Narin çocuk
Diyarbakır ilimiz Bağlar ilçesi Tavşantepe Köyü’nde 21 Ağustos'ta kaybolan ve 8 Eylül'de Eğertutmaz Deresi'nde cansız bedenine ulaşılan 8 yaşındaki Narin Güran'ın öldürülmesine ilişkin Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma titizlikle sürdürülüyor.
Ortada vahşi bir cinayet var, masum bir yavrunun hayattan koparılması var. Ancak olayla ilgili aile ve köylüden bu durum karşısında gösterilmesi beklenen insani tepkiler yok. Ortada bir ceset var ama fail ya da faillerle ilgili kimse konuşmuyor, güvenlik güçlerine ve savcılara çelişkili ifadeler veriyorlar. Ne oldu ki, aile devlete ve millete mal olmuş, kendi çocuklarının kaybıyla sonuçlanan bu vahim olay karşısında bu kadar suskun!
Türkiye Cumhuriyeti büyük devlet olma refleksiyle tüm kurum ve kuruluşlarını harekete geçirerek Narin’in kanını yerde bırakmamak için seferber etti.
Bu kapsamda, bir cumhuriyet başsavcı vekili ile üç cumhuriyet savcısı olmak üzere dört savcı görevlendirildi. Narin çocuğumuzu arama çalışmalarına İl Jandarma Komutanlığından binlerce asker başta olmak üzere yerel birçok kurum ve kuruluşlardan binlerce personel arama çalışmalarına katıldı. Ayrıca arama kurtarma köpekleri, yüzlerce arazi aracı ile helikopterler ve dronlar arama faaliyetlerine katkı sağladı.
Narin çocuğumuza sağ salim ulaşılabilmesi için yapılan çalışmalar neticesinde ne yazık ki yavrumuzun cesedine ulaşıldı.
Tüm Türkiye’nin şahit olduğu gibi Narin'imizin katil ya da katillerinin belirlenmesi için devletimiz bütün imkânlarını kullandı, kullanmaya devam ediyor.
Basın ve yayın organları olayın açıklığa kavuşması ve toplumsal farkındalık oluşması bakımından üzerine düşen görevi fazlasıyla gerçekleştiriyor.
Türk milleti bu olay karşısında doğusuyla, batısıyla, kuzeyi ve güneyi ile birbirine kenetledi, tek yürek oldu, dualarda buluştu.
Gelinen noktada soruşturmada aralarında anne, ağabey amca ve yakın komşuların da bulunduğu onlarca zanlı tutuklandı.
Narin Güran'ın babası Arif Güran, tutuklamaların ardından ilk defa açıklamalarda bulundu ve “Devlet jandarmasıyla, savcısıyla elinden gelenin fazlasını yapmıştır. Kızımın ölü bulunması bile devletin çabasıyla olmuştur. Devlet kızımın kanını yerde bırakmayacak. Devletimiz bu katili ortaya çıkaracaktır. Biz Türkiye Cumhuriyeti gibi büyük bir devlette yaşıyoruz. Türk Devleti hiçbir şeyi ortada bırakmaz.” dedi. Baba ayrıca kızının bulunmasında destekleri için basın yayın organlarına da teşekkür etti. Türk milletinin kızını manevi kızları olarak saymalarından duyduğu memnuniyeti ifade etti.
Katilin kim ya da kimler olacağı konusunda ise, “Devletimizin savcıları ve hakimleri bunu ortaya çıkaracaktır. En yakınım dahi olsa suçlu cezasını çekmelidir, adaletin yerini bulacağına inanıyorum” dedi.
Baba Arif Güran bu süreçte iki konuya kırgın ve kızgın olduğunun altını çizdi, “Birincisi insanların şeref ve namusuna bu kadar kolay laf edilmemeli” dedi. İkinci olarak da sosyal medya fenomenlerine tepki gösterdi, "Annesinin babasının mezarına uğramayanlar kızımın mezarına gelip fotoğrafını çekiyorlar, fenomenler bundan nemalanmasınlar" ifadesini kullandı. “İçten dua etmek, Kuran okumak isteyen herkes tabi ki gelebilir” dedi.
Vahim ve kan donduran hadise, Türkiye’nin ve Türk milletinin doğusuyla, batısıyla, kuzeyi ve güneyi ile kederde, tasada, kıvançta birlikteliğini; etle tırnak gibi ayrışmazlığını bir daha tescilledi.
Ancak; canice işlenmiş bir olay üzerinden vatan hainleri, satılık fonlanmış kalemler, omurgasız, ahlaksız/etiksiz bazı siyasiler yine Türkiye, Türk milleti, dini inançlarımız ve aile kurumunu hedef alarak ihanet ortak paydasında saf tuttular.
Narin çocuğumuzun yaşadığı vahim olay bir daha gösterdi ki Dünyada milletiyle bölünmez bütünlüğünü savunan, vatansız yaşamayı yaşamak saymayan bir tek millet var, o da Türk Milletidir.