22 Ocak 2025
weather
7°
Twitter
Facebook
Instagram

Silahlanma yarışı küresel bir risk

YAYINLAMA:
Silahlanma yarışı küresel bir risk

Yaşanan her kriz, patlak veren her çatışma ve yükselen gerilimler küresel şartları giderek kızıştırmaktadır.

2022’e başlayan ve halen devam eden Rusya-Ukrayna savaşı enerji ve gıda arzı krizi başta olmak üzere pek çok sahayı kapsayan olumsuzluklara sebep olurken, yeni bir güvenlik mimarisi arayışı ile beraber silahlanma yarışına da hız kazandırmıştır.

Takip eden süreç içerisinde 2023’ün Ekim ayında İsrail’in Filistin’e yönelik soykırıma başlaması ve bu saldırganlığın giderek yayılım göstermesi gerginliği bölgesel anlamda yükseltmiş bununla beraber de yeni küresel krizleri tetikleyecek gelişmeler yaşanmaya koyulmuştur.

İsrail’in ve en büyük destekçisi ABD’nin özellikle de Batı’da artan silahlanma yarışının önünü açacak ve destekleyecek politikaları ise olayı farklı bir boyuta taşımaya başlamıştır. Örneğin Yunanistan’ın Türkiye karşıtı faaliyetlerinde ABD, Yunanistan tarafında yer alırken hem bir yandan bu ülkeyi silahlandırmaya devam etmekte hem de yeni silah tedariki konusunda aracılık faaliyetlerini sürdürmektedir. Aynı ABD yine aynı şekilde PKK/YPG’ye olan desteğini de son yıllarda zirve seviyelere çıkarmıştır. Bu kapsamda dikkat çeken bir diğer husus ise Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin ABD tarafından silahlandırılmaya başlaması olmuştur. Benzer şekilde İsrail de hem Yunanistan hem de Güney Kıbrıs Rum Kesimi ile silah ticaretini giderek artırmaktadır. Konu sadece Yunanistan ve GKRK ile kısıtlı değildir. Avrupa ülkelerinin pek çoğu ile her iki ülkenin de yukarı yönlü ivmelenen bir silah ticareti vardır.

Dünya Ekonomik Forumunun yayınladığı Küresel Riskler 2025 raporunda 2025 ve gelecek iki yıl içerisinde “devlet temelli silahlı çatışmalar” en büyük risk olarak tespit edilmiştir.

Görünen ve yeniden şekillenen koşullar altında artan silahlanma ile beraber Üçüncü Dünya Savaşı söylemlerinin de sıklıkla dile getirilir olması devletlerin bu temelde yeni bir hazırlık evresine girdiğini de işaret etmektedir. İzlenen çarpık ve yanlış politikalar sadece ilgili ülkelerin yer aldığı bölgeleri değil küresel bir tehdidi de tetiklemektedir.

Dünyanın savaşa değil kalıcı bir barışa ihtiyacı olduğu aşikârdır. Devletlerin artan savunma ve silah harcamaları ise domino taşı gibi birbirini etkileyerek âdeta bir yarışa dönüşmektedir.

Uluslararası kurumlar son dönemde vasat bulan krizler karşısında bir çözüm üretemedikleri gibi etkilerini de tamamen yitirdiklerini açık etmiştir. İnsanlığın aradığı kalıcı huzur ve barış ortamında yeni bir umuda ihtiyacı vardır. Bu umut; mevcut koşullar altında Türkiye ile beraber Türk Devletleri Teşkilatı, yani Türklüğün bizatihi kendisi olmuştur.

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *