’nde değişiklik gerekiyor. Bunun içinde delege tam sayısının asgari üçte ikisinin geçerli oyu zorunlu. An itibarıyla 173’ü Süper Lig ve 1. Lig delegesi olan toplam 320 olan üyeden 213’ünün kongreye katılıp bizzat ‘el’ kaldırması şart. Uygulama 2 ligi kapsadığı için Süper Lig ve 1. Lig kulüplerinin ortak kararıyla birlikte +55 civarında üyenin oyu daha gerekecek.

Tabii bunda mayıs ayındaki tablo önemli, değişim kararı alınırsa kongreden bu onay çıkar. Ama şampiyonlar, küme düşenler belli olunca nasıl bir tablo oluşur bilemiyorum. Tecrübe ettiğim şey ise hakemleri kulüpler de atasa, MHK şirketleşse de, bu güvensizlik ortamında Türk hakemliğinin asla değişmeyeceği. Bir metodu daha deneriz ama bu değişim de, VAR etkisi gibi olur. Daha da karmaşık bir ortam oluşur. Çünkü yapıyı değiştirebilirsiniz ama kültürü asla! Kültür değişimi de ancak “art niyet” zihniyetinin silinmesiyle mümkün…

BEŞİKTAŞ’I ÜZMEYİN! 

Beşiktaş’ta kritik bir seçim var. Hüseyin Yücel ve Serdar Adalı ateşten gömleği giymek için yarışacak. Fakat bu kriz ortamında kim kazanırsa kazansın başarılı olması mümkün gözükmüyor.

Son 5 yılın başkanları bir vesile ile açıklamalar yaptı, 2 aday her dakika konuştu. Fakat “dil” zehirli. “Kol kırılır yen içinde kalır” Beşiktaş’a hiç uğramamış belli ki. Ben 30 yıldır böyle bir kaos ortamı, parçalanmışlık görmedim. Bir tane müspet söylem de eylem de yok. Beşiktaş üzerinden kişisel hesaplaşmalar yapılıyor. Daha da vahimi bunların “tamamen parasal” olması…

Kulüplerde borç her zaman sorgulanır, sorgulanmalı ve hesabı da verilmelidir! Ama “Önceki yönetimi inceleteceğim” kozuyla başkan belirlenmesi, 21. yüzyıldaki tüm Beşiktaş başkanlarının şaibeli hale getirilmesi kabul edilir gibi değil. Maalesef bir değersizleştirme kültürü oluştu Beşiktaş’ta. Son 6 başkanın 6’sının da mutsuz ve buruk ayrılması normal mi?

LİNÇ YARIŞI 

Aynı durum maalesef yönetimler, hocalar, futbolcular için de geçerli. Linç yarışı var. “Kazanınca Beşiktaşlı, kaybedince Beşiktaşlı değil” yaklaşımı doğru değil. En basit örneğiyle aynı takım; 5-0’la Süper Kupa’yı aldığında, lige fırtına gibi başladığında “Şampiyon”du, şimdi tu-kaka!.

Evet; kasa tam takır, sorunlar büyük ama nasıl fedadan cefaya geçildiyse yine çözülür. Ama böyle ayrışarak, ayağına kurşun sıkarak değil. Beşiktaş’ı her kim temsil ediyorsa ona değer vererek, saygı duyarak, arkasından yürüyerek bu mümkün.

Bu iç savaş haliyle rakiplerle nasıl mücadele edilebilir ki! Bu saatten sonra her Beşiktaşlının mottosu “Mevzubahis Beşiktaş’sa gerisi teferruat” olmalıdır. Beşiktaşlılar, Beşiktaş’ı üzmesinler artık. Ve Türk futbolunun her zaman olduğu gibi bugünlerde de en iyi Beşiktaş’a ihtiyacı var.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *