CHP’nin Kullanışlı Saldım Çayıra Aparatı


Neydi o meşhur "Demircinin iti " hikâyesi?
"Kasabanın birine bir gün bir kurt dadanmış; kasabın etini, fırıncının ekmeğini, tavukçunun tavuklarını, çobanın koyunlarını yemeğe başlamış. Gel zaman git zaman, hepsi toplanmış demişler bu böyle olmuyor, buna bir çare lazım. Karar alınmış; bir dahaki sefere, bütün bu eşrafın yağız itleri topyekûn kurda saldıracaklar… Dedikleri gibi de olmuş. Uzunca bir kovalamaca sonrası kasabın iti, ardından fırıncının iti, ondan sonra tavukçunun, derken çobanın iti, birer birer yorulmuş dönmüşler. Kurt bir kayanın üstünde mola vermiş, soluklanacak. Ama oda ne? Demircinin iti hızla yaklaşmakta, Kurt hayıflanmış ve kendi kendine söylenmiş; "Kasabın etini, fırıncının ekmeğini, çitçinin tavukların yedim de arkadaş ben bu demirciye ne yaptım?"
"Demircinin iti" hikâyesini niçin mi anlattım?
Remzi Çayır isminde bir adam var…
Remzi Çayır bu hikâyedeki "Demircinin iti " gibi, 2021 yılında Milli Yol Partisi’ni kurduğu günden beri sürekli Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ve MHP Lideri Devlet Bahçeli’yi ahlaksızca, alçakça, hadsizce hedef alıyor. Üstelik ne Sayın Erdoğan’ın ne de Sayın Bahçeli’nin bu adama yaptığı bir kötülük de olmamıştır. MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin bu adamla bir muhataplığı da yok ki, ona bir kötülüğü olsun. Fakat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu adamı 2018 Genel Seçimlerinde BBP ile anlaşma çerçevesinde Diyarbakır AK Parti 7. Sıra milletvekili adayı yapmışlığı var. Şimdi gece-gündüz Cumhur ittifakına saldırdığına bakmayın bu milletvekili adaylığı Cumhur ittifakı dönemine denk geliyor. Remzi Çayır, BBP’den siyaset yaparken AK Parti iktidarına hep yakın olmuştu. Teröristbaşı Fethullah Gülen’in “İmkân olsa mezardakileri bile kaldırarak referandumda evet oyu kullandırmak lazım” dediği 12 Eylül 2010 referandumunda da “Evet’çi” maskot olarak medyada kapı kapı dolanıyordu. Remzi Çayır aynı zamanda yılladır kitap fuarı işleri yaptığı için AK Partili Belediyelerle de ticari ilişkileri olan biriydi. Ne olduysa Milli Yol isimli partiyi kurduktan sonra oldu.
Ona “Sana kim yol verdi Remzi Çayır?” sormak sanırım doğru soru olabilir.
Sosyal medya sayfanda bile seni 630 kişi takip ederken Türkiye’nin her yerinde nasıl teşkilatlandın?
Sponsorun kim?
Bir parti kurmak, hele hele bu devirde parti genel merkezi masraflarını karşılamak mümkün mü?
2024 yerel seçimlerinde Mansur Yavaş’ı desteklediğine göre sponsorun ABB mi?
Ya da zaman zaman siyasi destek açıklamaları yaptığın Ekrem İmamoğlu’nun İBB’si mi?
Ya da senin Milli Yol’una yol verenler Cumhur ittifakına saldırman karşılığında mı seni besliyor ve ipini tutuyor?
Remzi Çayır, partini kurduğun günden beri nerde CHP’li görsen tuzu alıp koşmuşsun…
Ve utanmadan çıkmış Cumhur ittifakının birlikteliğini sorguluyorsun ve ağzından salyalar saçarak kokuşmuş cümlelerle Sayın Erdoğan ve Sayın Bahçeli’ye saldırarak kendini CHP’ye pazarlamaya çalışıyorsun…
Sen, 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde “Bir oy Yeşil Sol’a, bir oy Kemal Kılıçdaroğlu’na” sloganı üretmiş HDP ile birlikte Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığını desteklemedin mi?
