20 Eylül 2024
weather
23°
Twitter
Facebook
Instagram
Türkçe Düşün
İstanbul
HAFİF YAĞMUR
23°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Yine ABD, yine husumet

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

ABD Kongresinin alt kanadı yakın zamanda sözde Ermeni soykırımını tanıyan hezeyan dolu bir karar almıştı. Temsilciler Meclisi, ayrıca Türkiye’ye Barış Pınarı Harekâtı’nı gerekçe göstererek yaptırım uygulanmasını talep eden bir karar almıştı. Hem de bu iki temelsiz karar, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş gününde, 29 Ekim tarihinde alınmıştı. Bu kadar kepazelik yetmemiş olsa gerek ki, daha akl-ı selim davrandığı sanılan Senato da benzer kararlar alarak aynı gaflete düştü. Senatonun 12 Aralık’ta kabul ettiği sözde soykırımın tanınmasına ilişkin 150 sayılı karar, senatörlerin de Ermeni lobilerinin ve Türkiye karşıtlığı ile yanıp tutuşanların kucağına düşmüş olduğunu gösterdi.

Aynı tarihte, Senatonun Dışişleri Komitesinde “ABD ulusal Güvenliğinin Sağlanması ve ISIS’ın Tekrar Ortaya Çıkışının Engellenmesi” başlığını taşıyan ve bizzat Komite Başkanı tarafından hazırlanan bir karar tasarısı daha kabul edilerek Senato Genel Kuruluna havale edildi. Türkiye’nin Suriye’deki haklı ve meşru mücadelesini takdir etmek ve desteklemek şöyle dursun, PKK/PYD gibi eli kanlı bir örgütün savunuculuğunu yapan kararda; Türkiye’nin Suriye’deki askerî varlığının ABD’nin ulusal güvenliğine zarar verdiği belirtiliyor ve PKK/PYD’nin DEAŞ ile mücadelede ABD için çok önemli bir “müttefik” olduğu savunuluyor.

Kararda ayrıca, Türkiye’ye yaptırım uygulanması, Türkiye’ye silah ihracatına ambargo getirilmesi, Türkiye’nin uluslararası finansal kuruluşlardan yardım/kredi almasının engellenmesi, Türkiye’nin NATO’da geleceğinin olup olmadığının ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından incelenmesi, F35’lerin teslim edilmemesi, Türkiye’nin nükleer silah geliştirme ihtimalinin dikkatle izlenmesi gibi birçok zırvaya da yer verilmiş. Teklifin Senatoda kabul edilip Başkan tarafından onaylanması halinde, bu hükümlerin beş yıl yürürlükte kalacağı da belirtilerek, yaptırımlar için belli bir süre de öngörülmüş.

Son olarak, 17 Aralık’ta kabul edilen “2020 Mali Yılı İçin Ulusal Savunma Yetki Kanunu” da Türkiye’yi hedef alan hükümler içeriyor. Yine Türkiye S-400 aldığı için eleştirilirken, F-35’lerin teslim edilmeyeceği belirtiliyor ve Türkiye’ye yaptırım uygulan- ması çağrısı yapılıyor. ABD’nin, Kıbrıs Adası’nın tamamına yönelik uyguladığı silah ambargosunun, Güney Kıbrıs lehine hafifletilmesi de kararlaştırılıyor ki bu durum, “Türkiye’yi nereden vursak kârdır” diyen bir güruhun ABD Kongresini esir aldığına işaret ediyor. Türkiye’nin Rusya ile yürüttüğü TürkAkım gaz boru hattı projesinin bile kanunda hedefe alınması, meselenin sadece Suriye ile ilgili olmadığını da aslında, ortaya çıkarıyor.

Peki, birbiri ardına Türkiye’ye yönelik hasmâne kararlara imza atanlar neyin peşinde? ABD’nin bu rahatsızlığı neyle açıklanabilir? Bu sözde müttefiklerin Türkiye’yle derdi nedir?

 ABD, sanki Türkiye onun her dediğini yapmak, her istediğini karşılamak ve her hal ve şartta tercihini ABD’ye göre yapmak durumundaymış gibi boş bir hayâle kapılmış gibi görünüyor. Türkiye, ABD’nin tahakkümünden kurtuldukça, ABD’nin rahatsızlığı artıyor ve peşinden Türkiye karşıtı bir hamle geliyor.

Kısacası ABD, Türkiye’nin kendi çıkarları gerektiğinde ABD’ye kafa tutmaktan çekinmeyeceğini gördükçe Türkiye’yi dizginlemek için çırpınıyor. Ancak Türkiye, 15 Temmuz sonrasında gösterilen kararlı ve dik duruşunu devam ettirdikçe, ABD tehdit etmekten başka bir çaresi kalmadığını büyük bir hüsranla tekrar idrak ediyor.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *