Savaşarak gelen seri!

Beşiktaş’ın sağlam bir oyun ezberi oluştu. Ancak 2 faktör bunu bozabiliyor. İlki temposunun düşürülmesi, diğeri de final bölgesindeki, yani rakip 18 içindeki etkisizliği…
Kayserispor karşısında istek, baskı, top kazanma, ribaunt, tam saha pres başta olmak üzere yaptıkları tüm doğrulara rağmen atak sonlandırmada ciddi sorun yaşadı Kartal. Ve devre bitene kadar net bir pozisyon üretemedi.
Ancak geçiş oyununun en iyi takımı olan Beşiktaş, ezberlediği yerden gelen ilk fırsatı affetmedi. Kayserispor’un sert duvarı ailece kornere gelmişti ve Rashica’nın kazandığı topu 4 seri pasla rakip ceza sahasına taşıdılar. Rafa ve Immobile bağlantısı kadar, beceri, zeka ve hız kalitesi önemliydi… Ve küskün Joao Mario’nun ayağından zinciri kırmak da!
Solskjaer’in en büyük farkı, 2 ay önce kovulması beklenen 4-5 oyuncudan inanılmaz verim alması. Mario da Rafa’yla beraber “ikinci baharı” yaşıyor.
Oyunun 2. raundu Beşiktaş için 1-0’ı korumakla maçı koparmak arasında gitti geldi. Kontrolü bırakmadan, gereğinden fazla savunma yaptı Beşiktaş. Hücumu ihmal etmedi ama cömert davrandı. Tabelayı ise uzatmadaki penaltıyla 2-0’a bağladı.
Mert Günok’un 36. yaş gününde 2 net kurtarışla kazanma alışkanlığına yaptığı katkı değerliydi. Arroyo hamlesi heyecan yaratsa da Muci’nin kazandırdığı penaltı, en çok genç Semih’e moral oldu.
Divan’da “nazar değmesin” diye kürsüye vuran Başkan Serdar Adalı’nın gönlündeki 3 puanı alan anahtar, Beşiktaş’ın mücadeleden çekinmeyen, hep savaşan bir takım olması… Kupa ve ligde 6’da 6’lık serinin anahtarını bulan Solskjaer’i unutmamak gerek.