Kurbağa sendromu
Avrupa Birliği'nde 24 Ocak 2023'ten yani bugünden itibaren cırcır böceği tozu gıdalara belli oranda katılabilecek. Un kurdu ve çekirgenin ardından Avrupa Birliği'nde (AB) cırcır böceği de gıdalarda belli miktarda kullanılabilecek. Vietnamlı bir şirketin 2019'daki kullanım başvurusu üzerine yapılan inceleme sonrasında cırcır böceğinin kimi unlu mamuller, atıştırmalıklar, soslar, makarna, bisküvi ya da et katkı maddesi vb. olarak kullanımına izin verilmişti. AB, Mart 2022'de cırcır böceğini yeni gıda ürünü olarak resmen sınıflandırmıştı. 24 Ocak 2023'ten yani bugünden itibaren de yağsız toz hâlinde kullanımı resmen yürürlüğe giriyor.
Dünyada pek çok uluslararası platform ve bazı çalışmalarda farklı protein kaynaklarına çok önemli vurgular yapılıyor. Yapay et bunların başında geliyordu. Et, süt ve ürünleri ile iklim değişikliği ilişkisi üzerinden canlı hayvan yetiştiriciliğine yönelik pek çok olumsuz söylem geliştirildi. Büyükbaş hayvanların neden olduğu karbondioksit ve metan gazı salınımının küresel ısınmayı tetiklediği (ne yazık ki; domuz çiftliklerinin de bu sınıfta olduğunu, çok sayıda çiftliğin Avrupa ülkelerinde olduğunu ve buralarda domuz eti tüketildiğini kimse dile getiremedi) gibi nedenleri öne sürerek alternatif üretim yöntemleri üzerine değerlendirmelere çok sık rastlar olmuştuk. Konu malumunuz Bill Gates tarafından bile her platformda işleniyor.
Bilindik bir hikâyedir. Kurbağayı kaynar kazana atarsanız, can acısının verdiği refleksle kendini suyun dışına atar. Oysa önce kazana atıp sonra suyu ısıtmaya başlarsanız, yavaş ısınan suda kendini bekleyen sonu algılayamaz, sıcağı hissettiği zaman ise çok geç olur. Dünya piyasasında yapay et ve süt üretimi, un kurdu ve çekirgenin ardından cırcır böceğinin hayvansal protein kaynağı olarak değerlendirilmesi de bence aynı durumda.
HİÇBİR ŞEY YOKMUŞ GİBİ…
Dünya tarımında özellikle hayvansal üretim alanında ticaretin dönmediği bir döneme girildi. Bu dönemde pazardaki satışlar, et ve süt ürünleri, üreticiler ile tüketiciler arasındaki zincirde ciddi oranda farklıklar oluşabilmektedir. Dünyada öyle bir politika oluşturulmaya çalışıyor ki et ve süt üreticilerinin (özellikle küçük işletmelerin) piyasadan çekilmesi, son tüketicilerin de bu ürünlere ikame olan ürünlere yöneltme yolunu tercih ettirilme politikası. Dolayısıyla bilimsel birkaç makale ve birkaç tane bilim insanı(?) açıklamalarıyla bizim bu konulara bakış açımız kazanda yavaş yavaş ısınan kurbağa tepkileri gibi olacaktır. Hiçbir şey yokmuş gibi… Büyükbaş ve küçükbaş hayvancılık bitme noktasına gelecek, çiftlikte böcek üretimi canlanacak. Fakat bizler için kazan kaynadığı anda çok geç olmuş olacak.
Bahse konu alternatif protein arayışları ve bilimsel çalışmalar sonucunda da yapay et üretimi ve bazı böceklerin hayvansal protein kaynağı olarak değerlendirilmesine karşı bir tavırdayım gibi anlaşılmasın. Ortada üretim maliyetleri, protein oranları ve çevreye etkileri gibi faktörler kıyaslama yapılarak hayvancılık sektörü bitirilmeye çalışılırken; dünya nüfusunun artacağı ve çok hızlı bir şekilde hayvansal protein talebi ortaya çıkacağı, bunu daha ekonomik karşılayabilme yolunun çiftliklerde böcek üretimi olarak gösterilmeye çalışılması gibi bir duruma var.
Böceklerin besin kaynağı olarak tüketimi (Entomofaji), başta Asya, Afrika ve Güney Amerika olmak üzere birçok ülkede 2 milyara yakın insanın zaten geleneksel olarak uyguladığı bir diyettir.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) 2013 raporunda Dünyada yaklaşık 2000 kadar farklı böcek türü besin kaynağı olarak tüketilmekte ve bunların yüzde 31’ini kın kanatlılar (Coleoptera), yüzde 18’ini kelebek (Lepidoptera) ve tırtıllar, yüzde 14’ünü arı ve karıncalar ve yüzde 13’ ünü de çekirge ve cırcır böceklerinin oluşturduğu belirtilmiştir.
Günümüzde tüketilen böceklerin yüzde 92’si geleneksel yollarla doğadan toplanmakta, geri kalan kısmı ise endüstriyel üretimle karşılanmaktadır. Dolayısıyla böceklerin büyük ölçekli üretimi, günümüzde yaygın bir iş alanı olmayıp; üretimle ilgili bilgilerin diğer çiftlik hayvanları ile kıyaslandığında henüz çok ilkel bir düzeyde kaldığı görülmektedir.
Dünyada gıda olarak üretilen ya da doğadan toplanarak tüketilen böceklerin protein miktarları, genel olarak yüzde 35 ile yüzde 65 arasında değişmektedir. Günümüzde gıda olarak tüketilen böceklerin büyük çoğunluğu; haşlama, kavurma, kızartma ve güneşte kurutma gibi geleneksel yöntemlerle tüketime hazır hâle getirilmektedir.
DİNÎ VE ETİK AÇIDAN…
Bir yandan yüksek protein içeriği, üretim kolaylığı ve kayda değer derecedeki protein verimi ile çiftlikte böcek üretimi, Avrupa ve Amerika’da böcek protein endüstrisinin hızla gelişmesine neden olurken, diğer yandan bu böcek proteinlerinin en büyük dezavantajı, dünyanın her yerinde bunun insanlar tarafından kabulünün çok kolay olmamasıdır.
FAO tarafından besin kıtlığına çare olarak çiftlikte böcek üretimi, son yıllarda üzerinde tartışılan ve pek çok girişimcinin konuya ticari olarak el attığı ve gıda veya yem katkısı olarak tüketiminin yaygınlaşması için çaba gösterdiği bir faaliyet alanı olarak görülmeye başlanmıştır. Ülkemizde de hayvan yemi ve pet shop’lara yönelik farklı besleme yöntemleri ile birçok çeşit böceğin üretimi gerçekleştirilmektedir.
Besleyici özelliklerinin iyi olması, kolay üretilmesi ve maliyetinin düşük olması gibi nedenlerle ön plana çıkan böcek ve böcek bazlı ürünlerin bazı dezavantajları bulunmaktadır. Örneğin, böcek kaynaklı katkı içeren ürünlerin en büyük dezavantajı, bunların insanlar tarafından kolay kabul edilmemeleridir. İnsanlarda iğrenme veya tiksinti duyguları dışında, böcek proteinleri tüketimi ile ortaya çıkan başta alerji olmak üzere sebep olduğu pek çok çeşitli sağlık sorunları da bulunmaktadır.
Bir diğer mesele ise Müslüman ülkelerdeki tüketicilerin durumu, dinî ve etik açıdan endişe ile sorgulamalarıdır. Çünkü İslami açıdan böceklerin besin olarak tüketimi konusunda yalnızca çekirgeler ile ilgili görüşlere rastlanmaktadır. Bu da böcek ve böcek temelli ürünlerin tüketimi konusunda helallik ve etik ilkeler açısından tüketici bilincinin oluşturulmasına yönelik makul değerlendirmelerin hızla yapılması gereğini ortaya çıkarmaktadır. Çünkü İslam kaynaklarında haşerat grubunun haram olduğu kabul edilmektedir.
Son söz: Dünyadaki gelişmeler çerçevesinde er ya da geç böcek katkılı gıdaların, gıda ham maddelerinin ya da kozmetik ürünlerinin hayatımıza gireceği gerçeğini görerek dinî, ilmi, bilimsel ve endüstriyel çalışmaların bir an evvel yapılması ve bu hassas meselenin İslami açıdan çözüme kavuşturulması konusunda gereken adımların atılması zamanı gelmiş ve hatta geçmektedir.
Sevgili FAO, tahıl koridoru kapsamında Ukrayna limanlarından gemiler hareket etti. “Taşınan yüklerin yüzde 13'ü Afrika'ya, yüzde 23'ü Asya'ya, yüzde 47'si Avrupa'ya taşındı. Türkiye hariç en fazla yük Avrupa kıtasında İspanya, İtalya ve Hollanda’ya taşındı.” Tahıl koridorunda dahi görüldü ki dünyada gıda krizi, besin kıtlığı adını ne koyarsak koyalım, “PROBLEM ÜRETİMDE DEĞİL DAĞITIMDA, PAYLAŞIMDA!”
Kalın sağlıcakla…