Kurtararak değil atarak kazanılır
A Milli Futbol takımı, öyle bir havayla hazırlandı ki turnuvaya, hepimiz, “Bu takım şampiyon bile olabilir” ruh haline girdik.
İtalya öncesindeki son hazırlık Moldova maçında savunma çıkartıp, savunma sokunca da anlamadık, konduramadık, Şenol Güneş’e…
İtalya maçında sıfır atak, sıfır futbol olsa da, yine de umudumuzu taşıdık, Azerbaycan’a…
Dedik ki, kardeş ülke, kendi taraftarımız bu işi bitiririz. Kazanırız, kendimizi buluruz, yolumuzu açarız.
Düşündük ki, Güneş, ısıran, parçalayan, futbolun gereklerini yerine getiren bir kadro sürer sahaya, taktiğini buna göre hazırlar…
Ama heyhat!
Ofans adına tek değişim, Fransa Şampiyonu takımdan Yusuf Yazıcı’nın yerine, Cengiz Ünder vardı. Bir de Merih Demiral’ın yerine joker Kaan Ayhan…
Futbol, yoktu. Duran toplar dışında pozisyon, yoktu. Rakip, araya attığı toplarla poziyon da, gol de buldu.
İkinci yarıda Güneş, neden oynatmadı ya da neden kurtarıcı yerine koydu bilinmez, Merih ve Yusuf’u oyuna soktu. Hiçbir şey değişmedi. Kafalarındaki ‘savunma’ düşüncesini atamayan futbolcular, şut atmadılar. Orta yapmadılar.
Bale’nin kaçırdığı penaltı bile uyandıramadı, Güneş’i…
Süre daralınca forveti forvetle, açığı açıkla değiştirdi. Hücumcu sayısını artırmadı. Pozisyon sayısının artmasını umdu. Tabi doldur boşaltın sonuç vermesi için şans da gerekti. O da olmayınca, şampiyonluk bir yana, gruptan çıkmak hayali de bitti.