Yöreden yöreye muhalefet
Memleketin dört bir yanına dağılan yedili masa ortaklarının kampanyalarının göbeğinde yalan var.
Ağız hareketleri gittikleri yörenin siyasi eğilimlerine göre eğilip bükülüyor.
Bir yörede vadettikleri başka bir yörede çöp oluyor.
Demek ki ya birinde ya diğerinde yalan söylüyorlar.
Kılıçdaroğlu iki gün evvel HDP’nin güçlü olduğu illerden Van’a gitti.
HDP’liler onu yollara dökülmüş hâlde, seçim otobüsünü zafer işaretleriyle selamlayarak karşıladılar.
Gelen sıradan biri değildi çünkü.
Selahattin Demirtaş’a özgürlük, yerel yönetimlere özerklik vadeden, HDP’nin de tebaası olduğu Kandil elebaşlarınca sürekli övülen Kemal Kılıçdaroğlu’na özel bir karşılama yaptılar.
Kılıçdaroğlu, HDP’nin parti bayraklarının dalgalandığı miting meydanında güven tazeledi.
Belediyeleri terörden arındırma uygulaması olan kayyumlara son vereceğini söyleyerek gönülleri bir kez daha fethetti.
Onu desteklemeye gelen HDP’lilerin miting alanından ayrılışı da "Dişe diş kana kan" ve Abdullah Öcalan lehine atılan sloganlarla gerçekleşti.
Mesela Kılıçdaroğlu Yozgat’taki “Kandil denen yuvayı yerle yeksan etmezsem bana da Kılıçdaroğlu demesinler” cümlesini Van’da söyleseydi ne olurdu?
Onu zafer işaretiyle selamlayan eller tarafından otobüsüne molotofkokteyli fırlatılarak kovalanırdı.
Birçok siyasi maske taşımanın azizliğine uğrasaydı da kendisine zafer işareti yapanlara elinin bu aralar alışık olduğu bozkurt işaretiyle mukabele etseydi?
CHP’liler miting meydanından genel başkanlarının küllerini toplamak zorunda kalırdı.
Meral Akşener, İP Diyarbakır İl Kongresi’ndeki “silahlara veda” içerikli çözüm süreci sinyalini her yerde verebilir mi mesela?
Onu o şehirlerden öyle uğurlarlar ki gidişine halk türküleri yazılır…
HDP’yle düzeysiz bir yakınlık kuran Kemal Kılıçdaroğlu’nun arkasını toplasın diye sahaya sürülen Mansur Yavaş, Nevşehir’de Kandil'in tepesine füze yağdırırken bir TV kanalında dile getirdiği “HDP de Mecliste olup derdini anlatmak istiyordur, meşrudur. Demirtaş'ın 'PKK silah bırakmalı' açıklamasını gördüm. HDP bu şekilde Meclise gelip Meclisin güçlü olmasını isteyip PKK'ya 'silah bırakın, ne konuşulacaksa Mecliste konuşulsun' diyecektir belki” şeklindeki HDP ve Demirtaş güzellemelerini Nevşehir’de, Kayseri’de, milliyetçi seçmenin ağırlık merkezlerinde yapabilir mi mesela?
Yapamaz değil mi?
Yedili masanın diğer fenomenleri de bunlardan farklı değiller. Ama Cumhur İttifakı önderlerinin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin yöreden yöreye, ilden ile kendi beyanlarını yanlışlayan sözlerine hiç şahit olmadık.
Nereye giderlerse gitsinler aynı mesajı, aynı güveni, aynı tutarlılığı gösteriyorlar.
Ceza hukukumuzda yalancılık diye bir suç olsa bu yalancı muhalefetin ömrü hapishane damlarında çürürdü. Ama Yargıtay, "Yalan suç değildir, kimse başkasının sözüne kolayca inanmamalıdır" diyor. Muhalefet de bu boşluktan faydalanıyor…