STK’ların ve çiftçinin hiç mi suçu yok?
Yanlış bir yerde ama nerede?
31 Mart 2024 Pazar günü yapılacak Mahalli İdareler Seçimleri için seçim süreci başladı. 31 Mart seçimlerine büyük bir hızla hazırlanan siyasi partiler, seçim meydanlarına daha çıkmadı ama şimdiye kadarki seçim beyannamelerinde tarım konusu da pek gündem de yok gibi görünüyor maalesef.
Seçim beyannamelerinde tarım konusu gündem olamasa da tarım politikalarındaki nihai hedeflerimizi; “tarımsal ürünlerde kendine yeterlik düzeyinin yükseltilmesi, üretimin ve verimin artırılması, artan nüfusun gıda ve giyim ile barınma ihtiyacının karşılanması, tarım gelirlerinin artırılması, kırsal kesimin kalkınması, tarım ürünleri ihracatının artırılması ve tarımda yeni teknolojilerin kullanılmasının sağlanması gibi hedefleri sayabiliriz.” Ancak, belirlenen bu hedeflere karşın ülke olarak tarım sektöründe geldiğimiz nokta, ciddi bir öz eleştiriyi gerekli kılmaktadır.
Öz eleştiriyi yaparken de yapılan iş ve eylemlerle ilgili her şeyde sorumlu tutma ve hesap sormayla ilgili bu fıkrayı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Nasreddin Hoca’nın meşhur fıkrasıdır.
Eşeği çalınır. Teselli aradığı komşularından biri;
“Ah be hocam, ahıra kapı yaptırsaydın ya!”
Diğeri;
“Böyle uyku olur mu? Hiç tıkırtı duymadın mı?”
Bir başkası;
“Eşeğin ayaklarını bağlasaydın” diye akıl verir.
Hoca dayanamaz, bağırır:
“Yahu kabahatin hepsi benim mi? Hırsızın hiç mi suçu yok?”
Eşeği çalan hırsız yakalanır.
Kadı’nın huzuruna çıkarılır.
Sorulur:
“Neden çaldın?”
“Kapıyı açık bırakan ev sahibinin hiç mi suçu yok?”
“Ev sahibi mi haklı, hırsız mı mantıklı” misali... Yanlış bir yerde ama nerede?
Bu fıkrada, olduğu gibi ülkemiz tarımının tek kabahatli kurumu Tarım ve Orman Bakanlığı mı?
Paydaş olan bakanlıkların, STK’ların ve çiftçinin-üreticinin hiç mi suçu yok?
Aslında ülkemizde tarım politikasını yönlendiren kuruluşlar arasında; başta Hazine ve Maliye Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Yüksek Planlama Kurulu, Para Kredi ve Koordinasyon Kurulu, Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu, Bölgesel Gelişme Yüksek Kurulu ve Bölgesel Gelişme Komitesi vb. organlar da yer almaktadır.
Bu organların yanında ayrıca; büyükşehir belediyelerinin tarım daire başkanlıkları, tarımsal kooperatifler, mesleki örgütler, sivil toplum örgütleri, tarımsal eğitim kurumlarının etki ve katkılarını da sayabiliriz.
Burada yeri gelmişken kooperatifçiliğe de değinmek istiyorum. Ülkemizde kooperatifçilikle ilgili 3 bakanlık mevcuttur. Bu bakanlıklardan ana yetkili ve sorumlu olan bakanlık Ticaret Bakanlığı’dır. Diğer iki bakanlık ise Tarım ve Orman Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığıdır.
Peki, şimdi söyler misiniz?
Ülkemiz tarımıyla ilgili sorunların, sıkıntıların, bu olumsuz gidişatın tek sorumlusu, tek suçlusu Tarım ve Orman Bakanlığı mı?
Şimdiye kadar bütün yarışmalarda ya kaçak güreştik ya da minderden kaçtık. Ülke tarımıyla ilgili olumlu-olumsuz görüş ve düşüncelerimizi hep yanlış adrese yolladık. Elimizi taşın altın koyma dönemini hep beraber kaçırdık, maalesef… Artık sadece elimizi değil, gövdemizi de koymanın zamanı geldi!
Ülkemiz tarım politikasının belirlenmesinde ve uygulamada bu organlarda, üzerine düşen görevi yaparlarsa hiçbir sorun yaşanmayacağını vurgulamak istiyorum.
Son söz Tek suçlu, Tarım ve Orman Bakanlığı ayağa kalk denilmemeli, soruna bütüncül yaklaşılmalı diye düşünüyorum.
Sağlıcakla kal güzel ülkem!