ABD ve terörün ortak ağzı
Türk Silahlı Kuvvetleri, 20 Kasım 2022 tarihinde Irak ve Suriye’nin kuzeyinde faaliyet göstererek milletimize, güvenlik güçlerimize terör saldırılarında bulunan ve hudut güvenliğimize tehdit oluşturan PKK/KCK/YPG ve diğer terörist unsurları bertaraf etmek maksadıyla Pençe-Kılıç Harekâtı’na başlamıştır. Yürütülen harekâtta, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın son açıklamasına göre 326 terörist etkisiz hâle getirilmiştir.
Türkiye’nin hem kendi milli güvenliği hem de bölgenin terör gruplarından arındırılarak istikrara kavuşması adına yürüttüğü harekât bazı çevreleri oldukça rahatsız etmiştir.
Türkiye, Irak ve Suriye’nin kuzeyine terör gruplarına karşı operasyon yapacağı bilgisini aylar öncesinden dile getirmiş ve akabinde Suriye, ABD, Rusya ve bölgede faaliyet yürüten terör örgütlerinden peş peşe operasyon karşıtı açıklamalar gelmiştir.
Nitekim Türkiye’nin güvenliğini doğrudan ilgilendiren operasyon kararı sadece Türkiye’nin inisiyatifinde olan bir durumdur ve buna üçüncü tarafların müdahale hakkı da haddi de yoktur.
Pençe-Kılıç Harekâtı’nın başlaması ile beraber ilk açıklama bölgede bulunan terör örgütlerinin finansörü ve destekçisi ABD’den gelmiştir. ABD Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada “ABD, Suriye ve Türkiye'de meydana gelen sivil can kayıpları dolayısıyla samimi taziyelerini ifade eder. Suriye'de sivil yaşamın korunması ve DEAŞ’ın yenilgiye uğratılması ortak hedefinin desteklenmesi için gerilimin azaltılması çağrısında bulunuyoruz. Irak'ın egemenliğini ihlal eden her türlü koordinasyonsuz askeri eyleme karşı çıkmaya da devam ediyoruz” ifadelerine yer verilmiştir. Bununla beraber ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcüsü Tuğgeneral Patrick Ryder yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye’nin hava harekâtının bölgede bulunan Amerikalı personeli tehdit ettiğini ve söz konusu personelin Suriye'de 10 binden fazla DEAŞ'lı tutsağın kontrol altında tutulması için yerel ortaklarıyla birlikte çalıştığını belirtmiştir. Anlaşılmaktadır ki Pentagon’un yerel ortaklardan kastı bölgede faaliyet gösteren terör örgütleridir. Zaten ABD, PKK/YPG terör örgütlerine silah ve mühimmat desteği sağlamakta, ortak tatbikatlar düzenlemekte ve teröristlerin eğitiminde de aktif rol oynamaktadır. Geçtiğimiz dönem içerisinde ABD’ye ait konvoyların terör kamplarına silah ve mühimmat nakli gerçekleştirdiği de sık sık gündeme gelmiştir. Geçtiğimiz süreç içerisinde Türkiye’nin etkisiz hâle getirdiği bazı teröristler için ABD’nin taziye mesajı yayınlaması da dikkatlerden kaçmamıştır. (ABD Merkez Komutanlığının (CENTCOM) Twitter hesabından yapılan “Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Komutan Yardımcısı Salwa Yusuk, 22 Temmuz 2022'de Suriye'nin Kamışlı yakınlarında düzenlenen saldırıda 2 kadın savaşçı ile birlikte öldürüldü. 2017'den bu yana DEAŞ'a karşı mücadele veren kritik liderlerdendi. Bu 3 savaşçısının ailelerine, Kuzeydoğu Suriye'deki insanlara ve SDG ortaklarımıza başsağlığı diliyoruz” paylaşımı)
Öte yandan ABD Özel Kuvvetler Komutanı olarak görev yapan Jeff Dennis geçtiğimiz hafta Suriye’de ABD tarafından eğitilen PKK/YPG'li teröristlerin sözde mezuniyet törenine katılarak bir konuşma gerçekleştirmiş ve konuşmasında “Başarınızla gurur duyuyoruz. Bu seviyeye gelebilmek için zorlu bir eğitimden geçtiniz” ifadelerine yer vermiştir.
ABD’nin operasyon karşıtı açıklamalarında sık sık DEAŞ vurgusu yapması bölgede terör örgütleriyle kurduğu yakın ilişkiye bir meşruiyet zemini kazandırma çabasıdır. ABD ve bölgede faaliyet gösteren terör örgütlerinin paralel açıklamaları, aralarındaki yakın ilişkiyi tekraren ortaya koymaktadır.
Terör örgütü Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) sözde komutanı Mazlum Abdi de Türkiye’nin düzenlediği harekât hakkında yaptığı açıklamada harekâtın DEAŞ ile mücadeleyi sekteye uğratacağını ve DEAŞ üyelerini tuttukları kampları terk etmek zorunda kalabileceklerini belirtmiştir. Hem ABD hem de teröristlerin açıklamaları tek kalemden çıkmış, aynı merkezden hazırlanmış gibi bir görüntü çizmektedir.
Öte yandan Rusya-Ukrayna savaşının başlaması ile beraber İsveç ve Finlandiya uzun yıllardır izlediği tarafsızlık politikasını terk ederek NATO’ya üyelik için harekete geçmiş ancak her iki ülkenin özellikle de İsveç’in terör örgütleriyle olan ilişkileri sebebiyle Türkiye bu duruma onay vermemiştir. İsveç, her ne kadar terörle arasına mesafe koyacağını, ülkede barınan teröristleri Türkiye’ye iade edeceğini söylese de somut bir adım atılmamıştır.
İsveç’te hükümetin değişmesiyle beraber NATO üyeliği sürecini hızlandırmak isteyen İsveç Başbakanı Ulf Kristersson Türkiye'yi ziyaret etmiş ve terörle mücadele konusunda taahhütlerde bulunmuştur. Akabinde 16 Kasım 2022 tarihinde İsveç Parlamentosu “terörle mücadele yasa tasarısını” onaylamış ve bu konuda kararlı bir tutum sergileyeceklerini göstermiştir.
Türkiye'nin, Irak'ın ve Suriye'nin kuzeyinde terörü bitirmek için başlattığı “Pençe-Kılıç Hava Harekâtı” hakkında konuşan İsveç Dışişleri Bakanı Tobias Billström’ün “Türkiye terör saldırısına maruz kalan bir ülkedir ve terör saldırısına maruz kalan devletlerin kendini savunma hakkı vardır” ifadelerini kullanması ise dikkatlerden kaçmamıştır.
Terör örgütlerinin bölgeden tamamen temizlenmesi ayrıca terör örgütlerinin elinde bulunan petrol ve doğal gaz sahalarının söz konusu teröristlerden temizlenmesi de hem terör örgütlerinin finansmanını engellemek hem de Rusya-Ukrayna savaşı ile vasat bulan enerji krizinin çözümü noktasında büyük önem arz etmektedir.
Şu kopan fırtına Türk ordusudur yâ Rabbi.
Senin uğrunda ölen ordu budur yâ Rabbi.
Tâ ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın,
Galib et, çünkü bu son ordusudur İslâm'ın.
Bu vesileyle terörle mücadelede şehit düşen tüm askerlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Yüce Allah, ordumuzu muzaffer eylesin.