19 Eylül 2024
weather
23°
Twitter
Facebook
Instagram
Türkçe Düşün
İstanbul
HAFİF YAĞMUR
23°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Milli ve yerli tarımın inşası

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Toplumlar, dünya kurulduğundan beri beşerî varlıklarını idame ettirmek için geçmişten gelen örf ve adetleriyle kaynaşmasını bilmişlerdir.

Bu bilinçle hareket eden milletler güçlerini birleştirerek daha müreffeh ve daha saygın, itibar edilen, ekonomik güç birliğine ulaşmaktadır. Günümüzde böyle bir ilkeyi benimsemeden ilerlemeyi isteyen kim olabilir ki?

Tarihimizdeki çalkantıların bizi bir arayışa, çıkışa sevk ettiği vakit olmamış mıdır? Ekonomik şartlarımızın bizi hangi seviyelerde sakladığını düşünebilmek bile bizi Türk Milleti olmanın onuruna ulaştırmamış mıdır? Ortak ülkümüzü bilmeyenimiz var mıdır?

Ülkemiz tarımına karşı taarruzların, milli benliğimize uygun olmayan stratejik planların uygulanmak istenildiği bir dönemden geçiyoruz. Özellikle tarım algı operasyonlarına maruz bırakılmaya çalışılsa da Allah şahit ki bu dönemde Milliyetçi Hareket ve Ülkücü gençlik üzerine düşen görevi sağduyulu davranıp, yanlış anlaşılmalara sebep olmadan layıkıyla ve fazlasıyla yapmıştır.

Büyük devlet, sözü dinlenen devlet olabilmemiz için milli tarım politikası uygulanmalı buna bağlı olarak sanayi hamlesi yapılmalı, sözde değil özde milli hale getirilmelidir.

Neden “Milli” ve “Yerli” ?

Tarım hem yerli hem de milli ise; tasarım, fikir, geliştirme aşamaları tamamen tarafımızdan gerçekleştirilmiş demektir. Tasarımı, modeli ya da kodları bize aittir. Dolayısıyla eğer bir ürün yerli ve milli ise, üstündeki her türlü sözün sahibi biz olup, dışarıya bağımlı olmayan, plan ve programlara yerli müdahalelerde bulunulabilen bir olgu söz konusudur. Dolayısıyla dayanışma kültürünü arttıran, insani bilinci perçinleyen, bir sosyal politika önceliği sağlanmış olur. Zira üretemediğimiz, bize ait olmayan bir teknolojide söz sahibi olamayız. Güçlü yarınların teminatı için “yerli” ve “milli” plan, proje ve teknoloji hamlesini gerçekleştirmeliyiz.

Ülkemizin tarımdaki rekabetçi gücü, üretim çeşitliliği ve standartlarıyla bölgesinde lider pozisyona getirmek için “Milli Bir Tarım İnşası”na ihtiyaç vardır.

Hedeflerimize ulaşmak için bitkisel ve hayvansal üretimde potansiyelimizi etkin kullanmamız, topraklarımızı daha iyi değerlendirmemiz, verimin esas alındığı planlı bir üretim modeline geçmemiz ve tarımsal yeterliliğimizi üst seviyeye çıkarmamız için “Milli Bir Tarım İnşası”na ihtiyaç vardır.

Yaşadığımız tarihte mutlaka -bazı şahsi çıkarlar nedeniyle- bunları benimseyenlerin yanında faaliyetlerimizi ve yaptıklarımızı sindiremeyenler de olacaktır.  Onlara esef etmenin bile çok az bir duygu olabileceği kanaatindeyim. Bu tür insanların, durup dururken bu hareketleri nasıl gerçekleştirdiğini elimizi şakağımıza koyup düşünmemiz gerekir. Burada amaç nedir? Ne yapılmak isteniyor? Neden bir avuç güzel insanın ülkemiz tarımında eli taşın altına sıkıştırılmaya çalışılıyor? Birilerini suçlamak yerine, problemin çözümü için görüş ve önerilerimizi sunmak varken; neden bakanlığı başarısız veya yönetiminin varlığının sona erdirilmesi temennisiyle yaşıyoruz?

Yazıklar olsun; yapılan güzellikleri görmeyip sırf muhalefet etmek için yanıp tutuşanlara. Yakın çevremizin eğitim ve öğretim neferlerinin çokluğu bizim en büyük gurur kaynağımızdır. Ancak içlerinde kendisine ukala diyebileceğimiz ilerici gözüken yobazlara lanet olsun deme şerefini kendime has bir özellik addediyorum. Zira benim gibi düşünen onlarca insanımız var kanaatindeyim. Amaç kırmak, kırılmak değil; yenilenmek, ilerlemek, geriye bakarak, ders alarak ileriyi görmektir.

Çok seslilik doğru çizgiyi en âlâ çizmek uğruna bir cetvel gibidir. Muhakkak ki, geçmişi ve geleceği birlikte yaşatmak ileri medeniyetlerin bir parçası, vazgeçilmez unsurlarıdır. Üretkenliğin itibar gördüğü dünyada, kısır döngülerle oyalanmamız kimin haddine!

Ülkemiz tarımının, gelişmişliğin ışık hızında 2020’de bütün fonksiyonlarıyla lider olmasını temenni ediyorum.

 

 

 

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *