Avrupa’da savaş hazırlığı
24 Şubat 2022 tarihinde Rusya-Ukrayna arasında başlayan savaş, küresel çapta çok boyutlu ve çarpan etkisi yüksek yeni gelişmelerle beraber devletlerin özellikle de savunma anlamındaki politikalarında bir değişim ve dönüşüm sürecine girmesine zemin hazırlamıştır.
Savaş henüz başlamadan Rusya ve Ukrayna arasındaki gerginliği tırmandırıcı politikalar izleyen Batılı ülkeler savaşın başlamasıyla beraber de Ukrayna’ya yüklü miktardaki askeri ve ekonomik yardımlarını sürdürmüşlerdir. Geçen süreç zarfında gerek Rusya-Batı arasındaki karşılıklı yaptırımlar gerekse de uygulanan yaptırımlar ile yaşanan ekonomik yıpranma neticesinde Batı’nın Ukrayna’ya olan yardımlarında aksamalar ve eksiklikler yaşanmaya başlamış, Ukrayna tarafında da bu duruma karşı çatlak sesler yükselmiştir. Malum savaşın en başından beri Rusya’nın ve Rusya üzerinden de Çin’in diz çökmesini arzu eden, bu anlamda da Ukrayna’nın galibiyeti için her türlü desteği vereceklerini ifade eden Batılı ülkeler gelinen aşamada Ukrayna’yı yavaş yavaş kendi kaderi ile baş başa bırakmaya başlamıştır.
Pek çok Avrupa ülkesinin hükümet yetkilileri Ukrayna’ya yapılan yardımların artık kendi bütçe ve askeri envanterlerini ileri derecede zorlamaya başladığını dile getirirken bazılarında ise mühimmat depolarının tamamen boşaldığı yönünde açıklamalar yapılmaya başlanmış ve artık Batılı ülkeler kendi askeri kabiliyetlerini geliştirme yönünde adımlar atmaya koyulmuştur.
Rusya – Ukrayna arasındaki savaşın başlamasıyla beraber Batılı pek çok ülke savunma harcamalarını artırmaya koyulmuştur. Bu kapsamda Polonya, Litvanya, İsveç, Finlandiya, Danimarka ve Almanya’nın savunma harcamalarında artışa gitmeleri ya da ek bütçe ayırmaları dikkatlerden kaçmamıştır. Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un 2022 yılının Haziran ayında Alman ordusunu NATO üyeleri arasında Avrupa'nın en büyüğü yapacak politikaları geliştirdiklerini ifade etmesinin ardından savunma yatırımlarında önemli gelişmeler yaşanmıştır.
Gelinen aşamada ise Ukrayna’nın savaşı kaybedebileceği ihtimali açık bir şekilde olmasa da dolaylı yoldan ifade edilmeye başlanmıştır. Geride bıraktığımız Ekim ayında Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius’un bir Alman televizyonuna yaptığı açıklamada savaşın siyaset ve toplumda “zihniyet değişikliği” getirmesi gerektiğini belirterek “Avrupa'da bir savaş tehdidi olabileceği fikrine alışmalıyız ve bu da savaşa hazır olmamız gerektiği anlamına geliyor. Kendimizi savunmaya hazır olmalı ve Alman silahlı kuvvetlerini ve toplumunu buna hazırlamalıyız.” ifadelerini kullanmıştır. Geçtiğimiz günlerde de bazı Alman gazetelerinde 2024 yılında Rusya'nın Ukrayna'da ilerleyeceği, NATO ile Rusya arasındaki gerilimin artacağı, Temmuz atında Rusya’nın Avrupa’ya saldıracağı, 2025 yılında da NATO'nun, 30 bini Alman askeri olmak üzere, 300 bin kişilik ordusunun doğuya konuşlandırılarak çatışmaların yaşanacağı iddiaları gündeme gelmiştir.
Bu iddialar ve açıklamalar ışığında Batılı ülkeler açıkça dile getirmeseler de Rusya ile olan savaşı Ukrayna’nın kaybedebileceği ihtimalini ciddi bir yaklaşımla değerlendirmeye başladıkları anlaşılmaktadır.