Hem cömertlik hem de yumuşak güç
Lider ülke hedefimiz; kendi milli kimliğimizi ve onurumuzu koruyarak dünyaya açılmış, güçlü, etkin, bir Türkiye’yi inşa etmektir.
Tarım ülkemizin gelecek sigortasıdır. Tarıma ülkemizin her zamankinden daha fazla ihtiyacı vardır. Dünyanın ve ülkemizin Kovid-19 ile adeta savaştığı badireli günlerde tarım: Çölde bir vaha, bir ümit ışığı gibi parlamıştır.
BİZ BÜYÜK VE GÜÇLÜ BİR ÜLKEYİZ
Bu salgınının başlamasıyla birlikte, Kovid-19’la mücadele kapsamında ülkemizden yardım talebinde bulunan 116 ülkenin 44’üne sağlık malzemeleri Türk Silahlı Kuvvetlerimize ait uçaklarla gönderildi. Bu ülkeler arasında: Çin, İspanya, İtalya, Birleşik Krallık ve ABD, Balkanlar’da Sırbistan, Kosova, Bosna Hersek, Karadağ, Kuzey Makedonya ve Bulgaristan, İran, Irak’ın Erbil Valiliği, Gürcistan ve Azerbaycan, Kolombiya, Afganistan ve Pakistan’a imkânlarımız ölçüsünde kişisel koruyucu ekipmanların da aralarında bulunduğu birçok yardım malzemeleri gönderildi.
Ülkemiz için paylaşmak önemli ve etkili bir eylemdir. Din, dil, ırk ve düşünce farklı olsa da ihtiyaç sahibi topluluklar için harekete geçildiğinde bizler en üst kimlik olan insanlık kavramıyla buluşuruz. Ülke olarak merhamet, sevgi ve vicdandan doğan paylaşmak duygusuyla Mevlana’nın “bir mum, diğer mumu tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez” temel düsturumuz olmuştur.
Biz dünyadaki diğer devletlere benzemeyiz. Onlar “kredilerini” ve “insani yardımı” politika aracı olarak kullanırlar. Ülkemizin vizyonu ise kredi değil, yardım etmektir. Yardımı kim isterse istesin kayıtsız kalınamaz. O ülke imkânlarımız ölçüsünde yardım alacaktır. Çünkü biz biliriz ki veren el, alan elden üstündür.
Ülke olarak bu kadar cömert olmamız maddi zenginliğimizden değil, mesul olmamızdan kaynaklanmaktır. Asıl olan bizim mesuliyetimizin imana dayanmasıdır.
TARIM BAKANLIĞI UMUT IŞIĞI OLACAK
Bu mesuliyetimiz devam edecek ve önümüzdeki zaman diliminde yardım içeriği ağırlıklı olarak temel gıda maddeleri olacaktır. Bu dönemde Tarım Bakanlığı kilit bir görev üstlenecektir. Bir taraftan cömertliğimiz ön planda olurken diğer taraftan da yumuşak gücümüz hissedilecektir.
Dolayısıyla bizim için tarımsal üretimin artırılması gıda güvenliği ve güvencesinin sağlanması kırsal alanların sorunlarının çözümü için gerekli adımların atılması öncelikli gerekli ve zorunlu olacaktır. Temel gıda ürünlerimizde iç tüketimimiz ivedi bir şekilde hesaplanmalı buna göre gerekli planlamalar yapılmalıdır. Çalışmalarda konuyla ilgili tarafların ve bilimsel çevrelerin görüşleri alınmadan, “yaptık oldu” mantığından uzaklaşılmalıdır.
Önceliğimiz ayağı yere basmayan projelerle değil tarımsal kaynakları üreticiyi, tüketiciyi kırsal kalkınmaya öncelik veren planlı bir tarım modeli olmalıdır. Ortaya çıkan her soruna göre değişen, üreticilerin geleceğe dönük planlamalarının yapamadığı bir tarım politikasıyla sorunlara çözüm getirilmesi mümkün değil gibi görünüyor.
Bir öncekinin sonucu alınmadan bir yenisinin uygulamaya konulduğu tarım teşkilatının enerjisini ve motivasyonunu düşüren yeni yapılanma denemelerinden vazgeçilmelidir.
Ülke tarımının kaderini değiştirecek durumlarda üniversiteler, STK’lar, üreticiler ve tüketicileri takip etmeli, üniversiteler ve STK’ lar da Tarım Bakanlığı’na alternatifler sunmalıdır.
Her fırsatta yazmaya çalışıyorum, ülkemiz tarımı siyaset üstü olmalıdır. Aksi durumda siyasetle gelen siyasetle gider mantığı geçerlilik sağlar. Tarımda Milli duruş ve alınan kararların milli olması son derece önemlidir. Tarımda siyasi tercihler doğrultusunda köklü değişikliklerin yapılması ülkeyi geri dönüşü zor olan yollara sokabilir. Ülkemizin yardımlarına hem “cömertlik” hem de “yumuşak güç” boyutu katmamız için; tarım mensupları olarak bizler koltuk sevdalıları değil bu ülkenin sevdalıları olmalıyız.