20 Eylül 2024
weather
23°
Twitter
Facebook
Instagram
Türkçe Düşün
İstanbul
HAFİF YAĞMUR
23°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Çok işimiz var Libya’da

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

''ARAP Baharı” denilen ancak Kuzey Afrika ve Ortadoğu’ya kara kış getiren süreç, birçok ülkenin barış, huzur ve istikrarını yok edip savaş ve kaos ortamı yarattı. Tunus, halk ayaklanmaları ve kitlesel gösterilerden diğerlerine kıyasla en az olumsuz etkilenen ülke oldu ancak, komşusu Libya, tam anlamıyla kargaşanın ve iç savaşın içine gömüldü. Libya, kabilelerin alan kontrolü için çatıştığı bir saha hâline dönüştü.

Libya halkı bırakın demokrasi ve refah artışını, Kaddafi dönemini arar hale geldi. Bu kötü gidişatın sona ermesi için ülkenin en büyük şansı, Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) oldu. UMH, BM nezdinde meşru olan ve dolayısıyla uluslararası alanda tanınan tek otorite olarak Libya’nın barış ve huzurunun temini için mücadele ediyordu. Kaddafi’nin ardından tekrar Libya’ya dönen General Hafter isimli isyan lideri, ülkenin doğusundan başlattığı silahlı eylemleri peyderpey genişletip ülkenin yüzölçümü açısından büyük bir kısmını kontrol eder hâle geldi. Hafter bu süreçte, Fransa gibi AB ülkelerinin yanısıra BAE, Mısır ve Suudi Arabistan gibi Türkiye’ye muhasım ülkelerin desteğini gördü.

Türkiye ise, uluslararası hukukun ve BM kararlarının doğrultusunda hareket ederek Fayez al Sarraj liderliğindeki UHM’nin en önde gelen destekçilerinden biri oldu. Libya’da UHM’yi yıkarak ülkenin siyasi sistemini ele geçirmek için uğraşan General Hafter liderliğindeki Tobruk merkezli Libya Ulusal Ordusu da bundan dolayı Türkiye’ye hasmâne bir şekilde yaklaştı. Türkiye’yi UMH’ye destek vermekten vazgeçirmek için çeşitli girişimlerde bulunan General Hafter, Türkiye’nin kararlı duruşu sebebiyle istediğini elde edemedi. Tam aksine Türkiye, Saraç ile yakın diyalog ve işbirliği geliştirerek Libya’nın ve dolaylı olarak Doğu Akdeniz’in kaderini etkileyecek çok kritik adımlar attı. Libya’nın tek meşru otoritesi ile Türkiye arasında imzalanan mutabakatlar ile, Hafter karşısında UMH’ne maddi ve manevi destek sağlandı ve Hafter’i geri adım attırmanın temeli atılmış oldu.

Türkiye, Libya hükümeti ile imzaladığı mutabakatlarla hem Akdeniz’deki Yunan yayılmacılığına hem de Hafter’in yürüttüğü gayrımeşru silahlı mücadeleye ket vurdu. Türkiye’nin Libya’ya çatışma için değil sadece Libya askerlerinin eğitimi için asker gönderme kararı alması dahi, sahada UMH’nin elini güçlendiren bir gelişmeydi. Asker gönderme kararı alınırken, Türkiye’nin çok taraflı diplomatik girişimleri devam ediyordu.

Nihai hedefi Libya’daki çatışmaların durdurulması olan Türkiye, Suriye örneğinde olduğu gibi tüm güç unsurlarını aynı anda devreye sokarak gidişatı kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmeye çalıştı ve nihayetinde bu yönde önemli bir kazanım elde etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rusya Devlet Başkanı Putin ile yaptığı görüşmenin ardından Libya’da ateşkes çağrısında bulunulması, bu çağrının karşılık bulması ve ateşkesin uygulanmaya başlamasıyla siyasi çözüm ihtimalinin belirmesi Türkiye’nin bir başarısıdır.

Bu noktaya gelinmesinde Libya ile imzalanan anlaşmaların ve asker gönderme kararının olduğu tartışmasız bir gerçektir. “Libya’da ne işimiz var” diyerek aklınca hükûmeti eleştiren başıbozuk muhalefet, Türkiye’nin Libya’da barış ve huzur için yer aldığını anlamaktan aciz olduğunu ortaya koymuştur. Türkiye’nin girişimleri sayesinde ateşkese varılması, Türkiye’nin Libya’da çok işi olduğunu ve Türkiye’nin varlığının bölge ülkeleri için çok şeyi değiştirebildiğini göstermiş olsa gerek.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *