Tarım bir uygarlıktır topraktan yükselen! Tarım ve tarım sektörü
TARIM BİR UYGARLIKTIR TOPRAKTAN YÜKSELEN!
Tarım ve tarım sektörü
Ülkemiz üzerindeki dönüşümlerden biri olan tarım, en genel anlamıyla insanların kullanımı için gerekli tüm bitkisel ürünleri yetiştirmek amacıyla toprak üzerinde yapılan faaliyetlerdir. Bu tanımdan dolayı yıllarca “tarım” kavramı “tarım ve hayvancılık” olarak anılmıştır.
Oysaki tarım, pek çok kişinin düşündüğü üzere sadece bitkisel üretimi ifade etmez. Bitkisel üretimin yanında, hayvancılık, ormancılık, balıkçılık gibi alanları da kapsamaktadır.
Tarım; bitkisel ve hayvansal üretimle birlikte (ormancılık ve balıkçılık faaliyetleri de dâhil), tarımsal ürünlerin üreticiler tarafından ürünlerin yetiştirilmesi, taşınması, işlenmesi, muhafazası ve üreticiler tarafından satışını da kapsamaktadır.
Özetle tarımı en iyi ifade edebilecek söz belki de Lamartine’nin “Buğday değildir yalnızca, tüm bir uygarlıktır topraktan yükselen” sözüdür.
Tarım sektörü, birincil sektörle bütünleşmiş bir alt sektördür. Tarım sektörü veya tarımsal uygulama ile hayvancılık sektörü olarak da bilinen hayvancılık sektörünü içeren faaliyetlerden oluşur. Dolayısıyla tarım sektörü, diğer bir deyişle, birincil sektöre ait iki alt sektörün birleşmesinden başka bir şey değildir.
Tarım sektörü, Osmanlı döneminden, Cumhuriyet’in kuruluşuna kadar, ülkemizin ekonomik ve sosyal gelişiminde çok önemli görevler üstlenmiş ve bu görevini günümüze kadar sürdürmüştür. Tarımsal üretim doğa koşullarına bağlı olduğu için risk ve belirsizlik yüksektir. Bu nedenle tarımsal ürünlerin arz ve talep esneklikleri düşüktür. Bu ürünlerin arzında ya da talebinde artış ya da azalış şeklindeki küçük bir değişiklik, fiyatlarında büyük dalgalanmalara neden olmaktadır. Tarımsal üretim dönemleri diğer sektörlere kıyasla daha uzundur ve belirli zamanlarda yoğunlaşmaktadır. Fakat tarım toplumun beslenmesi için stratejik öneme sahiptir. Ülke nüfusunun beslenmesini sağlamasının yanı sıra, milli gelire ve istihdama katkı sağlaması, sanayi sektörünün ham madde ihtiyacını karşılaması, sanayiye sermaye aktarması, ihracata doğrudan ve dolaylı katkıda bulunması gibi nedenlerden dolayı, tarım ekonomimizde vazgeçilmez bir sektördür.
Gelişmiş ülkeler tarım sektörlerini gelişmekte olan ülkelere karşı her zaman daha fazla oranda desteklemiş ve korumuştur. Bunun nedeni, tarımsal nüfusa diğer sektörlerdekine yakın bir tutarda gelir sağlayarak, tarımsal nüfustaki düşüşü engellemek olarak açıklanmaktadır.
TARIM VE TARIM TARİHİ
Tarım tarihi bilmek, olayları doğru yorumlamak için çok önemlidir.
İnsanoğlu, avcılık-toplayıcılık düzeninden, ihtiyaçlarını karşılamak için yaşadığı çevreyi aktif olarak değiştiren bir yapıya bürünüp, ilk kez 12 bin yıl önce Mezopotamya'da yerleşik düzene geçildiği dikkat çekiliyor. Bitkileri toplayıp, hayvanları avlayarak göçebe olarak yaşayan insanoğlu, artık bitki ve hayvanları ehlileştirme kabiliyetini kazanıyor. Dolaysıyla göç etmek yerine köylerde yerleşik düzene geçiyor. Yerleşik hayata geçmek insanların güven içinde yaşamaya başlamaları gıda ve mal biriktirme olanağı sağlıyor. İlk dikilen bitkiler arasında ise yumrulu bitkiler, daha sonra ise buğdaygiller ve ağaç dikimine geçiliyor.
Tarım tarihi bilmek, bize toplumsal bir bilinç kazandırır.
Geçmişte toplumumuzun yaşadığı tarımsal bir sorunun günümüzde hala devam ettiğini mi düşünüyorsunuz? Bu sorunu çözmek için diğer insanların da sizin gibi düşünmeleri, sizle aynı amaç doğrultusunda hareket etmeleri gerekir. Öyleyse toplumsal bir bilinç kazanmak istiyorsak, tarım tarihini toplumsal olarak iyi bilmeliyiz.
Tarım tarihi bilmek, bizim geleceğe yönelik doğru düşünmemizi sağlar.
Tarımda çoğu zaman benzer nedenler, benzer sonuçları doğurabilir. Tarım tarihini iyi bilen insan bilmeyene göre ülke ve dünya tarımının geleceğini daha güzel düşünür ve tahmin eder. Daha da önemlisi, gelecekle ilgili düşünürken tedbirler de alır. Ülkemiz tarımının geçmişte yaşadığı kötü bir olayı tekrar yaşamaması için, bu olayın yaşanmasına yol açan nedenleri tespit etmemizi ve bunları engelleme kabiliyeti geliştirmemizi sağlar.
Sorun, bir yandan çözüm bekleyen engel diğer yandan başlangıçtır. Yeni olan birçok şey beraberinde sorunu ve çözümü getirir. Tarım içerisinde neden-sonuç ilişkisi bulunan olaylarla doludur. Tarım tarihini doğru öğrenmek için, bu ilişkileri de doğru saptamamız gerekir. Böylelikle, Tarımsal anlamda neden-sonuç mantığımız gelişir.
Son söz: Tarım sektöründe Endüstri 4.0’a tam anlamıyla geçmek, ekonomimizi refaha ulaştırmada ve dünyada bazı sektörlerde liderliği yakalamamıza büyük katkılar sağlayacaktır. Endüstri 4.0’ı takip eden ülkeler statüsünden çıkıp, lider olan ülkeler statüsüne çıkmak için, yaşamın her alanında gelişen teknolojik ilerlemeleri, hangi sektörlerimizde daha hızlı uygulayabileceğimize karar vermemiz gerekmektedir. Gerçek olan; tarımın gelişmesi, diğer sektörlerin de gelişmesini olumlu yönde etkilemesidir. Çözüm aslında basitten karmaşığa ilerlemekten geçmektedir.
Tarımın 1.0, 2.0, 3.0 ve 4.0’ı yazımda buluşmak dileğiyle… Kalın sağlıcakla