DEM’li ittifakların mimarı olan CHP’nin peşine takılıp gitmişsin, HDP’siz siyasette nefes alamamış Kemal Kılıçdaroğlu’nun peşine takılıp gitmişsin, MHP’ye “Başkasının (Erdoğan) yanında şakşakçı olacağınıza kendiniz olun. Niye kurdunuz partiyi? Bir başkasının yanında duracaksan, bir başkası daha iyiyse, bulunmaz Hint kumaşı ise varlığınız neden? Söylediğimiz bu” şeklinde akıl vermeye kalkıyorsun?
Milli Yol Partisi’ni kurar kurmaz kendisini CHP’nin kucağında bulmuş adamın kendisinden haberi yok…
Remzi Çayır kendine saklaması gereken aklı MHP’ye verme hadsizliğiyle kurduğu bu cümleleri, MHP Genel Başkan Yardımcısı Yaşar Yıldırım’a karşı kurmuştur. Yaşar Yıldırım, bu “Saldım çayıra, Mevlam kayıra” modeli olan Remzi Çayır’ı öyle bir Osmanlı tokatı manyağı yaptı ki, sormayın gitsin…
Yaşar Yıldırım, bu CHP aparatı Remzi Çayır’ı şu şekilde tokat manyağı yaptı:
“Bunun hikayesinin anlatacağım sizlere. Biraz eski zaman adamı olduğumuzdan dolayı çoğu şeyi biliyoruz. 1979'lu yıllarda, 1980'den evvel Ankara Bahçelievler'de bir bakkal soyuluyor, bakkalları soyuyorlar. Kömür tevzi büroları olurdu, yaşı yetenler bilir, arkasından kömür tevzi bürosu soyulmuş. Bir siyasi partimizin genel başkanı! Kim soymuş, bulamıyorlar. Arkasından Bahçelievler Akbank soyuluyor. Netice itibariyle bunlar banka soygununda yakalandı. Cezaevine girdiğinde kimle kalacaksın, nerede kalacaksın, bizim ülkücülerin koğuşa düşüyor. Darbe olduktan sonra 585 kişilik MHP ve Ülkücü Kurulular Davası da açıldı. Ben de 69. sanığıyım. Bu soyguncular, dilekçe veriyorlar mahkemeye. 'Bizim de MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası'ndan yargılanmamız lazım, dosyalarımızı birleştirin'. Bunların mahkemesinin verdiği 146 sayfalık bir gerekçeli karar var. Hakim, heyet diyor ki, 'Bunlar bakkal soydu, kömür tevzi bürosu soydu, banka soydu, akşam da parayı pavyonlarda yediler'. Yaptıkları da iş bu. Gündüz hırsızlık, akşam pavyonlarda falan yiyorlar. Ankara 1 Nolu Sıkıyönetim Mahkemesi diyor ki, 'Siz hırsız ve soyguncusunuz, pavyoncusunuz bunlarla alakanız yok. Bunlar siyasi bir dava, sizinki adi bir dava, siz adli vakasınız'. Onun için kabul etmiyorlar. Netice itibariyle bu vatandaşlar ceza aldı, hep beraber yatıldı, çıkıldı. Çıktı arkadaş roman yazmaya başladı. Kendine göre roman yazıyor. Bu beyefendi netice itibariyle bir parti kurdu ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun yanına gitti işin enteresan tarafı. Bu arkadaş iddia sahibi, diyor ki 'Ben Ülkücüyüm'. En son bir basın toplantısı yapmış. Efendim 'Biz bir zamanlar Devlet Bahçeli'yi severdik. Kurt kurdu tanır biz Devlet Bahçeli'yi tanımıyoruz' diyor. Ya sen hırsızsın, soyguncusun Devlet Bahçeli'yi sen nasıl tanıyacaksın, nereden bileceksin. Sen kurt sürüsünün yanından geçmemişsin ki, yanlışlıkla kurtların inine düşmüşsün, hapishanede geldin yanlarına girdin, oldun Ülkücü başımıza. Şimdi de parti kurdun, diyorsun ki 'Ben kurdum da o kurdu görmedim'. Sen kurt değilsin, kurtlukla da alakan yok. Sen hırsızlık yapan ve çaldığı parayı pavyonda yiyen, bugün sakal bırakıp, roman yazıp sonra da parti kurup milleti kandıran bir vatandaşsın. Siyasetçilere saygımız sonsuzdur. Ama bu tür siyasetçilere de saygı duymamız mümkün değildir. Herkes haddini bilecek. Biz herkesin dün ne yaptığını biliyoruz. Bunlara da buradan sesleniyorum, akıllı olun aklınızı alırım, herkes akıllı olacak.”
