Vahşi futbol vicdansız aktörler

YAYINLAMA:
Vahşi futbol vicdansız aktörler

Aklım bir türlü almıyor… Hakem Turgut Doman milyonlarca dolarlık VAR teknolojisinin gözüne soktuğu görüntüye rağmen Barış Alper Yılmaz’a meslektaşı Rej Manaj’ın attığı gaddarca tekmeye hangi psikolojiyle kırmızı kart çıkartmadı? Konu insan sağlığı, harekete gaddarca olunca ülkede infial oluştu haliyle.

“En mükemmel adalet, vicdandır” der Victor Hugo. Her adalet dağıtan gibi her hakem de topluma karşı sorumludur. Ya vicdanı yoktu hakemin ya da akıl tutulması! Tepkiler, kaos, kanlar içinde acı çeken bir milli sporcu. Gariptir “Ayak kırılmadı ya, oyna devam” ruh hali hakim. Üzüntüde bile buluşamayan, ortak vicdanı sergileyemeyen bir futbol alemimiz var malum. Ve 8 Aralık, Doman skandalına rağmen yetkili kişiler ve kurumların “pansuman” işleri. Anlamıyorum, anlayamıyorum, hakemlik sorunu büyürken ateşi körükleyenleri, çözümün parçası olmayanları, bağıranları, çağıranları. “Turgut Doman sizin eseriniz, gurur duyun” diyorum ama Doman’ı kurtarmak için değil sözüm. Türk futbolunu kurtarmak için tüm bu vicdansız aktörlerden kurtulmak gerek en başta. Ama nasıl?

HER TOPA GİRİLMEZ 

Aklım bir şeyleri daha almıyor. Komplo, komplo, komplo. Fitilin ateşlendiği nokta burada başlıyor. Fenerbahçe Başkanı “yapı” der, Galatasaray başkanı “yalı” der, TFF Başkanı eski hakemleri arar “Operasyon” der. Meydan okumalar, havada uçan tehditler ve Adliyelik Türk futbolu ! Delil, ispat var mı? Kurumsal sorumluluk nerede? Kafanızda bunlar varsa neden gereğini yapmazsınız. Dilin kemiği yok ne de olsa, konuş gitsin. Olan futbola olmuş umurunuzda mı! Fenerbahçe’nin her topuna Galatasaray, Galatasaray’ın her topuna Fenerbahçe girer mi? Kulüplere eşit mesafede olması gereken, yönetim ve ceza organı TFF her seken topa girer mi? Türk futboluna son yıllarda nükseden ve federasyonun tanımlamasıyla “vahşi rekabet”i körükleyen 2 virüs var. İlki sosyal cinnet organizasyonu, ikincisi sorumlu kişilerin söylem ve eylemlerini “taraftar böyle istiyor” diye algı oluşturması. Dikkat edin vahşi denen rekabette TFF’ler bir şekilde taraf durumuna düşüyor, sonrası da malum. “Bir musibet bin nasihatten iyidir” demiş atalarımız ama dersini almasını bilene. Barış Alper olayından biz ders alır mıyız bilmem.

BAŞARIDA DİP 

Dün Turgut Doman kaosu yaşanırken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gaziantep’teki Gençlerle Buluşma programında bir üniversite öğrencisinin, “Sizce Türk futbolunda siyaset var mı?” sorusuna şu yanıtı verdi:

“Siyasetin girmediği yer mi var? Her yere maalesef siyaset bulaşıyor. Pazartesi günü Rizespor, Gaziantep ile oynayacak. Şimdi ne diyeceğim ben? ‘İyi oynayan kazansın’ derler. Burada da iyi oynayan kazansın. Maalesef Türk futbolunda bu kadar kulübümüz var. Bütün bunlara rağmen başarıya gelince hep dip yapıyor. Bu kadar kulüp, bu kadar tesis ama buna rağmen dip yapıyor. Artık bunu aşmamız lazım. Gençlik ve Spor Bakanı’mız burada inşallah bunu da aşarız.” Cumhurbaşkanımız bu sözleri size söylüyor, başta devletin destekleriyle “bir eli yağda bir eli balda” yönettikleri kulüpleri ve kurumları batak noktasına getiren ey kavgacı başkanlar! Mesele neyi başardığınız, bilmem üzerinize alınır mısınız!

ICARDİ’SİZ BİTMEZ 

Söz açılmışken sahadaki rekabete dönelim. Galatasaray ile Fenerbahçe arasındaki şampiyonluk yarışına. Her 2 takımda da çok eksilmeler oldu. Hakemler zaten koruyamıyor ama kulüpler de yıldızlarını koruyamıyor. Bu eksiklerden en önemlisi Mauro Icardi. Victor Osimhen hızı, mücadelesi, akrabotik halleriyle başka bir yıldız ama Icardi kadar güven vermiyor. Icardi’nin bitiriciliğine ihtiyaç doğuyor. Ya da Osimhen dışındakiler gol katkısını artırmalı. Icardi bir noktada yetişmezse Galatasaray zorlanacak gözüküyor.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *