22 Aralık 2024
weather
6°
Twitter
Facebook
Instagram

LGS sınavı ve tercih önerileri

YAYINLAMA:
LGS sınavı ve tercih önerileri

Millî Eğitim Bakanlığı tarafından 2 Haziran tarihinde yapılan Liselere Geçiş Sistemi (LGS) sınavı sonuçları açıklandı. Bu yıl yapılan LGS merkezî sınavına yaklaşık bir milyon öğrenci girdi.

LGS yerleştirme kılavuzuna göre, bu yıl Türkiye genelinde 2 bin 525 liseye merkezî sınav puanına göre öğrenci yerleştirilecek. Bu okulların kontenjanı 203 bin 638 öğrenci olarak belirlendi. Buna göre öğrencilerin yüzde 83.85'i yerel, yüzde 16.15'i ise merkezi yerleştirme sınav puanıyla kayıt yaptıracak. Tercih süreci başladı, 17 Temmuz Çarşamba günü saat 17.00'ye kadar devam edecek. Yerleştirme sonuçları ise 22 Temmuz'da açıklanacak.

LGS sınavını önemli kılan en önemli etken, sonucunda yapılacak lise tercihlerinin iyi bir üniversite eğitimine ya da bir meslek eğitimine kapılarını araladığının düşünülmesi. Bu nedenle tercihler öğrencilerimiz kadar ailelerini de düşündürmekte. 

Çocuğun dönemsel gelişim özellikleri dikkate alındığında, ne sadece çocuğun kendisinin ne de ailesinin tek başına çocuğun hangi lisede okuyacağına karar vermesi uygun değildir. Mutlaka bir uzman görüşü de alınmalıdır. Okullarda rehberlik servislerinde görev yapan okul psikolojik danışmanlarına ailenin çocukla birlikte başvurmasını öneriyorum.

 Zaman zaman çocukların “ben kararımı kendim veririm, kimseyi karıştırmam” dediğini ya da ailelerinin “çocuk kendi kararını versin, hayat kendi hayatı” gibi bir anlayışla hareket ettiğini görüyoruz. Bazen de “çocuklarının adına doğrudan ailelerin karar verdiğini” gözlemliyoruz. Bu tutumlar doğru değildir. Doğru kararı uzman görüşü de alınarak aile ve çocuk birlikte vermelidir. 

Meslek tercihi çocuğun ilgi, yetenek ve diğer kişisel özelliklerinin esas alındığı kariyer gelişim sürecinin karar alanlarından en önemlisidir. Burada şunu belirtmeliyim. Kariyer gelişiminde ilgi mi daha önemli, yetenek mi? Tabii ki yetenek. Yetenek doğuştan getirilen bir özelliktir ve kalıcıdır, kişiseldir. İlgi ise sonradan sosyal çevre tarafından kazandırılan istek duyma ve hoşlanma davranışıdır ve değişebilir, sosyaldir. Bu bakımdan tercihte yeteneği öncelemek gerekir. 

Bu dönem çocuğun gelişim özelliği bakımından benmerkezci olduğu ve özellikle akran çevresi ve rol modellerden çok etkilendiği bir dönemdir. Bu bakımdan vereceği karar mantıklı ve somut gerçekler üzerinden olmaktan daha çok duygusal ve delikanlıca olabilmektedir.

Aileler tarafından baktığımızda ise, her çocuk özeldir. Bu bakımdan aileler karar verirken çocuğunun potansiyelini dikkate almaktan çok, şu an kendisinin potansiyelini dikkate alarak çocuk adına karar verebilmektedir.

Diğer bir önemli yanlış da çocuğun ya da ailenin ne olursa olsun merkezi puanla öğrenci alan bir okula çocuğun yerleşmesi. Lise yılları çocuğun ergenlik/delikanlılık dönemine denk gelmektedir. Bu dönemde çocuklar ailelerinin desteğine ve kontrolüne her zamankinden daha çok ihtiyaç duymaktadır. Bu bakımdan çocuğun ailesinden uzak okumasının çok özel durumlar dışında uygun olmadığını hem bilimsel esaslar hem de mesleki deneyimimle söyleyebilirim. İlk ve ortaöğretimde çocuk için en iyi okul mahallesindeki okuldur. 

Geçmişte çocukların nitelikli okullarda eğitim verileceği vaadiyle ailelerinden alınarak nasıl kurda kuşa yem edildiğini hep birlikte gördük. Kanaatim odur ki, en iyi okul aile, en iyi öğretmen de anne ve babadır. Okullar ise örgün eğitim kurumlarıdır. Örgün eğitim kurumları öğrenimi gerçekleştirirken yönetim, öğretmenler ve aile ile birlikte hareket eder. Yani aile her zaman işin içinde ve çocuk ise merkezindedir. 

Netice itibariyle, tercih süreci bilimsel esaslar dikkate alınarak yapılmayıp, duygusal olarak sonuçlandırıldığında ileri de hem çocuk hem de aileler mutsuz olabilecektir.

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *