21 Aralık 2024
weather
4°
Twitter
Facebook
Instagram

Suç Makinesi

YAYINLAMA:
Suç Makinesi

Son günlerde cinayet, vandallık, cinsel taciz, kesici-öldürücü aletlerle saldırı, alıkoyma, tehdit gibi olaylara karışanların büyük çoğunluğunun daha önce onlarca suçtan ceza almış ve aranan suçlular olduğu iletişim araçlarıyla kamuoyuna haber olarak verilmekte ve “suç makinesi” olarak nitelendirilmektedir.

Suç işleyen ve işleme potansiyeli olan bu insanların elini kolunu sallayarak her yerde her an ortaya çıkabilecek olması, her yaş grubundaki insanlarda endişe ve tedirginliğe neden olabilmektedir. Gelinen noktada durumun artık bir güvenlik sorunu halini almaya başladığı söylenebilir.

Dijital ve görsel yazılı basın yayın organlarındaki haberlere bakıldığında ve her konuda konuşmayı iş edinen televizyon yorumcuları dinlendiğinde sorunun çözümü belli. Bu “suç makineleri”ni cezaevlerine tıkalım, hücreye kapatalım, asalım!

Ancak mürekkep yalamış herkes bilir ki, her şeyin başı eğitimdir. Çünkü suçlu insan yoktur, suça teşvik edilen, suçlu olması öğretilen insan vardır! 

Konuya bu temel ilkeden bakıldığında akla gelen temel soru şu: “Eğitemiyor muyuz?”

“İnsanı insan yapan eğitimdir” evrensel gerçekliğinden hareketle gelinen noktada “daha az eğitiyor, daha çok öğretiyoruz” denilebilir.

Örneğin; onlarca yıl önce öğrenciler karnenin hem birinci hem de ikinci sayfadaki becerilere göre değerlendirilirdi. Birinci sayfada Türkçe, matematik, tarih gibi akademik becerilerle ilgili dersler; ikinci sayfada ise, temizlik, dürüstlük, büyüklere saygı, küçüklere sevgi, örnek insan ve vatandaş olma gibi kişisel ve toplumsal becerilere yönelik değerlendirmeler bulunurdu. Her iki sayfadaki notlar eşit derecede çok değerliydi.

Ne zaman FETÖ Türk eğitim sisteminde etkin oldu. Karnenin kişisel ve toplumsal becerilerle ilgili ikinci sayfası askıya alındı. Suça yönelen, davranış problemleri olan, vatanıyla, milletiyle, bayrağıyla, devletiyle sorunları olan bir nesil ortaya çıkmaya başladı. 

Ne mi yaptılar?

Kişiliği, karakteri sapasağlam, toplumsal davranışları örnek olan çocuklar akademik derslerde iyi not alamadı diye başarısız sayıldı, küçümsendi. Dershanelere, etüt merkezlerine, yurtlara, abilere, ablalara mahkûm edildi. Derslerde, testlerde üç beş daha fazla soru yapacak diye aileden, toplumdan soyutlandı. Beyinleri yıkandı, akılları kullanılamaz hale getirildi. 

Öngörüsüzlükten toplum olarak devlet çok şey kaybettik... Bu dönemde terör, ihanet, kumpas, iftira, torpil ve adam kayırmacılık ülkemizin başına bela edildi. Vandallık, kadın cinayetleri, hırsızlık, yolsuzluk, şiddet gibi toplumsal suç oranları arttı. Trafik ihlalleri ve hakkını sokakta arama davranışları tedirgin edici hal aldı. Uyuşturucu, alkol ve tütün kullanımı toplumsal bir sorun haline geldi. Dijital bağımlılıklar kontrol edilemez hal aldı. Psikolojik sorunlar yaygınlaştı.

Gelinen noktada kötü bir tecrübeyle anlaşıldı ki, bu ülkenin, akademik bilgileri öğrenen nesiller kadar; tarihini, kültürünü ve töresini eğitim yoluyla içselleştirmiş nesillere ihtiyacı var! 

Artık eğitimde nitelik yerine niceliksel gelişmelerin başarı sayılması, okullaşma oranları ile övünülmesi bir kenara bırakılmalı. Hiç zaman kaybetmeden nitelikli bir nesil nasıl yetiştirilir, ona kafa yorulmalıdır. FETÖ’nün tüm bilgi ve uygulamaları aklın ve törenin yol göstericiliğinde kökten değiştirilmelidir. FETÖ ve benzeri gayri milli unsurlara eğitimin hiçbir aşamasında yer verilmemelidir. Akademik başarı odaklı ticarethanelere dönüşmüş olan özel okullar yerine insanımızı bir bütün olarak yetiştirmeyi amaç edinen devlet okulları özendirilmelidir.  

Bu noktada en büyük görevler Milli Eğitim Bakanlığına düşmektedir. Eğitimin sadece okullarla sınırlı olmadığını; evde, sokakta, mahallede, televizyonda, gazetede, dijital teknolojik araçlarda da olduğunu düşünerek her türlü önlemi almalı ve hazırlığını buna göre yapmalıdır.

Her şey doğrudan ya da dolaylı olarak eğitimin bir ürünü ise,  eğitim sorumluları işlenen suçlardan doğrudan ve dolaylı olarak idareten ve vicdanen sorumluluğu olduğunu hiçbir zaman aklından çıkarmamalıdır.

Eğitim doğum ile başlayan ve devamlılık gerektiren bir süreçtir.  Eğitim, insanın kişisel gelişimi ile birlikte toplumun geleceği ve güvenliğiyle doğrudan ilgili, görevli ve sorumludur. 

Milli birlik ve beraberliğimizin teminatı olarak görülen eğitim sistemimiz, geleceğimizin teminatı olan gençlerimize ve çocuklarımıza en iyi davranışları kazandıracak şekilde, onun bunun şunun görüş ve anlayışına göre değil, tarihi birikimimizden ve Türk-İslam anlayışı esas alınarak yeniden gözden geçirilmelidir. 

Netice itibariyle, çok sayıda suç işleyenleri “suç makinası” olarak etiketleyerek suçlamak yerine Milli Eğitim Bakanlığı başta olmak üzere diğer ilgili tüm kurum, kuruluş ve paydaşların işbirliğinin sağlanacağı Cumhurbaşkanlığı bünyesinde oluşturulacak bir kurul marifeti ile öğretici, eğitici, koruyucu, önleyici ve tedavi edici çalışmalar yapılması ve her bir vatan evladının topluma kazandırılması daha uygun olacaktır.

 

 

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *