19 Eylül 2024
weather
23°
Twitter
Facebook
Instagram
Türkçe Düşün
İstanbul
HAFİF YAĞMUR
23°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Türkgün Gündem Dünyaya sağlık hizmeti veriyoruz

Dünyaya sağlık hizmeti veriyoruz

Dünyanın sayılı kentlerinden, Türkiye'nin en önemli metropol şehri İstanbul'un İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, Türkgün Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Müftüoğlu'nu makanında ağırladı. İki hemşehrinin samimi sohbetinin ardından soruları cevaplayan Prof. Dr. Memişoğlu, sağlık alanında yapılan çalışmaları ve elde edilen başarılı sonuçları Mehmet Müftüoğlu ile paylaştı.

15 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
Dünyaya sağlık hizmeti veriyoruz

MEHMET MÜFTÜOĞLU / TÜRKGÜN

DÜNYANIN SAĞLIK BAŞKENTİ

İSTANBUL İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Memişoğlu, "Türkiye’nin artık eski Türkiye olmadığını bilmemiz, Devletimizin gücünü konuşmamız gerekiyor ve bizimde bu konuda mütevazi olmamamız gerektiğini düşünüyorum. İstanbul’u; nitelikli insan gücü, teknolojik donanım, dijital altyapı, sağlık bilimleri ve hizmetleri anlamında Dünyanın Sağlık Başkenti yapma hedefi ile ilerlemekteyiz" dedi.

HASTANELERİ YENİLEDİK

SON beş yılda yaklaşık 30 hastane binası açtıklarını ve şuanda yatak kapasitesin de 47.000’e ulaştıklarını ifade eden Prof. Dr. Memişoğlu, "Böylece fiziki altyapı olarak İstanbul’daki hastanelerin %80’ini yeniledik. Aynı zamanda koruyucu ve temel sağlık hizmetlerinin önemine binaen Türkiye’de ilk defa konsept aile sağlığı merkezleri binaları inşa ederek bilhassa koruyucu ve temel sağlık hizmetlerinde fiziki yapıyı değiştirdik ve değiştirmeye devam ediyoruz" açıklaması yaptı.

ŞEHİR HASTANELERİ DEYİP GEÇMEYELİM

ŞEHİR hastanelerini “Sağlık Şehirleri” gibi düşünmek gerektiğini belirten Prof.Dr.Memişoğlu, "Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesinde 8 ayrı hastane bulunmakta. Genel Hastane, Çocuk, Kadın Doğum, Kalp ve Damar, Onkoloji, Nöroloji ve Ortopedi, Fizik Tedavi, Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi var. Şehir hastanelerinin en büyük avantajlarından biri, tüm bu hastanelerin aynı kampüs içerisinde olmasıdır. Özellikle deprem gibi afetlerde bu hastaneler esas sağlık merkezlerimiz olacak" dedi.

SAĞLIKÇILARIMIZIN DEĞERİNİ BİLMELİYİZ

"SALGINDA başarımızın ana esaslarından biri dijital sistemlerimizi çok iyi hazırlamamız ve sağlık insan gücümüzün çok özverili olmasıdır" diyen Prof.Dr.Memişoğlu, "Toplumumuzun, sağlık insan gücünün değerini bilmeli. Sağlık personelinin özverisini biz biliyorduk, milletimizde Covid'le birlikte görmüş oldu. Bu özveri kaybolursa sağlık dijital altyapısının olmasının bir anlamı kalmaz. Onun için sağlık personelimizin değerini bilmemiz gerekiyor" hatırlatması yaptı.

Dünyanın sayılı kentlerinden, Türkiye'nin en önemli metropol şehri İstanbul'un İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, Türkgün Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Müftüoğlu'nu makanında ağırladı. İki hemşehrinin samimi sohbetinin ardından soruları cevaplayan Prof. Dr. Memişoğlu, sağlık alanında yapılan çalışmaları ve elde edilen başarılı sonuçları Mehmet Müftüoğlu ile paylaştı.

İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, "Özellikle son beş yılda İstanbul'da yaklaşık 30 hastane binası açtık ve şuanda yatak kapasitesinde 47.000’e ulaştık. Böylece fiziki altyapı olarak İstanbul’daki hastanelerin %80’ini yeniledik" dedi.

-Son yıllarda hastanelere yapılan yatırımlarla, sağlık sektörü açısından dünyanın önde gelen ülkeleri haline geldik. İstanbul'un çalışmak için gelenlerle birlikte, yoğun nüfus yapısını da göz önünde bulundurursak, hasta-yatak kapasitesi yeterli diyebilir miyiz? Bu konu hakkında sürdürülen çalışmalarla ilgili bilgi alabilir miyim?

Hedefimiz öncelikli olarak İstanbul’u Sağlığın Başkenti yapmak. Özellikle son beş yılda yaklaşık 30 hastane binası açtık ve şuanda yatak kapasitesinde 47.000’e ulaştık. Böylece fiziki altyapı olarak İstanbul’daki hastanelerin %80’ini yeniledik. Aynı zamanda koruyucu ve temel sağlık hizmetlerinin önemine binaen Türkiye’de ilk defa konsept aile sağlığı merkezleri binaları inşa ederek bilhassa koruyucu ve temel sağlık hizmetlerinde fiziki yapıyı değiştirdik ve değiştirmeye devam ediyoruz.

DEVLETİMİZİN GÜCÜNÜ KONUŞMALIYIZ

Hızla artan nüfusun sağlık hizmeti talebinin karşılanması, kapasitenin artırılması amacıyla büyük sağlık kompleksleri olarak yapılandırılan şehir hastaneleri ile devlet hastaneleri inşa ediliyor. Yerinde dönüşüm, güçlendirme ve sıfırdan inşa etme çalışmalarıyla deprem riskine karşı önlem alınmasının yanı sıra dijital altyapının oluşturulması, dünya genelinde görülen salgın hastalıklara karşı yeterli hizmetin sunulabilmesi ve gelişen teknolojiye uyum sağlanması da amaçlanıyor. Türkiye’nin artık eski Türkiye olmadığını bilmemiz, Devletimizin gücünü konuşmamız gerekiyor ve bizimde bu konuda mütevazi olmamamız gerektiğini düşünüyorum. İstanbul’u; nitelikli insan gücü, teknolojik donanım, dijital altyapı, sağlık bilimleri ve hizmetleri anlamında Dünyanın Sağlık Başkenti yapma hedefi ile ilerlemekteyiz.

Devletimizin; düşük teknoloji seviyesindeki tıbbi cihazlar yerine, “Yerli Üretim ve Milli Üretim” vurgusuyla üretime verdiği destek aşikârdır. Tıbbi cihaz alanında dünya standartlarında üretim yapabilecek bir altyapı ve kapasiteye sahip bir ülkeyiz. Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu ileri teknoloji sağlayacak adımların atılması için gerekli çalışmaları Cumhurbaşkanlığımızın liderliğinde, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığımız yürütmektedir. İnanıyorum ki; yeterli insan gücü, personel eğitimleri ve yerli üretime verilen destek, kurumsal kapasiteye ve insan kaynağına yapılan yatırım, kamuya ve toplum sağlığına önemli bir hizmet ve katkı olarak ileri nesillere kadar gidecektir.

Türkiye; teknolojik donanımı, insan gücü ve bilim adamları ile dünyayı etkisi altına alan Covid-19 pandemisinde sağlık hizmetlerinin gücünü tüm dünyaya ispat etmiştir. Bu başarı yaklaşık 20 yıllık bir çalışmanın neticesinde alınmış ve covid sürecinde tüm Dünya tarafından ve Türkiye’deki toplum tarafından görülmüştür.

