Tarımda "Türkiye Yüzyılına" özel bir vurgu!
TARIMDA “TÜRKİYE YÜZYILINA” ÖZEL BİR VURGU!
Stratejik planlama, kamu harcama yönetiminin iyileştirilmesi ve bütçe sürecinde etkinliğin artırılması amacıyla hazırlanan başucu kaynağıdır. Kamu kurumlarının politika oluşturma kapasitelerinin güçlendirilmesi, bütçe hazırlama ve uygulama süreçlerinde mali disiplinin sağlanması, kaynakların etkin ve verimli bir şekilde kullanılıp kullanılmadığının izlenmesi ve bunun üzerine kurulu bir hesap verme sorumluluğunun geliştirilmesi bakımından “stratejik planlama” temel bir araç olarak benimsenir.
Ülkemizde son 21 yıllık strateji planlama dönemlerinde bakanlığın çeşitli isimlerde temsil edildiğini ve farklı bakanlar tarafından yönetildiğini görüyoruz. Çevre ve Orman Bakanları (2003-2011), Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanları (2011-2018) Orman ve Su İşleri Bakanları (2011-2018) ve Tarım ve Orman Bakanları (2018-günümüz).
Bu dönemleri kapsayan stratejik planlamaları ve hedefleri incelediğimizde; “amaç ve hedef gösterge sayılarının değiştiği ancak özünde aynı şeylerden bahsedildiğini ancak o günkü koşullara ve şartlara göre bazı değişikliklere uğradığını görürüz.”
Tarım ve Orman Bakanlığı 2024-2028 dönemini kapsayan yeni strateji planını geçtiğimiz günlerde açıkladı. Geçmiş dönem planları ile karşılaştırıldığında bazı önemli farklılıklar göze çarpıyor. Planda ilk defa jeopolitik riskler, gıda milliyetçiliği, gıda ticaretinde korumacı eğilimler, markalaşma gibi yeni alanlar dikkate alınarak plan vizyonu oluşturulmuş.
Planda 7 amaç, 32 hedef ve 153 performans göstergesi var. Misyon ve vizyon cümleciklerinde “Türkiye Yüzyılana” özel bir vurgu var.
Stratejik Plan’daki sunuş yazısında Tarım ve Orman Bakanı Sayın İbrahim Yumaklı, Türkiye Yüzyılını “Üretimin ve Üreticinin Yüzyılı” yapmak için planlı, dirençli ve gelişime açık bir tarım sektörü oluşturulacak, kırsal alanların yaşam kalitesi ve refah seviyesi artırılacak, tarımsal girdi tedarikinde dışa bağımlılığı azaltılacağını açıkça belirtiyor.
İklim değişikliği, nüfus artışı, göç hareketleri, jeopolitik riskler, doğal afetler, salgın hastalıklar, güvenilir gıda, toprak ve su kaynaklarının azalması ve kirlenmesi, küresel gıda arz güvenliği, gıda milliyetçiliği, gıda ticaretindeki korumacı eğilimler, markalaşma ve tarımsal girdi fiyatlarındaki istikrarsızlık gibi etkenlere ayrıca yer verilmiş.
Bu planı önceki planlardan ayıran çok güçlü farklar var. “Temel Değerlerimiz” altında her zaman en alt ya da en altın bir üst sırasında yer alan “Bilimsellik” değeri ilk kez birinci sıraya koyulmuş. Bu bölüm genel olarak kopyala yapıştır olarak hazırlanır ve standart anahtar kelimelerden oluşurdu. Ancak bu defa özenle hazırlandığı çok açık görülüyor. Üstelik bazı dikkat çekici değerlerde ilave edilmiş. Bir tarım yazarı olarak “İşbirliğine açıklık ve katılımcılık” değerini çok önemsiyorum. Bu dönem daha çok iş birliği yapılacak gibi görünüyor. Bu multi-disipliner ve kurumlar arası iş birliğine yönelik aksiyonları gerektiriyor. Dolaysıyla Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü (TAGEM) ve bağlı araştırma enstitüsü çalışanlarına çok iş düşüyor. Bu planlama doğrultusunda ben doktora yaptım, ben doçentim gibi havai durumlara girilmeden hem saha hem de ofiste çalışmalar yapılacak gibi de görülüyor.
