FETÖ istihbarat örgütü
Bugün, bölgemizde huzursuzluğun baş mimarı ABD’nin himayesinde birçok barbar Batı ülkesinin dolaylı destek olduğu FETÖ’nün 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirdiği darbe girişiminin yıl dönümü. Şehidin, şühedanın göz nuru olan Türkiye için kara bir gün.
FETÖ; 1960’ların sonundan itibaren İzmir’de ortaya çıkan, Fethullah Gülen’in imam, vaiz, cemaat ve hizmet hareketi imamı olarak başlattığı, daha sonraları paralel devlet yapılanması (PDY) ve Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ)’üne evirilen ABD ve İsrail’in himayesinde bir istihbarat örgütüdür.
FETÖ üyeleri özellikle bundan 27 yıl önce 28 Şubat Postmodern Darbesiyle devlet kurumlarına daha kolay sızmaya başladı. Devleti ele geçirecekleri güç ve kudrete ulaştıklarını varsayarak 15 Temmuz 2016 günü gece saatlerinde harekete geçtiler. Dünya, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni ele geçirmeye yönelik kendi öz evlatları olarak gördüğü askeri, polisi, bürokrat kılığına girmiş emri dışardan alıp itaat eden ve onun talimatıyla hareket eden hainlerin kalkışmasına tanıklık etti.
15 Temmuz FETÖ darbe girişimi başarılı olsaydı; Türkiye bölünecek ve uzun sürecek bir iç çatışmanın içerisinde olacaktı. Ekonomi çökecek ve Türkiye yüz yıl geriye gidecekti. Hurafeler ve rüyalardan oluşan din anlayışları İslamizasyon altında devreye sokulacak, toplum dini bakımdan mankurtlaştırılacaktı.
Türk milleti oluşabilecek bu kâbusa karşı büyük bir direnç ortaya koydu. Millet olma şuuruyla meydana çıktı. Hain darbecilere karşı meydan okudu. Adeta Türk halkı darbeye karşı bir darbe gerçekleştirdi.
FETÖ’cüler şaşkına döndü. ABD, BATI, İSRAİL ve NATO hayal kırıklığına uğradı. Aklı bir dolarla çalışan kiralık katiller, Türk milletinin “Söz konu vatansa gerisi teferruattır” temel düsturuyla hep birlikte meydana çıkacaklarını, tankların önüne yatacaklarını hesap edememişlerdi. FETÖ’cüler çalarak, çırparak, iftira atarak, kumpas kurarak devletin yönetim organlarının çoğunluğunu hatta en kılcal damarlarına kadar ele geçirmiş olabilirlerdi ancak Türk halkının sağduyusunu ve milliyetçiliğini hesaba katmamışlardı.
FETÖ, üyelerine kişisel ve sosyal bir ihtiyaç olarak 3 şey vaad ediyor ve bu şekilde elaman topluyordu.
Bir; iş garantili bir meslek ve kariyer. Bunun içinde eğitim ve öğretimi üye devşirdiği bir araç olarak kullanıyordu.
İki; din. Din, Türk milleti için olmazsa olmaz bir ihtiyaçtır. Öyle ki, Başbuğumuz Alparslan Türkeş’in ifade ettiği gibi “Türklük bedenimiz, İslamiyet ise ruhumuzdur. Ruhsuz beden ceset gibidir.” İşte FETÖ Türk milletinin dini duygularını üye devşirmede bir araç olarak kullanıyordu.
Üç; Aile. Yine Türk kültüründe aile kurmak ve yaşatmak önemli bir ihtiyaçtır. FETÖ buraya da el atıyordu. Kariyer ve dini eğitimleri gerekçe göstererek çocukları ailelerinden uzaklaştırıyor. Onları FETÖ’leştirdiğine emin olduktan sonra “katalog evliliklerle” kendine militan haline getiriyordu.
Gelinen noktada, devlet aklı FETÖ’yü ülkemizin başına bela edilmiş en büyük terör örgütlerinden biri olarak görmekte ve mücadele etmektedir. Ancak tüm olup bitenlere rağmen hala kardeşi kardeşe düşman eden, Türk ve Türkiye düşmanı, dini yozlaştıran, istihbarat örgütlerinin aparatı FETÖ’nün elebaşını eleştirmeyi imanında eksiklik gören zavallılar, kriptolar var.
Netice itibariyle Türkiye’nin, 15 Temmuz’a nasıl geldiğini unutmaması gerekiyor. Siyasi görüşü ne olursa olsun, her vatandaşımız Türk milleti kimliğinde buluşmalıdır. Milli ve üniter devletimiz yaşatılmalı ve korunmalıdır. Türkiye’nin Türk devlet geleneği ve Türk aklıyla yönetilmesi Türkiye’nin bekasının ve Türkiye yüzyıllarının güvencesi olduğu akıllardan hiç çıkarılmamalıdır.
Gün dayanışma ve istiklalimize sahip çıkma günüdür. Gün küçük hesap yapanları, birlik ve beraberliğimizin bozulmasını, dağılmamızı gözleyenleri mağlup etme günüdür.
Milli Birlik ve Demokrasi Günü vesilesiyle, darbe girişimine karşı vatanı ve milleti için mücadele ederken vefat eden asker, sivil tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize uzun, huzurlu ve sağlıklı bir ömür diliyorum.