Tarım uzman(lığ)ı (!) enflasyonu yaşanıyor
Tarımla alakalı bir televizyon programı varsa ve konuklar tarım uzmanı olmayan kişilerden oluşuyorsa, teknoloji içermeyen odalarda zaman geçirmeyi tercih edin. Bu gibi programları izlemektense ailenizle birlikte vakit geçirmeniz sizin için en iyi zamanlar olacaktır şüphesiz.
T.C. Tarım ve Orman Bakanı Sayın Bekir Pakdemirli, “2021 yılı su ve sulama yatırımlarında hamle yılı olacak” dedi ve bir anda herkes su ve sulama uzmanı oldu. Bu durumu fırsata çeviren tarımla uzaktan yakından ilgisi olmayan kişiler de ekranlarda görülmeye başlandı. Gündem Dışı, isimli programı izleme gafletinde bulundum. Gerçekten de tam anlamıyla “tarım dışı” bir programdı. Dünyadaki suyun kaynağı ve Türkiye’nin su rezervi başlıkları adı altında tarımda uzman olmayan fakat kendilerini tarım ve sulama konusunda ispatlamaya çalışan konukların olduğu bir gösteri vardı. Tek yüreğimize su serpen olay, konuklar arasında en azından konuşulan konulara uzak olmayan Kaya Bey’in olmasıydı.
Konuşulan konu başlığı, “Dünyadaki suyun kaynağı ve Türkiye’nin su rezervi”. Konuklar: Doç. Dr. Bülent Arıkan (Arkeoloji ve Sanat Tarihi), Prof. Dr. Burak Berk Üstündağ (Bilgisayar Mühendisi), Dr. İsmail Kapan (Hukukçu, Gazete Genel Yayın Yönetmeni), Prof. Dr. Korkut Ulucan (Farmakolog), Kaya Yıldız (İnşaat Mühendisi), Dr. Sedat Susamlı (Farmakolog).
Konuşulan konu ve konukların uzmanlık alanlarına bakar mısınız? Yorumu sizlere bırakıyorum.
Programda kısaca ne konuşuldu, neler öğrendik?
Suyun petrolden daha değerli olduğunu, verimli hilal vadisini öğrendik. Su geçmişi, tarihi, iklim verileri ve ilişkileri, su yönetimi, tuzluluk ve drenaj konularında bilgiye doyduk. Su bütçesi, suyun erime, kaynama ve donma noktalarındaki ansiklopedik bilgilerimizi güncelledik. Yer altı sularını, moleküler düzeydeki hareketlerini, denk su bütçesini perçinledik. Bitki deseni ve su ilişkisi, Havza Yönetimi Genel Müdürlüğünün olduğunu (Oysa ki Bakanlık bünyesinde böyle bir genel müdürlük yok. Su Yönetimi Genel Müdürlüğü altında, havza yönetimi, su kalitesi, su hukuku ve politikası gibi daire başkanlıkları, Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü altında, Tarım Havzaları Daire Başkanlığı var.) öğrendik.
Yirmi birinci yüzyılda su savaşlarının olacağını, suyun alkalilik efsanesini, buzulların erimesi, suya klasik müzik dinleterek verimin arttırılmasını, sulama birlikleri, tohumculuk, sularda kayıp kaçak oranlarına kadar işi büyüttük. Program bitti bitmesine de ben de yorgunluktan bitap düştüm.
Bu program tamamen zaman israfı ve bilgi kirliliği, insanların aklını karıştırmaktan başka bir şeye yaramadı maalesef!
Verdiğiniz eksik veya yanlış bilgiler nedeniyle ülkemiz tarımına yazık değil mi?
SES VER TAGEM!
TAGEM, Tarım Bakanlığının en gözde kurumlarından biridir. Ayrıca araştırma enstitüleri ile Bakanlığın Ar-Ge lokomotifidir. Çok değerli kişileri bünyesinde barındıran bu kurumda yapılan çalışmalar dudak ısırtan cinstendir. Fakat Bakanlık içerisinde kapalı bir kutu olarak çalışmalarına devam eden bu kurum, bir türlü kendini gösterememiştir. Bünyesinde bu kadar uzman barındıran bir kurum bence tarım konusunda meydanı kimseye bırakmamalıdır. Kesinlikle görsel basında boy göstermelidir.
Yapılan çalışmalar iş birliği ve koordinasyon hâlinde anlatılmalı ve çalışma yapan kişilerin önü açılmalı bu kişiler parlatılmalıdır. Kesinlikle kazanan TAGEM olacaktır. Aksi durumda enstitüler akademik ilerleme mekânları olarak görülmeye devam edilecektir.
ZİRAAT FAKÜLTESİ DEKANLARI, BÖLÜM BAŞKANLARI BİR YAŞAM BELİRTİSİ GÖSTERİN!
Ziraat fakültesi sayısının 40’ı aştığını düşünerek, bölüm başkanları bu benzeri programlara cevaben neden susuyor? Söyler misiniz kim konuşacak bu konularda?
Makine Mühendisleri Odası “Sulama Tekniği” kitabı çıkarıyor. Damla sulama projelerine imza atabiliyor. Bir tenkit yazısı yazılamıyor? Söyler misiniz kim yazacak?
İnşaat mühendisleri, DSİ’de sulama yatırımları ve ahır-hayvan barınağı projelerinde, ziraat mühendislerini âdeta sindirdiler. Söyler misiniz niçin suskunsunuz?
Son zamanlarda tarımla alakalı konularda konu uzmanı bilim insanları hariç her kesimden insanlar konuşur, fikir beyan eder oldu. Fakat yıllarca emek verip, bilgi ve birikim sahibi olan sizler neden sus pus odalarınızdasınız? Söyler misiniz, ne tür bir beklenti içindesiniz?
Ayağa kalkın ve ses verin! Üzerinizdeki bu ölü toprağından silkinin, zira meydanı boş bıraktığınız yeter!