TÜRKİYE SAĞLIKTA DİJİTALLEŞİYOR

Türkiye’de sağlık alanında dijitalleşme 2003 yılında Sağlık Dönüşüm Programının hayata geçirilmesi ve hastane yazılımlarının aktif olarak kullanılmaya başlanması ve daha sonra da Sosyal Güvenlik Kurumu Medula Sisteminde bunu temel almasıyla başladı. Türkiye, 2003 yılından itibaren sağlıktaki teknoloji ve yazılım anlamındaki öngörüsüyle bu başarıyı elde etti.

Türk Toplumu kriz zamanlarında bir araya geldiğini hem depremde hem covidde gösterdi. Covidde mühendislerimiz 45 günde Dünya’nın en teknik ve ayrıntılı olan solunum cihazını üretti. Ancak bunun organizasyonunu kriz zamanları dışında da yaparak, teknolojik altyapımız ile sağlık bilgisi de üretmemiz gerekmektedir. Bilhassa, sağlık teknolojileri ve sağlık bilimlerine yatırım yapılmasını desteklemeliyiz. Türkiye sağlık bilgisinde çok kıymetli hekimlere sahip ve bizim Gelecekte oluşacak tıbbi teknolojik gelişmelerin çok daha önem kazanacağını ve bu noktada ise yapay aklın oldukça önemli olacağının unutulmaması gerekmektedir. Bizler, teknolojinin öncüleriyiz, gençlerimiz ise liderleri olacaktır. Bu nedenle, gençlerimizin özellikle bilişim ve teknoloji alanında desteklenmesi gerektiğini düşünmekteyim.

-Şehir hastaneleri illerimize bambaşka bir vizyon kattı. İstanbul'u düşündüğümüzde, şehir hastanelerimizin sağlık hizmetlerine katkısı neler olmuştur?

BAMBAŞKA BİR VİZYON KATTI

Şehir hastaneleri sadece şehir hastaneleri olarak değil “Sağlık Şehirleri” gibi düşünmek gerekir. Baktığınızda Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesinde 8 ayrı hastane bulunmakta. Genel Hastane, Çocuk Hastalıkları Hastanesi, Kadın Doğum Hastalıkları Hastanesi, Kalp ve Damar Hastalıkları Hastanesi, Onkoloji Hastanesi, Nöroloji ve Ortopedi Hastanesi, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi, Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi var. Şehir hastanelerinin en büyük avantajlarından bir tanesi, tüm bu hastanelerin aynı kampüs içerisinde, tüm sağlık hizmetlerinin entegre bir şekilde sunulduğu, teşhis ve tedavide yeni teknolojilerin uygulanabildiği, bu sayede hasta yatış sürelerinin kısaltılmaya çalışıldığı, nitelikli hasta yatak sayısının artırıldığı, hastaneler arası hasta naklinin minimum seviyeye düşürüldüğü, dijital ve kompleks niteliğinde binalar olmasıdır.  Diğer bir avantajı ise özellikle deprem gibi afetlerde bu hastaneler esas sağlık merkezlerimiz olacak. Ayrıca sağlık turizmini çok rahat karşılayabilen ve Dünyaya sağlık hizmeti verebilen hastanelerdir.

ŞEHİR HASTANELERİ TÜRKİYE’NİN MODERN YÜZÜ

Şehir hastanelerinde; bilim alanında da altyapısını destekleyerek, aynı zamanda araştırma ve Dünya’nın sağlık bilgisine veri veren bir hastane ve ‘Sağlık Bilim Merkezleri’ de oluşturmaya çalışıyoruz. Şehir Hastaneleri için sağlık alanındaki son 20 yıllık değişimi görebileceğimiz Türkiye’nin modern yüzü diyebiliriz.