Ayrıca Tabloları incelediğimde gördüğüm kadarıyla TAGEM çalışanlarına çok iş düşüyor. Çünkü planda yer alan amaç ve hedefler doğrultusunda “Sorumlu” ve “İlgili” genel müdürlükler arasında en fazla görev TAGEM ’e verilmiş. 8 ilgili ve 5 adet sorumlu olduğu hedef var. İki alanda da en büyük görev TAGEM’de!
Stratejik Planda amaç ve hedefler; gıda arzı, güvenliği ve bunun sürdürülebilirliği ekseninde belirlenmiş. İklim değişimine ve teknolojiye özel vurgular var. Dolaysıyla TAGEM araştırmacılarından Bakanlığımızın beklentisi çok net…
“Tarımsal üretime yönelik Ar-Ge faaliyetleri geliştirmek ve sonuçlarının uygulamaya aktarılmasını sağlamak” hedefi ile açık bir şekilde ifade edilmiş. Yapılacak AR-GE çalışmaları pozitif bilime katkı sunmaktan daha çok uygulama odaklı olacak. Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü, Tarım Reformu Genel Müdürlüğü, Hayvancılık Genel Müdürlüğü ve Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü’nden aynı şekilde Bakanlığımızın beklentisi çok net. Hedefler Bakanlığımızın uygulayıcı bir Bakanlık olduğu gerçeği göz önüne alınırsa oldukça yerinde…
2024-2028 dönemini kapsayan yeni strateji planında tarımsal sulama ve iklim değişikliği konusu 12. Kalkınma Planında olduğu gibi daha detaylı çalışılmış. Üst ölçekli planlara uyum yaklaşımı tam olarak karşılık bulmuş bu planlamada. Emeği geçenler teşekkürü fazlasıyla hak ediyor.
“Kurumsal Kapasiteyi Geliştirmek” amacı altında “Uluslararası alanda daha etkin bir şekilde yer almak ve uluslararası örgütlerin karar süreçlerine dâhil olmak” ve “Bakanlığımızın dijital dönüşümünü sağlayacak modern bilgi teknolojileri altyapısının sürdürülebilirliğini sağlamak” hedeflerini çok önemli buluyorum. Şimdiye kadar yapılmış bütün stratejik planlamaların eksikliklerini kapatmış ve duruma bütüncül olarak yaklaşılmış.
HERKESİN AKLINDAKİ SORU: HEDEFLER NE KADAR GERÇEKÇİ?
Özellikte tarımda hayatı boyunca toprağa ayak basmamış, ömründe ağaç dalından bir meyve koparmamış, ürün toplamamış, manavdan, pazardan ve marketten ihtiyaçlarını karşılamış insanlar sürekli olumsuzluklardan bahsetmeyi ve biz yazarlar, genelde olumsuzluklardan beslenmeyi severiz. Büyük fotoğrafa bakmayı, güzel bir şey yapıldığında takdir ve teşekkür etmeyi, yanlış bir şey yapıldığında eleştirip çözüm önerisini de sunmayı hiçbir zaman akıl edemiyoruz. Bu hedefler çok iddialı geçmişte ne yapıldı ki şimdi farklı bir uygulama yapılsın gibi sözler… Bu hedeflere bugünkü politikalarla ulaşılması olanaksız. Bu hedefi gerçekleştirirse bakanlığı ayakta alkışlamak lazım gibi söylemleriyle işin ne kadar dışında olduklarını açıkça ortaya koyuyorlar.
Sevgili tarım dostu ve çiftçi-üretici okurlarım; Tarım ve Orman Bakanlığını kolay yönetilir, yönlendirilir, karar alınır ve alınan kararlar hemen uygulamaya konulur diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Her bir genel müdürlük kendi başına hem nicel hem de nitel olarak bir bakanlık gibi işlevsellik taşımaktadır. Dolaysıyla Tarım ve Orman Bakanlığı çok büyük bir gemi ve bu geminin dümenini çevirdiğinizde yön değiştirmesi ve kendini toparlayıp yeni yönde ilerlemesi zaman alabiliyor bazen de yol alması çok zor olabiliyor.
Sevgili okurlarım; “tarım siyaset üstü değildir!” “Tarım siyasetin tam da merkezindedir.” Sayın Yumaklı ve ekibi; emek vermiş ortaya bir vizyon koyup çok güzel stratejik bir planlama hazırlamışlar. Özellikle tarımda: Ne kadar doğru planlar yaparsak yapalım, ne kadar yararlı önerilerde bulunursak bulunalım arkasına güçlü bir siyasi irade koy(a)madıkça başarılı olmak mümkün değil! Nokta!
