Çiftçi kime güvenecek?
Güven, insan ilişkilerinin en temelidir. Sadece bir duygudan ibaret değildir. “Dürüstlük, açıklık, tutarlılık, yakınlık, bağlılık, tahmin edilebilirlik” gibi pek çok kavramdan oluşan çok geniş kapsamlı bir olgudur.
Peki, Türk çiftçisine göre güven nedir?
Türk çiftçisine göre “güven”, çekinme ve kuşku duymadan temsilcilerine inanma ve bağlanma duygusudur.
Türk çiftçisine göre “güven”, herhangi bir kaygı ve tereddüt duymadan inanmaktır.
Türk çiftçisine göre “güven”, tereddütsüz tarımsal planlama ve üretim desenini karar verici organlara teslim edebilmektir.
Tarımınızda kaos varsa, çiftçileriniz mutsuzsa, sebebi uzaklarda aramanıza gerek yok! Güvenin olmadığı yerde kaos ve mutsuzluk vardır! Genellikle çiftçilerimizin üretim sistemi, borçla ve krediyle yapılan bir üretim modelidir. Çiftçiler genel olarak borçlanarak üretim yapmaya çalışıyor! Kendi öz sermayesi veya öz kaynağı olmaksızın, harcamalarını hasatta ve harmanda ödemek üzere ekim-dikim yapmaktadır. Bir anlamda veresiye yaşamaktadır.
Hasadını yapan çiftçi, ürününü sattıktan sonra ilk iş olarak yakıt, tohum, gübre ve ilaç bayilerine, kooperatiflere( Tarım Kredi, Şeker Kooperatifi gibi vb.) borçlarını öder. Para kalırsa, çiftçiye düğün-bayram. Ama ne bayram!..
Satış sonrası eldeki para ödemelere yetmezse, borçlarını kapatmak için evde yetiştirdiği büyükbaş veya küçükbaş hayvanlardan satış yapılarak borçlar kapatılmaya çalışılır.
Kalan borçlarını kapatmak için şayet evinde yetiştirdiği hayvan yoksa kredi kullanarak veya yeniden borç yaparak üretimine devam etmeye çalışır… Fasit daire böyle yılarca devam eder, hep bir ümidi vardır, bu yıl olmadı gelecek yıl der. Ancak gelecek yıllar nadiren yüzüne gülmüştür…
Diğer taraftan tarımsal girdileri peşin olarak alan, dolayısıyla borcu olmadığı için çıkan ürününü depoda bekletip, değerinde satış yapan çiftçilerimiz de vardır ancak bu çiftçilerimizin sayıları çok azdır maalesef!..
Böyle bir üretim sürecinden geçen çiftçi, tarım politikasını yönlendiren, karar verici olan kurum ve kuruluşlara, ulusal alanda faaliyet gösteren organlara güvenmek istiyor- istemektedir!..
Çiftçi, üyesi olduğu ya da kurucu üye olarak seçtiği yöneticiler, ziraat odaları, çiftçi malları koruma, birliklere ve kooperatiflere güvenmek istiyor!..
Çiftçi, meslek örgütlerine, sivil toplum örgütlerine, tarımsal araştırma ve eğitim kurumlarına(araştırma enstitüleri, üniversiteler) güvenmek istiyor!..
Nietzsche’nin “Bana yalan söylediğine üzülmedim, bundan sonra sana inanamayacağıma üzüldüm” sözünde vurguladığı gibi yalan, güvenin birinci düşmanıdır. Zararsız beyaz yalanlara tüm ilişkilerde zaman zaman başvurulsa da bunların sık olması ve beyaz yalan olmaktan çıkması güveni temelinden sarsar.
Türk çiftçisi güvenmek istiyor!
Gübreleme öncesinde toprak analizi yaptır(a)mayan üreticiler, bilinçsiz gübre kullanımından dolayı üründe, verimde ve kalitede olumsuz etkilenir. Gübre genellikle bayilerin önerisi doğrultusunda alınıp kullanılıyor. Bayinin deposunda hangi gübreler varsa onları tavsiye ediyor çoğu kez. Oysa ki bu bayilerin birçoğu gübreler konusunda eğitimsiz ve daha çok gübre satma hevesindedir. Bu durumun sonuçları; bilinçsiz gübre kullanımı, üründe verim ve kaliteyi olumsuz etkileme, toprak canlılığında kayıp şeklinde ortaya çıkar. Bir de çiftçiden alınan tomar tomar paralar!..
Çiftçilerimizin %85-90’ı ilaç bayilerinin önerisi doğrultusunda ilaçlarını alır ve kullanır. Bu bayilerin birçoğu tarımsal ilaçlar konusunda yeterli eğitime sahip değildir. Tarım ilacınızı ya bir eczacıdan ya da bir orman mühendisinden alabilirsiniz o da sizin şansınıza artık(!) İşin üzücü yanı çiftçilere söylenilen beyaz yalanlarla temel yaklaşımları; gördün mü zararlıyı, bas ilacı öldürsün. Bu durumların sonuçları: Tüketicileri kanser etmeye yetecek kadar ilaç kalıntısı taşıyan ürünler, çocuklarımızın tarımsal ilaç kalıntıları riski altında olması ve hasat sonunda çiftçiden âdeta gasbedilen paralar!..
Sulama konusunda hangi kuyudan kaç tabanca su çıkar; kafadan atmaca sözlerle çiftçilere yön vermeye çalışan bayiler ve uygulama yapan tesisatçılar. Basınçlı sulama (damla ve yağmurlama) sistemini kendileri bilmediği gibi sulama sistemi tekniklerini yeterince bilemeyen çiftçilerimize damla ve yağmurlama sulama ile nasıl “salma-damla sulama” yapılır gösteren bayiler, temsilciler ve tesisatçılar!...
Allah aşkına, sizler çiftçilere hangi gözle bakıyorsunuz?
Çiftçileri yolunacak kaz gibi görüyorsanız, yolduğunuz yetmedi mi? Sağılacak sağmal inek gibi görüyorsanız, şimdiye kadar sağdığınız yetmedi mi? (Bu benzetmelerden dolayı çiftçilerimizden özür diliyorum) Artık yeter!... Çiftçiden gayri aradakiler, tarımsal girdileri satanlar, marketler ve oligarşik yapılar kazanıyor. Çiftçiler yakıt, gübre, ilaç, sulama, depo ve elektrik borçlarını ödemek için kara kara düşünürken diğerleri para sayıyor, yeni para sayma makineleri sipariş ediyor!..
Söyler misiniz çiftçi kime güvenecek?
2020 yılını tarihte eşine ve benzerine az rastlanır olayların yaşandığı bir yıl olarak geride bırakıyoruz. Ülkemiz tarımının gücüne inanarak, ümidimizi canlı tutarak, karamsarlığa kapılmadan, yorulmadan, ülkemiz tarımını hak ettiği mevkilere hep beraber çıkaracağımızdan kimse kuşku duymasın.
Çiftçilerimizin üzerindeki ölü toprağını kaldırdığı, muazzam bir silkinişle doğrulduğu ve ümitle baktığı bir 2021 yılı geçirmesini diliyorum.