Kemal Kılıçdaroğlu ve siyasi etik
Siyaset, iktidarı elde etme, iktidarı sürdürme ve iktidarı tüm vatandaşlar adına kullanma çabasıdır. Siyasi iktidarı elinde bulunduranlar, ülkenin ve vatandaşlarının bugünü ve geleceği ile ilgili her konuda karar verebilmektedir. Bu bakımdan devletin iyi yönetilebilmesi, ekonomik ve sosyal kalkınmanın sağlanabilmesi için yöneticilerin etik düşünceye ve ahlaki davranışlara sahip olması gerekmektedir.
Ahlak üzerinde düşünme felsefisi olan etik, insanın bireysel ve toplumsal ilişkilerini nasıl yönlendireceği konusunda yol gösterir. Etik, ahlaki kurallar konusunda ortaya konulan evrensel ilkelerdir. Etik bir toplumun manevi öz sermayesi olan kurallardır. Bu kurallar hukuk kuralları gibi yazılı hale getirilir ve uymayanlara maddi yaptırımlar uygulanır.
Tarihsel sürece baktığımızda siyasette etik ilkeler, kimi zaman Tanrı’nın bir buyruğu olarak, kimi zaman Türk ve dünya siyasi tarihi açısından çok önemli bir yere sahip olan Kutatgu Bilig'de anlatıldığı gibi töre, kimi zamansa halktan gelen talepler ve yasal düzenlemeler şeklinde ortaya çıkmışlardır.
Siyasette etik kurallara uyulmaması siyasi liderin ya da genel başkanın meşruluğuna gölge düşürür. Bu bakımdan etik, yöneticiler tarafından bağlayıcı bir etkiye sahiptir.
Siyasi etik, devlet yönetiminde yöneten ve yönetilenlerin uygulamaları ve uymaları gereken kurallar, ilkeler ve yöntemlerdir. Evrensel olarak sayılan siyasi etik değerleri genel olarak şu şekilde sıralanabilir: Hukuka saygı, dürüstlük, tarafsızlık, bağımsızlık, eşitlik, şeffaflık, çıkar çatışması, saygı ve liyakat.
Hukuka saygı, hukukun genel ilkelerine, anayasaya, kanunlara, milletlerarası antlaşmalara, kararnamelere ve diğer mevzuata uygun davranmak.
Dürüstlük, yanıltıcı, hileli ve aldatıcı davranışlarda bulunmamak, doğruluk, hakkaniyet ve iyi niyetle hareket etmek, saygınlık ve güven duygusunu zedelememek.
Tarafsızlık, görevini kayırmacılık yapmadan, herkese eşit mesafede durarak ve önyargısız yerine getirmek.
Bağımsızlık, herhangi bir yerden herhangi bir sebeple doğrudan ya da dolaylı olarak gelebilecek her türlü dış etki, baskı, tehdit ve müdahaleden uzak şekilde davranmak.
Eşitlik, ilgili mevzuata, parti tüzük, yönetmelik, program, ilke ve politikaları ile Genel Başkan talimatlarına uygun olarak eşit davranmak, doğrudan ya da dolaylı ayrımcılık yapmamak, farklılıklara saygı göstermek.
Şeffaflık, kararların alınmasında ve hizmetlerin sunumunda açık, öngörülebilir ve erişilebilir olmak.
Çıkar çatışması, görevini etkileyen ve özel menfaat içeren gerçek veya muhtemel çıkar çatışması içinde olmamak, makam ve unvanının sıfatı, konumu ve onuru ile bağdaşmayan her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak.
Saygı, değeri, üstünlüğü, bireysel farklılığı, yararlılığı, kutsallığı dolayısıyla bir kimseye, bir şeye karşı dikkatli, özenli, ölçülü davranma ve başkalarını rahatsız etmekten kaçınmak.
Liyakat, gerekli olan görev bilinci ve becerisine sahip olmak, görevleriyle ilgili mili gelişmeleri takip etmek, görev ve sorumluluklarını etkin, adil ve zamanında yerine getirmek.
Bugünlerde ülkemizde siyasi ilkesizlik bazı siyasi partilerin temel ilkesi oldu. Son aylarda ve hatta günlerde ana muhalefet partisinde yaşananlar ve yoldaşları partilerde olup bitenleri siyasi ilkesizlik dışında bir kavramla açıklamak mümkün değil.
Tüm halkımızın gözü önünde gerçekleşen siyasetteki etik kirlenmişliğine birkaç örnek vermek istiyorum.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir proje etrafında toplanan ittifak partilerinden ve kendi parti kurullarından habersiz gizli anlaşmalar imzalaması. Ülke yönetimi ile ilgili üst düzey yöneticilikleri rüşvet aracı olarak kullanması. Bu durumu önce yalanlaması, belgeler ortaya çıkınca doğrulamak zorunda kalması.
İP Genel Başkanı Meral Akşener’in 6'lı masayı Kılıçdaroğlu'nun adaylığını kabul etmeyerek "sıtmaya tutulmuş" "noter masası" sözleriyle dağıtması, 72 saat sonra masaya geri dönmesi ve hiçbir şey olmamış gibi desteklemesi.
CHP listelerinden DevaP 14, GelecekP 10, SP 10, DP 3, İP 1, TDP 1 olmak üzere 6 partiden 39 ismin milletvekili seçilmesi. CHP’li seçmenlerin oylarıyla seçilen bu vekillerin parti genel başkanlarının bu durumu bir başarı olarak değerlendirmesi.
Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce’ye itibar suikastı yapılması ve iktidar hırsıyla malum partilerce bu duruma yönelik algı oluşturulması veya doğrudan destek verilmesi.
Türkiye’nin bölünmez bütünlüğünün kalesi olan Milliyetçi Hareket Partisi için fondaş anket şirketleri tarafından yüzde beşin altında oy oranı gösterilip, barajın altında kalacağı algısı oluşturulmaya çalışılması. Aldıkları fonlarla MHP’siz TBMM ve MHP’siz Türkiye özleminde olan ihanet şebekelerine hizmet edilmesi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun siyasi etik dışı bu uygulamalarda doğrudan ya da dolaylı içerisinde olması Türk demokrasisi açısından ibret vericidir.
Zaman içinde görülecektir ki, hiç bir ülkedeki hiç bir halk kendilerine devamlı yalan söyleyen, sürekli u dönüşü yapan, antidemokratik yollarla milletvekili devşiren, itibar suikastına destek veren, kaset ve kayıtlarla halk iradesine şekil vermeye çalışan veya tenezzül eden liderlere itibar etmez. Bu sebeplerden dolayı tarih boyunca bütün iktidarlar, siyasi etik değerlerin farkında olmuşlar, bu değerlere uygun siyaset yaptıkları sürece var olabilmişler ve iktidarlarını sürdürebilmişlerdir.
Atalarımız bin yıl önce etik ve ahlakın başta siyaset olmak üzere her alanda önemini vurgulamıştır. Onbirinci yüzyılda Karahanlı Uygur Türklerinden Yusuf Has Hacib tarafından yazılan Kutadgu Bilig’de “Hükümdarın başta bilginler olmak üzere danışmanları vardır. O merhametli ve adaletlidir. Halka doğru yolu gösteren, erdemleri öğreten, bilgiyi her şeyin üstünde tutan bir ahlâk sembolüdür.” ifadeleri bugün bizlere de yol gösterici nitelik taşımaktadır.
Yine Kutadgu Bilig’de etiğin uygulama biçimi olan iyi ahlak kapsamında “güzel konuşmak, doğru olmak, iyilik yapmak, sabırlı olmak, utanmak, alçakgönüllü olmak, cömert olmak, dost olmak, ölçülü olmak, iyi niyetli olmak ve merhametli olmak” gibi özelliklerin kişiyi ve toplumu huzura götürürken; kötü ahlak kapsamına giren “yalan söylemek, cimri olmak, kıskanç olmak, kibirli olmak, açgözlü olmak” gibi özelliklerin ise kişiyi ve toplumu mutsuzluğa sürükleyeceğine ilişkin evrensel tespitler bulunmaktadır.
Özünü genetik kodlarından alan, aynı tarihi çizgide yoluna devam eden Milliyetçi Hareket Partisi, siyasi etik konusunda da günümüzde Türk siyasetine rol model olacak söylem ve eylem içerisinde siyaset yapmaktadır. Bu durum tüm siyasi paydaşlar tarafından kabul görmüştür.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin “Siyasette tutarlılık, fikri çizgide devamlılık, mücadelede dürüstlük, duruşta berraklık siyasetçilerin ve siyasi partilerin ülkeye ve millete hizmet konusunda samimiyet derecelerini gösterecektir” tarihi tespiti ve partisinde bu anlayışı içselleştirmesi tüm diğer siyasi partilere ders niteliğindedir.
Gelinen noktada günümüzde siyaset yönetiminde yüksek davranış standartları oluşturmak, demokratik gelişmişlik bakımından önemlidir. Siyasi partilerde disiplin hukukunun yanında etik hukukunun da tamamlayıcı bir işlev kazanması olmazsa olmaz bir ihtiyaç haline gelmiştir. Siyasi etik hukuku, sadece parti yöneticilerini değil tüm üyelerini de kapsaması gerekir.
Gelinen noktada MHP Genel Başkanı bilge lider Sayın Devlet Bahçeli’nin talimatlarıyla oluşturulan “MHP Siyasi Etik Kurulu”nca hazırlanan, siyasetçiler dahil tüm kamu görevlilerini kapsayan “Türkiye Etik Kurulu Kurulması Hakkında Kanun Teklifi”nin ülkemiz için ne kadar önemli ve gerekli olduğu bir daha anlaşılmıştır.