Özellikle şehir hastaneleri modeli ile ilgili tabi ki bazı eleştiriler ve bazı eksiklikler olabilir. Ancak kamunun sosyal tarafını özel sektörün hızlı hareket etme yeteneğini birleştiren bu tür yapıları ve çalışmaların eksikliklerinin revize edilerek sürdürülmesi gerekmektedir. 1.000.000m2’lik bir hastane binası çok kısa sürede tamamlanıyor.  Böylece esas odağımız olan sağlık hizmetini çok kısa sürede başlatabiliyoruz. Özellikle destek hizmetleri dış kaynak kullanımı ile yapıldığında çok daha etkin ve kontrol edilebilir olmakta. Böylece esas odağımız olan sağlık hizmetleri daha etkin bir şekilde yürütülebilmekte. Temizlik, güvenlik, v.b. gibi sağlığın direkt hizmeti olmayan destek hizmeti alanlarında dış kaynak kullanımının katkısı çok önemli ve etkin hale geliyor.

Covid sürecinde 1.000.000 m2’lik 2168 yataklı Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesini “Şehir Hastaneleri ve Kamu Özel İşbirliği Modeli” gibi bir proje olmasaydı belki de açamayabilirdik. Bu modelde varsa eksik veya hataların düzeltilmesi ile revize edilmesi daha etkin hala getirilerek, işlevselliğini artıracaktır diye düşünüyorum.

-İstanbul'da olası bir depreme karşı hastanelerimizin dayanıklılık ve hazırlık yönündeki çalışmaları ne durumdadır?

HASTANELERİMİZ DEPREME DAYANIKLI

Afet müdahale döneminde Koordinasyon Merkezi, Lojistik Merkezi ve İl içi-İl dışı Tıbbi Tahliye Karar Merkezi olarak planladığımız 8’i izolatörlü (2'si yapım aşamasında) 2’si Acil Durum Hastanesi olmak üzere 10 hastaneyle süreci sıfırıncı saatten itibaren planladık. Bu hastaneler Anadolu Yakasında; Prof. Dr. Süleyman Yalçın Şehir Hastanesi, Kartal Dr.Lütfi Kırdar Şehir Hastanesi, Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Prof. Dr. Asaf Ataseven Ek Hizmet Binası, Şehit Prof Dr. İlhan Varank Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çekmeköy Ek Hizmet Binası, Prof. Dr. Feriha Öz Acil Durum Hastanesi, Avrupa Yakasında; Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi, Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu Şehir Hastanesi, Murat Dilmener Acil Durum Hastanesi ile yapımı devam eden Bağcılar Devlet Hastanesi ve Esenyurt Devlet Hastanesi.

REFERANS HASTANELER BELİRLENDİ

Referans hastaneler, afet müdahale sürecini, bölgesindeki diğer hastaneleri koordine ederek yürütecektir. Referans Hastanelerimiz ana merkez hastaneler olacak ve izolatörü olan bu hastanelerde 24 saat hizmetin hiç kesilmeden ve personelin depremin psikolojik etkisini yaşamadan hizmetini aksatmayacak şekilde yönetilmesini planlıyoruz. İstanbul’un doğu batı, güney kuzey eksenini hesapladığımızda, bu hastaneler hem lojistik destekte, hem de sağlık hizmeti anlamında depremde ana merkezlerimiz olacak. Ayrıca belirlenen referans hastanelerin afet sonrası kesintisiz hizmet verecek şekilde altyapı, enerji, telsiz, internet, data erişimi vb. haberleşme, açık/kapalı otopark alanlarının acil müdahale ünitelerinin kurulmasının planlanması, kapalı otoparklarda ayrıca lojistik depo, personel ve yakını için barınma alanlarının oluşturulması için gerekli tüm çalışmalar yapılmakta.

