24 Ekim 2024
weather
14°
Twitter
Facebook
Instagram

Örgütlü kötülüğün zaferi

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Örgütlü kötülüğün zaferi

Rus-Ukrayna savaşındaki sivil ölümlerinden Putin’i sorumlu tutarak Rusya’ya yaptırım üzerine yaptırım uygulayanlar, Filistin’de bebek, çocuk, hasta, yaşlı demeden vurup geçen soykırımcı İsrail’in kanlı ellerini sıkma yarışındalar.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 242 sayılı kararında İsrail’in 1967 öncesindeki sınırlarına çekilmesi gerektiği ifade edilmesine rağmen İsrail arkasındaki ABD ve Batı desteğine de güvenerek her defasında işgal alanını daha da ileri taşıyor.

Britanya’nın Dış İşleri Bakanı Arthur Balfour, 1917 yılında tarihe Balfour Deklarasyonu olarak geçen mektubunda, Filistin topraklarında bir Yahudi devletinin kurulmasını İngiliz hükümeti olarak destekleyeceğini söylemişti. Aradan 106 yıl geçti. İngiltere Başbakanı Rishi Sunak İsrail Başbakanı Netenyahu’nun bebek, çocuk, masum insan kanıyla kaplı ellerini sıkarken "Sizinle dayanışma içinde olmaya devam edeceğiz ve sizin kazanmanızı istiyoruz" dedi. 7 Ekim’den bu yana 1524'ü çocuk olmak üzere 4 bine yakın insanı öldüren İsrail’in sırtını sıvazlayarak İngiliz devletinin genetik misyonunu sürdürdü.

Avrupa topraklarında yaşam süren 6 milyon Yahudi’yi sistemli bir şekilde öldürerek soykırım suçuna imza atan Alman devletiydi. Aradan 80 yıl geçti. Alman Başbakan Olaf Scholz "İsrail’in güvenliği Almanya için devlet meselesidir" diyerek İsrail’in uyguladığı soykırıma destek verdi. Hülasa, Almanlar da soykırımcı genetiklerine bağlı kaldılar. Dün Yahudi’yi sistemli bir şekilde yok ederken soykırım yapıyorlardı, bugün Filistinlileri imha planını uygulayan İsrail’e destek vererek soykırıma ortak oldular.

"Siyonistim, Siyonist olmak için Yahudi olmak gerekmiyor" ifadesini kullanan ve kendisine Siyonizmin kurucusu "Theodor Herzl Ödülü" verilen ABD Başkanı Joe Biden Amerikan Devleti’nin tüm imkanlarını İsrail’in önüne serdi. USS Gerald R. Ford adlı uçak gemisini bölgeye göndererek sivil insan avına çıkan İsrail’e koruma desteği sağladı. Bir gün önce hastane bombalayarak 500 kişiyi katleden İsrail’i “Gördüğüm kadarıyla bunu siz değil, diğer taraf yapmış gibi görünüyor” sözleriyle savundu. Üretilen sahte fotoğraflarla Hamas militanlarının İsrailli bebeklerin kafasını kestiğine inandı ama ABD menşeli füzelerle hastane vuranın İsrail değil Hamas olduğunu dile getirdi. Joe Biden da hem siyonistliğinin hem de “Saddam’ın kimyasal silahları var” yalanıyla Irak’a dalarak milyonlarca Iraklıyı öldüren ABD Devletinin genetiğine uygun davrandı.

Görüldüğü gibi zaman değişse de, zemin değişse de zalimin zulmü kuşaktan kuşağa aktarılarak geliyor.  Herkes genine, genetiğine uygun davranırken dünyada yaşayan 1,9 milyar Müslüman neden potansiyelinin çok altında kalan bir suskunluğa gömülüyor? İyi örgütlenmiş bir “kötülük” olan İsrail sayısal olarak azınlıkta bulunmasına rağmen, dağınık ve birbirine düşmüş devasa bir çoğunluğu dize getirmiş durumda. Müslüman milletler üzerlerindeki ölü toprağını atmazsa masum insanların kanını içmeye doymayan İsrail canavarının dur durak vermesi asla mümkün olmayacaktır.

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *