Çıkmayan günah
14 ve 28 Mayıs seçimlerinin ağır faturasıyla yüzleşmeye çalışan muhalefet partileri “keşke” pişmanlığında bir sızlanmayla hesap vermeye başladılar.
İP Başkanı Meral Akşener, “lamı cimi yok, kaybettik” sözleriyle muhasebe yaparken, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu da, “En son tercihim seçime CHP listelerinden girmekti. İYİ Parti’ye teklif götürdüm, ‘Bu sağ seçmen CHP’ye oy vermez, beraber olalım’ dedim” diyerek günah çıkarmaya çalıştı.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, CHP listelerinden aldıkları 16 milletvekilinin “analarının ak sütü gibi helal” olduğunu söylerken, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu da ittifakın nimetlerinden nemalanmanın verdiği hazdan gayet memnun kaldı. Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal ise kayıplara karıştı. İttifakın diğer ortakları kayıp ilanı vermek için gün saymaya başladı…
Günahıyla sevabıyla, saygısızca yaşanıp biten bir mutabakatın verdiği sancı dillerden yeni yeni dökülür oldu. Seçim sonuçlarının şokunun etkisinden çıkanlar geçmiş sözlerini unutup veryansın ederek dizlerine vurdular.
AK Parti’den oy tırtıklamak için parti kuran Ahmet Davutoğlu, partisini CHP’nin limanına çekmekten hiçbir zaman gocunmadı. Israrla CHP’ye kendini sevdirmek için uğraş verdi. Bir röportajında, “Ben kendimi sağcı olarak görmedim hiçbir zaman. Fakat ilgilendiğim alanlar ve bu ülkenin, toplumun klasik değerlerine olan saygım dolayısıyla bu ikisini mezcetmeye çok çalıştım” demişti. CHP seçmenine ve yönetimine kendini kabullendirmek için olmadık sözler sarf etti. Ortak mutabakat metinlerine imza attı, CHP’nin politikalarını harfiyen destekledi, HDP tezlerine dört elle sarıldı. Şimdi çıkıp CHP listelerinden seçimlere girmesinin en son seçenek olduğunu söylemesinin bir anlamı kaldı mı?
Davutoğlu ve Babacan’ın parti kurmalarının amacı zaten AK Parti’den tırtıkladıkları oyları CHP’ye kanalize etmek değil miydi? Bu stratejiyi 16 Nisan 2017 referandumunda “Hayır” oyu için çalışarak ve 2018 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan’ın aday olmasına rağmen Abdullah Gül’ü CHP’nin adayı yapmaya çalışarak göstermediler mi? O zaman örtülü yaptıklarını, partileştikten sonra aleni şekilde uyguladılar.
Deva ve Gelecek Partisi kurulduğunda İP Başkanı Meral Akşener, tek eksiklerinin muhafazakâr dindarlara ulaşmak olduğunu belirterek, “Çünkü Erdoğan aramıza kalın bir duvar koydu. Babacan ve Davutoğlu’nun partisi bu açıdan muhafazakâr dindar seçmene çabuk ulaşmayı kolaylaştıracak yapılar olacak, çünkü onlarla arasına bizim gibi duvar öremez” sözleriyle asıl niyetlerini deşifre etmişti.
Gizli niyetleri, kirli gündemleri “AK Parti ve MHP’den nasıl oy koparırız” şeklinde tezahür eden bu ittifakın hesabı tutmadı. Bu yüzden birbirlerine ayna tutup, suçlu aramaya başladılar. Milletin sandıkta kendilerine tuttuğu aynayı görüp siyaset çöplüğünde yer alması gerekenlerin hâlâ gelecek arayışında olmaları kendileri açısından acı bir tablo değil de nedir.
Sağ seçmenin CHP’ye oy vermeyeceğini söyleyenlerin ortak cumhurbaşkanı adayının CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu olması tezat değil mi?
CHP listelerinden 15 milletvekili aldıktan sonra milletin gözünün içine baka baka zorla 15 milletvekili verilmiş edasıyla konuşmak, “biz tiyatro oynadık” demek değil mi?
Aylardır aynı masada oturduktan sonra CHP ile “ortak politika” belirlemek siyasi bir utanç değil mi?
Kendilerini sağda görmeyen, solda oturmaktan çekinmeyen, HDP’yle birlikte yürümekten utanmayan siyasi figürlerin bugün iç muhasebe yapması bile komik değilse, su katılmamış bir yalan değil mi?
Şeytanı bile utandıran siyaset cambazlarının bugünkü pişmanlıkları fayda eder mi?
Sizce bu günah çıkar mı?