KOORDİNELİ İLETİŞİM

Ayrıca burada görev yapan personelimizin ailelerinin toplanma alanlarını burada planlıyoruz. Bu hastanelerdeki personelin hangi şehirden, hangi klinikteki personelle değişeceğini belirleyerek, direkt değişim olacağı hastaneye gelmelerini planlıyoruz. Örneğin, Ankara’daki bir şehir hastanesindeki kalp damar cerrahi hekimi, hangi hastanemizde, hangi klinikte hizmet vereceğini bugünden bilmesi gerekir. Depremde bunun planlanmasından çok deprem öncesinden planlanması, diğer illerde görev yapan ve klinikle eşleşen personele bunu bildirerek, buraya nasıl gelineceğini de önceden planlayıp tatbikatını yapmamız gerekiyor ve bu hususla ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Hedefimiz, ilk 8/48 saatte sağlık hizmetinin devamlılığını sağlayarak, depremle ilgili ilk andan itibaren ne yapılacağını otomatik hale getirmeye çalışıyoruz. Çünkü deprem öyle bir şey ki ast üst ilişkisinin olmadığı, herkesin spontane hareket etmesi gereken bir zaman dilimi. Esasında ilk 8 saat çok önemli. Bu ilk 8 saatte spontane olarak kendiliğinizden hareket etmeyi öğrenirseniz ve başarırsanız, çok fazla insanın hayatını kurtarma şansınız var.

2007 sonrası yapılan sağlık binalarımızın depremde kullanılabilir olduğunu öngörüyoruz. 2007 öncesi yapılan sağlık tesislerimizin analizleri ise yapılmakta olup, analiz sonucuna göre bu hastaneleri de yenileyeceğiz. İstanbul’daki sağlık tesislerinin %80’inin depreme dayanıklı binalar, %20’lik kısmı da 3 ila 4 yıl içinde yenilenmiş binalar olacaktır. 

Sadece deprem değil bütün afetlerin ve sonrasının, toplumsal katılımı gerektiren büyük bir süreç olduğunu bilmemiz gerekir. Koruyucu önemlerin bireysel olarak da alınması gerekir ki deprem sırası ve sonrasında nasıl hareket edeceğimizi depremin öncesinde bilmiş olacağız. Deprem olursa ben nasıl hareket etmeliyim? Sorusunu kendimize sormalıyız.

-Türkiye'de Dijital Sağlık Uygulamaları Kapsamında Dünya Ölçeğinde Yapılan Projeler Vatandaşlarımız Tarafından Kullanılıyor. Ülkemizin Sağlıkta Dijital Dönüşüm Süreci Hakkında Neler Aktarmak İstersiniz?

TÜRKİYE’NİN SAĞLIK SİSTEMİ DÜNYA’DA ÖRNEK

Türkiye sağlıkta dijital dönüşüm sürecinde, vatandaşların sağlık hizmetlerine erişimini kolaylaştırmak, verimliliği artırmak ve sağlık kaynaklarının etkin kullanımını sağlamak amacıyla önemli adımlar atmıştır. Bu projeler sayesinde vatandaşlar, sağlık hizmetlerine daha hızlı erişebilmekte ve sağlık durumlarını daha etkin bir şekilde takip edebilmektedirler. Ülkemizde 2003 yılında Sağlıkta Dönüşüm Programı ile birlikte, sağlık hizmetlerinin kalitesi, sağlık hizmetleri kalitesinin takibi, değerlendirilmesi, mevcut sorunların iyileştirilmesi ve ortaya çıkabilecek sorunlar için önlem alınmasına yönelik çalışmalar Sağlık Bakanlığı tarafından başlatılmıştır. Bununla birlikte “Sağlıkta Kalite Standartları (SKS)” ve “Sağlık Kurumlarında Kalite Yönetimi”nin başlıca esasları belirlenmiştir. Dünyada da klinik çalışmaların yaygınlaşmasının etkisiyle Sağlık Bakanlığı tarafından 2012 tarihinde “Türkiye Klinik Kalite Programı” başlatılmıştır. 2003 ‘den bu yana yaşanan tüm bu süreçle beraber gelişen Bilgi Teknolojileri Altyapısı ile Türkiye’nin sağlık sistemi Dünya’da örnek alınan bir sistem haline geldi. Sadece bilişim altyapısı ile değil sağlığın fiziki altyapısıyla da büyük bir değişim içindeyiz. Özellikle nitelikli insan gücüne sahip olan sağlık sistemimizin, altyapısı ve bilişimi ile kuvvetlendirdikçe daha iyi olacağına eminim.

E-NABIZ'IN DÜNYADA BAŞKA ÖRNEĞİ YOK

2015 yılında E nabız’ın devreye girmesiyle bütün veriler özel, kamu ve üniversite de dahil bütün hastaneler ve sağlık teşkilatları bu verileri deşifrelenmiş şekilde merkeze yollayarak, kişinin kendisinin sağlık portalı olarak kullanması sağlatıldı.  Dünyada bu sistemin başka bir örneği yok. Türkiye, bu sistemi 2015’te yaptı. Dünya bunun nasıl bir vizyon olduğunu covidde anladı. Elektronik veri ile sağlık bilgilerinin tutulması ve bunlara göre de sağlık sisteminin yönlendirilmesi, aynı zamanda covidde bunlarla ilgili planlamanın bu sistem üzerinden yapılması bize büyük avantaj sağladı. Basit bir örnek verelim; bir kişinin aşısı yapıldıktan sonra o aşının yapıldığını saniyesinde öğrenen tek ülke Türkiye’dir. Öyle ki iki ay sonra aşı kartı veren gelişmiş ülkeler vardı. Biz anında kişinin sağlık karnesini elektronik sistemde cep telefonuna gönderdik. Bu sağlık sistemlerinin çabası ve geçmişteki çabalarla beraber yeni adaptasyonlar ekleyerek esasında covidi bilgi sistemine göre yönettik. Covidin ilk pikinden sonra elektronik olarak ne zaman ve ne kadar yükseldiğini veya ne kadar yükseleceğini, yoğunluğun nerede olduğunu, kime aşı yaptığımızı, hangi eve gittiğimizi, ne kadar covid pozitif oranımızın olduğunu, yataklarımızı nasıl planlamamız gerektiğine kadar hepsinin öngörülerini elektronik sisteme göre yaptık. Tamamen bilimsel analizler ve verilerle yaptık. Covidi pragmatik yönetmedik sistematik yönettik. Covidde başarımızın ana esaslarından biri dijital sistemlerimizi çok iyi hazırlamamız ve sağlık insan gücümüzün çok özverili olmasıdır. Toplumumuzun, Türkiye’deki sağlık insan gücünün değerini bilmesini istiyoruz. Sağlık personelinin özverisini biz biliyorduk, toplumumuz da covidde bir kez daha görmüş oldu. Bu özveri kaybolursa sağlık dijital altyapısının olmasının bir anlamı kalmaz onun için sağlık personelimizin değerini bilmemiz gerekiyor.

-Okullar açıldı. Velilerin salgın riski korkuları da başladı diyebiliriz. Bir öğrenciden başlayan hastalık, sırayla diğer öğrencilere turnike misali yayılıyor. Kimi veliler, özellikle kış aylarında, hastalığın bulaşıcı etkisini azaltmak için sınıfta maske uygulaması, ya da kısa aralıklı tatiller isterken, çalışan veliler ara verilmesine karşı çıkıyor. Sizin bu konudaki görüşleriniz nedir? toplu taşıma ya da sınıf gibi çoklu ortamlarda maske alışkanlığı sürdürülmeli mi? Ve velilere neler önerirsiniz?