***
Sosyal medyada 630 kişinin takip ettiği CHP’nin aparatı Remzi Çayır, Yaşar Yıldırım’ın bu sözleri karşısında cevap verdi vermesine de adeta dili boğazına kaçmıştı.
O hakaretler ederken aslan gibi kükreyen Remzi Çayır gitmiş, yerine kedi gibi miyavlayan Remzi Çayır gelmiş…
Ne diyordu şarkıda: “Zamanında yediğin hurmalar şimdi yavrum tırmalar. Bir aslan gibi kükrüyordun şimdi ne oldu sana”.
“Bunlar yalan, bunlar doğru olmayan şeyler” diyor demesine de Şener Şener’in “Züğürt Ağa” filminde sessizce “Domatessss domatesss” deme sahnesi gibi…
Bunların ciğerini çok iyi bilen MHP Genel Başkan Yardımcısı Yaşar Yıldırım’ın adeta Osmanlı tokatı olan bu sözlerinden önce de hukukçu kimliği olan MHP Tokat Milletvekili Yücel Bulut, bu CHP aparatına sosyal medya üzerinden “Ülkü devi rollerini bir tarafa bırak! Haddini aşma! 146 sayfadan ibaret Ankara Sıkıyönetim Mahkemesi kararını yayınlarsak; 1980 öncesi "ülkücüler toprağa düşerken, uzuvlarını kaybederken" senin hangi işlerle meşgul olduğunu bütün Türkiye öğrenir. (Mahkeme kararında açıkça, eylemlerinin MHP Ülkücü Kuruluşlarla hiçbir ilgisi bulunmadığı şahsi ve adi suçlar olduğu yazmaktadır) Devlet Bahçeli, 1969'dan beri, Türk Milliyetçiliğinin bütün kurumlarında saygın ve lekesiz bir şekilde mücadele verirken; Tekel büfesinden bira çalmakla ve kafayı bulup taksi gasp etmekle meşgul olan şahsın; ucuz bir fırsatçılıkla ve hayat boyu peşinde koştuğun şöhret ve servet uğruna Devlet Bahçeli'ye dil uzatamazsın. 1980 öncesi Devlet Bahçeli'nin nerede olduğu, hangi görevleri ifa ettiği binlerce şahitle sabittir. Ama, Ahlaksız ve adi suçlardan girdiğin cezaevinde, Allah'ın lütfuyla ve hasbelkader "ülkücülerle aynı koğuşta yatmaktan ve onların hatıralarını dinlemekten ibaret cezaevi hayatını", mukaddes bir dava uğruna mücadele ederken cezaevine girmiş gibi hikayeleştirmek, senin mazini ve gerçeklerin üzerine örtmeye yetmez.” açıklamasını yapmıştı. Gerek MHP Genel Başkan Yardımcısı Yaşar Yıldırım’ın gerek MHP Tokat Milletvekili Yücel Bulut’un bahsettiği 12 Eylül 1980 ihtilaline dair iddianameler mahkeme ve karakol tutanaklarında mevcuttur. Günü geldiğinde elbette her iki isimde bildiklerini belgeleriyle açıklayacak ve CHP aparatı Remzi Çayır’ın gerçek hayatını ve yaşantısını ortaya çıkaracaktır. Milli Yol’u kurarak kendi kişisel yolunu bulmaya çalışan Remzi Çayır, bizlere partisini kurar kurmaz hemen CHP’li yoldaş Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Ekrem İmamoğlu’nun, Mansur Yavaş’ın kucağına nasıl ve neden düştüğünü anlatsın…
Kurt "Demircinin itine ben ne yaptım?" diye düşünedursun... CHP'nin Remzi Çayır gibi kullanışlı aparatlarını düzenli beslemesi için, onların elbette Cumhur İttifakı'na gece gündüz saldırarak "aferin alması" ve başının okşanması gerekmektedir.