Stratejik planlama da temel performans göstergelerine; yağlı tohum bitkileri üretimi, küçükbaş ve büyükbaş hayvan sayısı varlığı artışı, kontroller, sigorta poliçe sayısı, kuraklık tahmin erken uyarı sistemi artışı oranlarını yakalamayız gibi eleştirileri gördüm. Eleştirel yaklaşımları normal olarak görüyorum. Fakat eleştirilerin yanında çözüm önerisini de yazmalarını beklerdim. Temel performans göstergelerini yakalayabiliriz. Ondan şüpheniz olmasın! Tek yapılması gereken “Üretim planlamasının stratejik plana entegre edilmesi.”
Sayın Yumaklı ve ekibi aslında şimdiye kadar yapılamayanı yapmaya; bütün kurum ve kuruluşları birbiri ile dirsek teması kurmaya, entegre etmeye çalışıyorlar. Üretim planlaması aşamasında TAGEM-BÜGEM, TAGEM-TRGM, BUGEM-TİGEM, HAYGEM-TİGEM, TRGM-TMO vb. kurum ve kuruluşlar arasında ortak çalışma alanları oluşturularak uygulamadaki aksaklıkların kısmen önüne geçilmesinin planları yapılıyor gibi görünüyor. Buna İl ve ilçe tarım müdürlükleri ile genel müdürlüklerin koordinasyona sağlanarak hem üretim planlaması hem de stratejik planlamada amaç ve hedeflere ulaşılabileceğinin sinyalleri veriliyor. Aksi durumda TAGEM bir proje üretiyor ne BÜGEM ne TRGM ne de HAYGEM’in haberi oluyor. Sahaya nasıl yansıyacak, nasıl uygulanacak ve sahadan olumlu olumsuz dönüşler nasıl olacak hepsi sorun teşkil ediyordu.
Burada tüm stratejik planı tek tek ele almak mümkün değil. Başta Bakanlık çalışanları olmak üzere ilgili tüm paydaşların planı dikkatlice okumasında büyük önem var. Keza önümüzdeki 5 yıl Tarım ve Orman Bakanlığının yol haritası bu planda yer alıyor.
BİR HATIRLATMA!
Ülkemiz nüfusunun sadece 85 milyondan ibaret olmadığını bir kez daha unutmamalıyız. Ülkemizde yaklaşık kayıtlı-kayıtsız 10 milyon yabancının olduğunu ve 50 milyon turistin de geldiğini düşündüğümüzde yaklaşık ülke nüfusumuz 150 milyona ulaşıyor. Bu insanların gıda ihtiyaçlarını karşılamak gibi bir misyonumuz da var. Dolaysıyla tarım topraklarını artıramadığımıza göre çeşitli enstrümanları kullanmamız gerekiyor. İki kıstas ülkemiz tarımı için çok önemli: Birincisi “verimi artıracağız, artırmanın yollarını arayacağız.” Verim artırmak sınırsız olmadığına göre ikincisi “üretim esnasında ve sonrasında, tarladan sofraya kadar aşamalardaki kayıpları minimize edeceğiz.
Son söz: Ülkemizin kalkınmasının yolu tarımdan geçer! Ülkemizin kalkınması, çağdaşlaşabilmesi, yeniden büyük bir aktör ve güç haline gelebilmesi için tarıma yönelmemiz stratejik planları uygulamaya geçirmemiz gereklidir, şarttır! Tarım sektörü güvenlik, savunma ve diğer sektörlerden daha önemlidir, daha önceliklidir! Maslow’un “İhtiyaçlar Hiyerarşisi”ne baktığımızda bunu rahatlıkla görebiliriz. İlk öncelik fizyolojik: “Yiyecek, su, barınak, uyku” ya karşılık gelir. Sonra güvenlik, sosyal, aidiyet ve kendini gerçekleştirme gelir. Özellikle gıda güvenliği çok önemlidir! Yeterince beslenemeyen, gıdadan yoksun bir insan ne kendisini koruyabilir ne de ülkesini savunabilir!
Hiçbir aç insan ülkesini savunamaz!
Dolayısıyla tarım; savunma, güvenlik ve diğer sektörlerinden daha önemlidir!...
Yüzünüzden gülücükler, kalbinizden umut eksik olmasın.
Sağlıcakla kalın...