VELİLERİ ÖNEMLİ UYARILAR

Ülkemizde üst solunum yolu enfeksiyonlarında özellikle mevsim geçişlerinde artış görülmektedir. Okulların açılması ile birlikte bu süreç biraz daha hızlı olabiliyor. Çocuklar birçok enfeksiyon ve parazitlerle karşı karşıya kalabiliyorlar. Bu nedenle, özellikle solunum yolu ile bulaşan enfeksiyonlarda artış görülebiliyor. Kırgınlık, geniz akıntısı, burun akıntısı olan kişilerin toplu alanlara girmemesini,  girmek zorunda ise maske kullanması gerektiğini hatırlatmamız gerekir.  Aile Sağlık Merkezlerimizde ve Hastanelerimizde ücretsiz yapılan üst solunum yolu aşılarının özellikle risk gruplarının yaptırmasını öneriyorum. Sağlıklı beslenerek, fiziksel aktivite yaparak, alkol ve sigara gibi bağımlılıklardan uzak durarak sağlığımızı koruyabiliriz.

İSTANBUL’DA HER YIL ÖĞRENCİLER TARAMADAN GEÇİYOR

Ayrıca ülkemizde çocukluk çağında sık görülen sağlık sorunlarının erken tanınması ve gerekli tedavilerin sağlanabilmesi için çeşitli tarama programları yürütülmekte. Bu kapsamda; çocuklarda işitme tarama programı, ağız diş taramaları faaliyete geçirilmiştir. Kalıcı işitme kaybı yaygınlığının okul-yaşı nüfusta binde dokuza yükselmiştir.  Bir ya da her iki kulakta kalıcı ya da geçici işitme kaybı okul-yaşı çocukların % 14 ten fazlasını (yedide bir) etkilemektedir. Tek taraflı işitme kayıplarında bile sınıf tekrar oranı %37 olarak bildirilmektedir. İşitme kaybı dikkat, öğrenme ve sosyal işlevlerdeki sıkıntıları artırmaktadır. Çocuklardaki işitme kaybı yaygınlığı eğer gerekli tıbbi ve eğitim desteği sağlanamazsa okul başarısını olumsuz yönde etkilemekte. Bu kapsamda, 2016 yılından itibaren İstanbul’da her yıl yaklaşık 250.000 ilkokul öğrencisine işitme taraması yapılmaktadır. Aynı şekilde covid öncesine kadar her eğitim öğretim döneminde yaklaşık 200.000 öğrenciye yapmış olduğumuz ağız ve diş taramalarımızı, eğitim vererek sürdürmekteyiz. Her yıl yaklaşık 400.000 öğrenci, öğretmen ve veliye ağız ve diş sağlığı farkındalık eğitimleri verilmektedir.

OBEZİTEYİ HAFİFE ALMAYIN

Obeziteyi çok hafife alıyoruz. Şu anda toplumuzun en büyük risklerinden bir tanesi; Kilo. Hızlı ve karbonhidrat ağırlıklı beslenirseniz kilo kaçınılmazdır, kilo bu toplum için en büyük risklerden bir tanesi. Hiperinsülinemi, şeker hastalığı, uyku apnesi, karaciğer yağlanması ,astım, solunum zorluğu, safra kesesi hastalıkları, kalp rahatsızlıkları gibi pek çok hastalığın sebebi obezitedir.

Obezite de dikkat edilmesi gereken en önemli faktör beslenme şeklidir. Kendinize en uygun beslenme şeklini bulabileceğiniz,  evinizin en yakınındaki mahallenizde yer alan, size en yakın Aile Hekimliklerimize danışabilirsiniz.

Sağlıklı beslenmenin yanı sıra, madde ve tütün bağımlılığı, ruh sağlığı danışmanlığı, fiziksel aktivite danışmanlığını ücretsiz alabileceğiniz 26 Sağlıklı Hayat Merkezimiz var. Buralara gidip hem kendiniz hem çocuklarınız için danışmanlık hizmeti alabilirsiniz.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Sahip çıkar demiştik! Yanılmadık!

Sahip çıkar demiştik! Yanılmadık!