Doktora şiddete dur deyin!
Şiddet, bir kişi veya grubun, bir kişi veya gruba karşı fiziksel, zihinsel, psikolojik, ahlaki ve sosyal gelişimine zarar verebilecek şekilde güç kullanımı ya da güç kullanımı tehdididir.
Son zamanlarda eğitim, kültürel, siyasi, psikolojik, toplumsal ve ekonomik nedenlere bağlı olarak aile içi şiddet, okulda şiddet, cinsel şiddet, işyerinde şiddet ve sağlıkta şiddette artış olduğu yazılı ve görsel basına yansıyor.
Özellikle, zaten sayıca az olan ve gece gündüz insanı yaşatmak için insanüstü gayret gösteren çok kıymetli doktorlarımızın sağlıkta şiddete kurban edilmesi, anlaşılabilir ve kabul edilebilir bir durum değildir.
Her insanın her yıl en az birkaç defa işi düştüğü, yaşama ümidi veren doktorlara saygı duyup, el üstünde tutması gerekirken vahşice saldırması lanetlenecek bir durumdur. İnsanın varlığını tehdit ettiği doktorların, yokluğuna nasıl katlanacağı nasıl aklına gelmez? Anlaşılır gibi değil.
Yapılan çalışmalar doktorların yarısının herhangi bir şiddete maruz kaldığını göstermektedir. Bağırma, tehdit etme, aşağılama, küfür etme gibi psikolojik ya da sözel şiddete maruz kalma oranı daha yüksek. Psikolojik şiddeti yumruk, tekme, tokat, kafa atma, el kol bükme, boğazını sıkma, bir cisim fırlatma, sertçe itip kalkma, sarsma, kesici alet yada ateşli silah ile saldırma, tükürme, saç çekme, ısırma ya da cinsel taciz gibi fiziksel şiddet ve cinsel şiddet takip ediyor.
Doktorları travmatize eden, motivasyonunu düşüren, işgücünde azalmaya neden olan şiddetteki artış ve bunun normalmiş ya da mesleğin doğasıymış gibi algılanmaya başlaması kabul edilebilir bir durum değildir. Akıl tutulmasının ötesinde insanlığın kaybedilmesidir.
Hasta ya da hasta yakınları; acil durumlarda, sağlık hizmeti konusunda bilgi eksikliği veya iletişim sorunları nedeniyle veya uzun bekleme süreleri, yetersiz kaynaklar gibi durumlarla hiç ilgisi olmadığı halde doktorları sorumlu tutabiliyor ve şiddeti bir sorun çözme aracı olarak görüyor.
Yapılan çalışmalar eğitim düzeyi düşük olan, düşük sosyo-ekonomik durumda olan, psikolojik ve toplumsal sorunlar yaşayan, iletişim sorunları olanların eksik ve yanlış bilgilerle şiddete daha yönelimli olduğunu ortaya koyuyor. Bunun üzerine yasal düzenlemedeki eksiklikler ve güvenlik önlemlerinin yetersizliği de eklenince şiddet terörize edilebiliyor. Zorbalık normalleşiyor.
Saldırganlar, devletin temsilcisine ya da çalışanına tepki göstermekten çekinmiyor. Artan cezaî müeyyidelerden korkmuyor. Çünkü gözaltına alınıp serbest bırakılacağını, herhangi bir nedenle cezai bir sonuç çıkmayacağını ya da doktorun şikâyetçi olamayacağını düşünüyor. Hal böyle olunca da şiddet kısırdöngüsü ne yazık ki artarak devam ediyor.
Birkaç gün önce bir hastanede, geçmişte çocuk yoğun bakım kliniğinde tedavisi sırasında çocuğunun kolunun kırıldığı ve ilgilenilmediğini iddia eden bir saldırgan, kadın doktorun odasına girerek kapıyı kilitliyor, odada bulunan makas ve su ısıtıcısıyla doktora saldırıyor. "Beyaz Kod" butonuna basılması sonucu olay yerine hastane polisi çağrılıyor. Zorba gözaltına alınıyor. Tedavi altına alınan doktorun baş, yüz, sırt ve boyun olmak üzere toplamda 12 yerinden yaralandığı raporlanıyor. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen saldırgan burada adli kontrol şartıyla serbest bırakılıyor. İl Sağlık Müdürlüğü davaya müdahil oluyor, verilen karara itiraz ediyor ve saldırgan tutuklanıyor.
En kutsal ve saygın mesleklerin başında gelen sağlık mesleğine mensup tıp doktorlarımızın maruz kaldığı insanlık dışı bu ve benzeri eylemlere karşı korumada ikircikli tutum ve davranışlara son verilmeli, her türlü yasal önlemler süratle alınmalıdır. Uygulanacak cezalar ve verilecek en ağır yaptırımlar kısa sürede toplumla paylaşılmalıdır. Böylece cezanın caydırıcılığı sağlanmalıdır.
Bir toplumsal sorun olan şiddetin her türünün insan hayatından çıkarılması için her türlü eğitim önlemleri alınmalı, toplumsal farkındalık oluşturulmalı, psikolojik tedaviye önem verilmeli ve yasal önlemler daha caydırıcı hale getirilmedir.
Doktorlar, insan hayatını koruyan, kutsal bir görevi yerine getiren, bilgi ve merhametle donanmış iyileştirici iyilik elçileridir. Her gün bir mucize yaratan, insanların yaşama sevincini yeniden kazandıran, umut ve sevgi veren, insanların en karanlık anlarında bile umudunu aydınlatan meşalelerdir. Sabır ve fedakârlıkla insanları sağlığına kavuşturan şifacılardır.
Doktorlara uygulanabilecek her türlü şiddet toplum tarafından ahlaken lanetlenmelidir. Saldırgan, doktora şiddet uyguladığında karşısında toplumun baskısını ve devletin gücünü aklını alırcasına hissetmelidir.
Başımızın tacı tüm doktorlarımıza selam olsun.