Baba-oğul kavgası başladı
Seçim günü sandık verilerini ANKA’dan çeken Halk TV’de yalancı bahar havası hâkimdi.
Kemal Kılıçdaroğlu’nu önde gösteren ANKA verileri uzun süre ekranları kaplarken Halk TV yorumcuları da zafer sarhoşluğu yaşıyordu.
ANKA, Kemal Kılıçdaroğlu’nun güçlü olduğu sandıklara imtiyazlı davranırken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yüksek çıktığı sandıklara uzun süre ambargo uyguladı.
Böylece “kazanıyoruz” umudunu diri tutup bir iki saate patlayacak olan balonu şişirdiler.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önde olduğu gerçeğini, yevmiyesi kesilmiş işçi yavaşlığında yansıtmaya başladıklarında ekrandaki KJ’de “Sandıklar açılıyor, eğilim değişmiyor” şeklinde bir umut tacirliği hâlâ sürüyordu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın öne geçip farkı açmaya başlamasıyla bahar havası dağıldı, apar topar Kemal Kılıçdaroğlu’nu kurtarma operasyonuna geçildi.
Kılıçdaroğlu’nun ne büyük emekler verdiği, tüm saldırılara rağmen CHP tarihinin en yüksek oyunu aldığı övgüleri, konuşmacılar arasında birbirlerine atılan bir top gibi elden ele dolaştı.
Cismani ve ruhani hazırlıkların tamamlandığı bir seçim galibiyetinin bir anda kuşa dönmesi, ANKA kuşu gibi sadece masaldan ibaret oluşunun ortaya çıkması, elbette böyle güzellemelerle geçiştirilemezdi.
Sunağa yatırılması gereken kurbanlara ihtiyaç vardı:
“Kılıçdaroğlu yurt dışı oylar sebebiyle kaybetti”, “Mülteciler Türkiye’nin kaderini belirledi”, “Altılı masanın diğer partileri yeterince çalışmadı” gibi Kemal Kılıçdaroğlu haricinde herkesi ve her şeyi mayın eşeği gibi ortalığa sürerek suçluları da afişe ettiler.
Kılıçdaroğlu’nu koltuğunda tutmak için gerçeklerle dans ettiler.
‘Dünyanın en doğru işini bile yapsa hükümeti alkışlamayı’ reddeden eleştiri delisi bir partinin resmi medyasında, en kritik seçimi kaybeden Kemal Kılıçdaroğlu’na yaprak bile kıpırdamadı.
Muhalefetin diğer kapısı olan Sözcü grubu ise Halk TV’nin tam tersi, Kemal Kılıçdaroğlu’nu bir ağaç gibi silkelemeye başladı.
“Torunlarına vakit harca” diyenler, “Babalara yakışan evlatların önünü açmaktır” diyerek insafa davet edenler, “Böyle olacağını biliyorduk” serzenişini yapanlar Kılıçdaroğlu’na görevi bırakma çağrılarında bulundu.
Ama Kılıçdaroğlu seçim akşamı CHP Genel Merkezi'nde basın toplantısı gerçekleştirip "Demokrasi mücadelesini sürdürmeye devam edeceğiz” demişti. Koltuktan kalkmaya asla razı olmayacağını “demokrasi mücadelesi”yle makyajlamıştı.
“Baba-oğul gibiyiz” dediği İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu “Her sahada, her ortamda değişim. Aynı şeyleri yaparak farklı sonuç asla beklemeyeceğiz artık” açıklamasıyla babasına ilk kazan kaldıran oldu.
Ekrem İmamoğlu, Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan tarafından açıkça destekleniyor.
Görünen o ki Sözcü grubu da İmamoğlu’nun gemisine rüzgâr verecek, Halk TV ise Kemal Kılıçdaroğlu gitmesin diye uğraşacak. Muhalefetin diğer medya organları da iki saftan birisine dâhil olarak iç savaştaki mevzilerine yerleşecekler.
Ama İstanbul’un en vasıfsız belediye başkanlarından birisi olarak tarihe geçen Ekrem İmamoğlu’yla, CHP’nin en çok yenilgi yaşayan Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu arasındaki bir liderlik mücadelesi, olsa olsa, CHP’yi kimin daha aşağı çekeceğinin karara bağlanmasından ibaret olur.
İkisinde de parmak ısırtan bir HDP sevdası var. Başka aday çıkmazsa CHP’yi “Al birini vur ötekine” kurultayı bekliyor.