19 Eylül 2024
weather
23°
Twitter
Facebook
Instagram
Türkçe Düşün
İstanbul
HAFİF YAĞMUR
23°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Türkiye’de tarım öğreniminin 174. yıl dönümü

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Bundan 174 yıl önce, Yeşilköy’deki Ayamama Çiftliği'nde kurulan Mekteb-i Zirai Şahane, bu topraklarda yepyeni bir serüvenin başlangıcı olmuştur. Kapıların açıldığı 1846 tarihi, aynı zamanda Türkiye’de tarım eğitiminin başladığı tarihtir, “10 Ocak Ziraat Mühendisleri Günü” olarak kutlanır.

Tarım: Bilim ve sanattır! Bitkisel, hayvansal ürünleri işleyip; değerlendirme (teknoloji) bilimi ve sanatıdır.

Mühendislik ise bilimi, matematiği kullanarak; doğadaki enerji, ham madde kaynaklarını kullanarak insanların yararına dönüştürülmesidir.

Dolayısıyla ziraat mühendisliği, insandan-toprağa işlevi olan bir meslektir.

Cumhuriyet öncesi ilk tarım eğitim-öğretimi 1848 yılında, yine Ayamama’da kurulan Mekteb-i Ziraiyi Şahane (Ziraat Talimhanesi)de başlamıştır. İkinci olarak, 14 Ağustos 1884 tarihinde Halkalı Ziraat Mekteb-i Ali’sinin tüzüğü yayımlanmış, okul 1891’ de açılmış, ertesi yıl ziraat öğrencileri alınmıştır. Sonrasında Halkalı Ziraat ve Baytar Mekteb-i Ali’si adını almıştır. 1895’te Halkalı binası, ziraat mektebine tahsis edilmiştir.

Cumhuriyet döneminde tarım eğitim-öğretiminin gelişimi için kalkınma hamlesi Atatürk’ün önderliğinde olmuştur. Tarım alanında yapılan inkılâp hareketleri ile değişen ülke ihtiyaçlarına cevap vermek, üretimi arttırmanın eğitimle olabileceğini her fırsatta dile getirmiştir. Dolayısıyla ilk yükseköğretim kurumu Ankara Yüksek Ziraat Mektebi açılmıştır. İkincisi, Yüksek Ziraat Enstitüsü 20 Haziran 1933 tarihinde yayımlanan “Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü Kanunu” ile Yüksek Ziraat Enstitüsüdür.

Sonrasında tabii ilimler ve ziraat sanatlarını içine alan “Ziraat Fakültesi” ve “Veteriner Fakültesi” Ankara Üniversitesine; “Orman Fakültesi” de İstanbul Üniversitesine bağlanmıştır. Ziraat Fakültesi içindeki tabii ilimler fakültesi Ankara Üniversitesi Fen Fakültesine aktarılarak “Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi” 1933’te bugünkü yapısına dönüştürülmüştür.

Bunu 1955’te Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi, 1957’de Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi, 1969’da Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi, 1976’da Ondokuzmayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi, 1978’de Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi (Dicle Üniversitesi), 1980’de Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi kurulmuştur. 59 yılda 7 ziraat fakültesi kurulmuştur.

Bugün Türkiye’deki 201 üniversitenin (129 devlet, 72 vakıf) 44’ünde ziraat fakültesi bulunmaktadır. Bu fakültelerin büyük çoğunluğu ihtiyaçtan çok, politik nedenlerle açılmıştır. Üzücüdür ki kalite aynı oranda düşmüş, ciddi bir ziraat mühendisi enflasyonu yaşanmıştır.

Ziraat mühendisliği hızla saygınlığını kaybederken, en fazla tercih edilen mesleklerden biri olma özelliğini 1980’li yılların ortasına kadar sürdürmüş, ancak daha sonraki yıllarda tercih eden öğrencilerin sayısı ve gelen öğrencilerin puanları giderek düşmüştür.

Türk çiftçisinin eğitiminde en önemli unsur, ziraat mühendisleridir. Ziraat mühendisliğinin sorunları ise doğrudan Türk tarımının sorunlarıdır. Ziraat mühendisliği çiftçi ile ne kadar az buluşursa, Türk çiftçisinin eğitimi de o kadar ertelenmektedir.

 Ülkemizdeki 44 ziraat fakültesi sürekli olarak mezun vermektedirler. Ancak devlet kademelerinde istihdam/mezun oranını ele aldığımızda mezunların tamamının devlette çalıştırılmaları olanaksızdır. Oysa ki özel sektörde kendilerine daha iyi iş imkânı olmasına rağmen birçok ziraat mühendislerinin KPSS’ye odaklanması, “devlete kapağı atayım” düşüncesi olayın başka bir çıkmazıdır.

Mesleğimize sahip çıkılmaması ve gerekli değerin verilmemesi üzücüdür. Unutmayalım ki; bir ülkede tarımı bilen insanlara, başta ziraat mühendislerine,  sahip çıkılmazsa işi bilmeyen insanlar tarıma yön vermeye çalışır.

 Bir zamanlar ana-babalar "damadım ziraat mühendisi olsun" derlermiş. Meslektaşlarım; hiçbir zaman karamsarlığa kapılmayın! O prestijli günler tekrar gelecektir. Ben bekliyorum.

Bu vesileyle tüm meslektaşlarımın gününü kutluyorum.

(Kaynak: Tarım ve Mühendislik Sayı,127)

 

 

 

 

 

 

 

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *