23 Ekim 2024
weather
14°
Twitter
Facebook
Instagram

Öğretmenler, gerçek zaferi siz kazanacaksınız

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

ATATÜRK’E GÖRE ÖĞRETMENLER VE MİLLİ EĞİTİM -1

Eğitime, özellikle gençliğin eğitimine çok önem veren Atatürk, her fırsatta öğretmenlere bu konuda düşen büyük göreve de işaret etmiştir.Ona göre, ‘gerçek zafer’ öğretmenler tarafından kazanılacaktır: ‘Ordularımızın kazandığı zafer, sizin ve sizin ordunuzun zaferi için yalnız zemin hazırladı. Gerçek zaferi siz kazanacak, siz sürdüreceksiniz ve mutlaka başarıya ulaşacaksınız.’

Toplumumuzu hakikat hedefine,mutluluk hedefine ulaştırmakiçin iki orduya ihtiyaç vardır: Birivatanın hayatını kurtaran askerordusu; öteki, milletin geleceğini yoğuran irfan ordusu… Asker ordusu, vatanı yok etmeye gelen düşmanı, vatanın harim-iismetinde (kutsal vatan topraklarında)boğup mahvetti. Yalnız, işimiz bu orduyasahip olmakla bitmiş, gayemiz yalnız buordunun başarısıyla gerçekleşmiş değildir.Bir millet savaş meydanlarında ne kadarparlak zaferler elde ederse etsin, o zaferlerinkalıcı sonuçları ancak irfan ordusu ile ayaktadurabilir. Bu ikinci ordu olmadan, birinciordunun hizmetleri ve kazandıkları yok olur.’G. M. K. Atatürk (Kütahya, 23 Mart 1923)

EĞİTİMİN ÖNEMİ,ÖĞRETMENLERİN GÖREVİ

Atatürk, büyük bir asker, büyük bir devletadamı ve büyük bir düşünce adamı olarakTürk milletine hizmet ettiği kadar eğitimalanında da önemli hamlelere imza atmışbir liderdir. Atatürk’ün gözünde Türk MilliMücadelesi yani ülkeyi düşman işgalindenkurtarmak, askeri alanda kazanılacak zafermilli kurtuluşun ilk adımı olabilirdi. Zaferdensonra yapılacak işler bağımsızlık savaşıkadar önemliydi. Bu nedenle Atatürk savaşsürerken bile savaş sonrasına hazırlanıyor, buarada “milli eğitim” konusuna eğiliyordu.Bağımsızlık savaşının en bunalımlıgünlerinde, düşman ordularının kesin sonucaulaşmak için baskılarını arttırdığı, ordumuzunSakarya’nın doğusuna çekildiği günlerde, 16Temmuz 1921’de Ankara’da “Maarif Kongresi”(Eğitim Kongresi) toplanmıştır. Atatürkcephedeki şartların ağırlığına rağmen bukongrenin ertelenmesine razı olmamış, hattakongreye katılarak açılış konuşmasını kendisiyapmıştır.Bu konuşmasında, “Yüzyıllarca sürenderin idari ihmallerin devlet bünyesindeaçtığı yaraları iyileştirme yolundaharcanacak çabaların en büyüğünü, hiçşüphesiz, irfan (bilgi ve kültür) yolundakullanmalıyız.” Diyen Atatürk, bir acı gerçeğede parmak basmıştır:

“Şimdiye kadar izlenenöğretim ve eğitim yöntemlerinin, milletimizingerileme tarihinde, en önemli etken olduğukanısındayım…”Aynı konuşmada, “ayrıntıları eğitimuzmanlarına bırakmak istediğini” belirterek,bazı genel ilkelere değinen Atatürk, “eskidevrin hurafelerinden, boş inançlarından,doğudan ve batıdan gelebilecek zararlıetkilerden uzak, milli karakterimize vetarihimize uygun bir kültüre muhtaçolduğumuzu” vurgular “Gelecektekikurtuluşumuzun büyük önderleri” olarakselamladığı öğretmenlere duyduğu derinsaygıyı dile getirir. Milletimizin bu konuda dabaşarılı olacağına olan inancını belirtir:“Silahıyla olduğu gibi, dimağıyla damücadele zorunda olan milletimizin,birincisinde gösterdiği kudreti ikincisinde degöstereceğine asla şüphem yoktur.”Atatürk’ün yıllar sonra, “Cumhurbaşkanıolamasa idiniz, ne olmak isterdiniz?”şeklindeki bir soruya, “Milli Eğitim Bakanıolarak eğitim davasına hizmet etmekisterdim” diye cevap vermesi bile eğitimi,gençlerin yetiştirilmesi işini millet hayatındane kadar önemli bir etken olarak gördüğününişaretidir.

KURTULUŞ, İLİM VE FENDE

Prof. Dr. Turhan Feyzioğlu’nun belirttiğigibi, Birinci Dünya Savaşı’nın galibiemperyalist ülkelere ve onların aletiolarak vatanımıza saldıran Yunanlılarakarşı kazandığı zaferle Gazi MustafaKemal Atatürk, yalnız Türklüğün değil,Fas’tan Endonezya’ya kadar bütün İslamâleminin, bütün ezilen, mazlum milletlerinkahramanı olmuştur. Fakat o, bir an bilezafer sarhoşluğuna kapılmadı. Çok iyibiliyordu ki, kültür, eğitim ve iktisat zaferleriile tamamlanmadıkça askeri zafer nekadar büyük olursa olsun tek başına millikurtuluşu sağlamaya yetmeyecekti.Düşmanın İzmir’de denize dökülüşünden(9 Eylül 1922) sadece bir buçuk ay sonra 27Ekim 1922’de Bursa’da, kendisini ziyaretegelen İstanbul öğretmenlerine söylediğişu sözler, onun bu konuda ne kadar bilinçliolduğunu göstermektedir:“Bugün eriştiğimiz nokta gerçek kurtuluşnoktası değildir… Kurtuluş, cemiyettekihastalığı ortaya çıkartmak ve iyileştirmekleelde edilir. Hastalığın tedavisi ilim ve fenningösterdiği yolla olursa hasta kurtulur. Yoksahastalık müzminleşir ve tedavisi imkansız hale gelir…” Atatürk, aynı konuşmasındaorduların yönetilmesinde nasıl ilim vefen rehber edinilerek zafere ulaşılmışise, “milletimizi yetiştirmek için kaynakolan okullarımızın ve yükseköğretimkurumlarımızın kuruluşunda da ilim vefennin yol gösterici olacağını” belirtmiştir.Eğitime, özellikle gençliğin eğitimineçok önem veren Atatürk her fırsattaöğretmenlere bu konuda düşen büyükgöreve de işaret etmiştir. Ona göre“gerçek zafer” öğretmenler tarafından kazanılacaktır:

