Türk futbolu barışla kazanır
Şampiyonluk yarışında Galatasaray ile Fenerbahçe arasındaki rekabetin dozu artarken maalesef her geçen gün “organize sözlü şiddete” maruz kalıyoruz. Dili sopalı olanın alkışlandığı ortama sürüklenmek, iki kulüp taraftarlarının veya sağduyulu futbolseverlerin kaderi midir? Futbol hemen hemen her maç hakemle fitili ateşlenip sosyal medyada kitleselleştirilen, basın sözcüleri ve basındaki temsilcileriyle harlanıp sonraki oyuna dek başkanlar başta olmak üzere ana aktörlerin meydan okumalarıyla alev topuna dönen bir tehlikeli silaha dönüştü. Ülkece “barışla herkes kazanır” mottosunu sahiplendiğimiz şu günlerde nasıl futbolda savaşa doğru sürükleniyoruz?
35-40 yıl önce, en sert rekabet, yarı yarıya tribünlerin birbirinin tezahüratını bastırma yarışıydı. Belki de her şey misafir seyircinin %5’e indirilmesi ile başladı. O gün güzelliğini kaybetti, bu oyun. Ve her geçen zaman ne ektiysek onu biçtik. Futbol sadece futbol olmaktan hiç bu kadar çıkmamıştı açıkçası. Türk futbolu için geldiğimiz acı durum şu, Fenerbahçe Galatasaray’ı, Galatasaray Fenerbahçe’yi canavar olarak görüyor. Canavarla savaşan canavara dönüşür. Futbol iklimimiz ve yaşadığımız şey tam da bu maalesef. Oysa gerilim yerine acil barış lazım. Çünkü Türk futbolu barışla kazanır!
DERS AL BEŞİKTAŞ!
Maalesef herkesin kendi içinde de canavarı var. Beşiktaş camiası örneğin. Alışkanlık haline gelen Kasım-Aralık aylarında zirve yarışından kopmak acaba camiadaki hangi kültürün bedeli? O yüzden Beşiktaş sırat köprüsü bir dönemden geçiyor. Özellikle camia futbol aklına katkı sağlamalı, yeni yol haritası sağlıklı çizilmeli. Şampiyon yapacak bir hoca tercih edilmeli. Bunun rehberi belki tarihe bakmak. Sergen Yalçın, Şenol Güneş (2), Mustafa Denizli, Mircea Lucescu, Christoph Daum, Gordon Milne (3). Üç puanlı dönemin son 35 yılda Beşiktaş’a şampiyonluk yaşatan isimler. Beşiktaş’ı zirveye taşıyacak bir “Beşiktaş’ın evladı” yok gözüküyor. Avrupa’da birçok milletten hoca geldi ama Alman’dan başkası nafile! Şu da unutulmamalı, hiçbir teknik direktörün gücü kenetlenmiş camia kadar güçlü olamaz.
1980’Lİ HOCALAR DÖNEMİ
Türk teknik direktörler detayı ile bitirelim. Süper Lig’de kulübelerde 1980’liler dönemi yaşanıyor. 19 kulüpte 3 yabancı, 16 yerli isim çalışıyor. Jose Mourinho, Thomas Reis ve Stanimir Stoilov içimizdeki yabancılar. Ligimizde 1980’li yıllarda doğan Arda Turan (1987), Selçuk İnan (1985), Volkan Demirel (1981), Sinan Kaloğlu (1981), Emre Belözoğlu (1980) ve Çağdaş Atan (1980) teknik patronluk heyecanı yaşıyor. Okan Buruk, Serdar Topraktepe, İlhan Palut, Murat Şahin, Mustafa Dalcı, Recep Uçar, Ömer Erdoğan, Hakan Keleş, Sami Uğurlu ise 1970’lerde doğmuş isimler. Süper Lig’in en yaşlı hocası 1 Haziran 1952 doğumlu, 72 yaşındaki Şenol Güneş. Özetle kulübede nesiller değişiyor. 1970’ler jenerasyonu, hepsi son 10 yılda olmak üzere Okan Buruk (3), Sergen Yalçın ve Hamza Hamzaoğlu ile olmak üzere 5 şampiyonluk yaşadı. Bakalım 1980’lilerden ilk kim şampiyon olacak?