“Ordularımızın kazandığı zafer, sizin vesizin ordunuzun zaferi için yalnız zeminhazırladı… Gerçek zaferi siz kazanacak,siz sürdüreceksiniz ve mutlaka başarıyaulaşacaksınız.”Büyük Zafer’den az sonra henüzcumhuriyet kurulmadan, Kütahya’da23 Mart 1923 tarihinde “irfan ordusu”diye nitelendirdiği öğretmenlere hitabensöylediği şu sözler, bu kutsal mesleğinmensuplarına verdiği değeri açıkçagösteriyordu:“… Toplumumuzu hakikat hedefine,mutluluk hedefine ulaştırmak için iki orduyaihtiyaç vardır: Biri vatanın hayatını kurtaranasker ordusu; öteki, milletin geleceğiniyoğuran irfan ordusu… Asker ordusu, vatanıyok etmeğe gelen düşmanı, vatanın harim-iismetinde (kutsal vatan topraklarında)boğup mahvetti. Yalnız, işimiz bu orduyasahip olmakla bitmiş, gayemiz yalnızbu ordunun başarısıyla gerçekleşmişdeğildir. Bir millet savaş meydanlarındane kadar parlak zaferler elde ederse etsin,o zaferlerin kalıcı sonuçları ancak irfanordusu ile ayakta durabilir. Bu ikinci orduolmadan, birinci ordunun hizmetleri vekazandıkları yok olur.”Atatürk’ün gençliğin eğitimine önemvermesi ve bu bağlamda öğretmenlerinrolünün çok önemli olduğunu vurgulamasıTürk milletinin hür ve bağımsız yaşamasıhedefine dönüktür. Çünkü milletlerinbağımsız yaşayabilmeleri, kalkınıpgüçlenebilmelerinin temelinde eğitim vardır.22 Eylül 1924’te Samsun’da öğretmenlerleyaptığı bir konuşmada belirttiği üzereAtatürk’e göre; “En önemli, en esaslı noktaeğitim meselesidir.” Çünkü “eğitim, birmilleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüce birtoplum halinde yaşatır, ya da bir milletiesarete ve sefalete terk eder.”

CUMHURİYETİN MUHAFIZLARI

Atatürk’ün milli eğitim konusuna önemvermesinin bir diğer nedeni de cumhuriyetinyaşatılmasının iyi eğitilmiş bir gençlik ilesağlanabileceğine olan inancıdır. Kurulangenç cumhuriyet ve bu cumhuriyetindayandığı temel esaslar ile ilkeler, yaniTürk inkılâbı, ancak yetişecek güçlü,aydınlık kafalı, sağlam karakterli yenikuşaklarla ayakta durabilirdi. Türk inkılâbıve cumhuriyet’i koruyacak kuşaklarıyetiştirmenin yolu da eğitimdi.25 Ağustos 1924’te Ankara’da toplanan“Muallimler Birliği” (Öğretmenler Birliği)Kongresi’nde Atatürk eğitimin bu görevini şusözlerle ifade etmiştir:“Sizin başarınız cumhuriyetin başarısıolacaktır… Hiçbir zaman hatırınızdançıkmasın ki, cumhuriyet sizden ilmen,fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek seciyeli(karakterli) muhafızlar (koruyucular) ister.”Atatürk’e göre gençlerin yetiştirilmesibakımından eğitim ve öğretmenlere düşenbir diğer görev de “millet olma bilinci”nigeliştirmektir. Aynı millete mensup olma duygusunu güçlendirerek, milli birlik vebütünlüğü pekiştirmek. Anlaşılacağı üzerebu görev de cumhuriyetin yaşatılmasıaçısından son derece önemlidir. O 14 Ekim1925 tarihinde İzmir Erkek ÖğretmenOkulunda şunları söylemiştir:“Öğretmenden, eğiticiden mahrum birmillet henüz millet namını almak yeteneğinikazanamamıştır. Ona alelâde bir kütle denir,millet denemez. Bir kütle, millet olabilmekiçin mutlaka eğiticilere, öğretmenleremuhtaçtır. Onlardır ki, bir toplumu gerçekmillet haline getirirler.”Şu halde Atatürk’e göre, kaynaşmış birmillet haline gelebilmenin, çağdaşlaşmanın,kalkınmanın, hür ve demokratik bir toplumolabilmenin en etkili aracı eğitimdi. Eğitimyoluyla gençlerin bu bilinçle yetiştirilmesiydi.Buraya kadar verdiğimiz bilgilerdenAtatürk’ün bir devlet adamı olarak eğitimve gençliğin yetiştirilmesi konusunailgi duymasının üç temel nedeni olduğugörülmektedir:1. Eğitimin kalkınma işindeki önemi,2. Cumhuriyeti yaşatacak, koruyacak yeninesillerin yetiştirilmesi,3. Milletleşme ve milli birlik-bütünlükbilincinin geliştirilmesi.

YARIN: Milli eğitimin amaçları

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *