ABD ne yapacak?
Geçtiğimiz gün ABD’de vasat bulan gelişmeler derin bir siyasi ve yönetimsel krize doğru sürüklenmeye başlandığını temeli uzun süreli bir geçmişe sahip olan krizlerin artık patlama noktasına geldiğini açık etmiştir.
ABD Yüksek Mahkemesinin Meksika sınırındaki dikenli tellerin kaldırılması yönünde karar almasının ardından Texas Valisi Greg Abbott ile ABD Başkanı Joe Biden arasındaki anlaşmazlık geniş çaplı tepkileri beraberinde getirmiş ve 25 eyalet valisi (ABD 50 eyaletten oluşmaktadır) ortak bir bildiri yayınlamıştır. Esasında krizin bu denli genişlemesinin patlak verdiği nokta sınır meselesi olmuştur. Olayın arka planında ise ABD’nin çeşitli eyaletlerinde uzunca bir süredir devam eden ayrılıkçı anlayış, Biden yönetiminin ekonomik, siyasi ve askeri başarısızlıklarının (özellikle de yurtdışındaki ABD askeri unsurları) katlanarak devam etmesi vardır. Tam da bu noktada MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin 2017 yılında sosyal medya hesabı X üzerinden (o dönemki adı twitter) paylaştığı “Mesela Kaliforniya’nın içten içe büyüyen, devamlı zemin tutan ayrılma talepleri iyice somutlaşır, gün yüzüne çıkarsa ABD ne yapacaktır?” mesajını hatırlatmak faydalı olacaktır. Gelinen aşamada ABD yıllardır farklı coğrafyalarda kargaşa ve kaos yaratarak izlediği politikalarla kendisi karşı karşıya kalmıştır. Son dönemde ABD gündemindeki en önemli konu başlıklarından birisi ise farklı ülkelerdeki askeri unsurlarının geri çekilmesi olarak karşımıza çıkmaktadır.
ABD eski başkanı Donald Trump kendi yönetimi döneminde aynı konuyu gündeme getirmiş fakat o dönem Pentagon bu yaklaşıma sert şekilde karşı çıkmıştı. 2024 yılında yapılacak olan ABD başkanlığı seçimleri öncesi Trump’ın üçüncü dünya savaşını önleyeceği ve diğer ülkelerdeki askeri unsurları geri çekeceği yönündeki söylemlerini seçim politikası olarak belirlemesi Biden yönetimini aynı konu başlığı altında zorlamaya başlamıştır. Son dönemde ortaya atılan geri çekilme senaryolarının da Trump ve destekçilerini dengelemek adına gündeme getirildiği yönünde iddialar da konuşulmaya başlanmıştır.
Ancak ABD’nin özellikle de Orta Doğu’da izlediği politikalar kendi iç gündeminde ele aldığı konu başlıklarıyla çelişir durumdadır.
ABD’nin Orta Doğu’da izlediği savaş yanlısı çarpık ve yanlış zihniyet, yakın geçmişte bölgede yaşanan ve ABD’nin doğrudan ya da dolaylı olarak dahil olduğu gelişmelerle beraber uzun yıllardır takip ettikleri liberal politikalarının da geçerliliğini yitirmeye başlaması Orta Doğu’daki ülkelerin yönetimlerinde ve halklarında huzursuzluğa sebep olurken, bölgedeki ABD askeri varlığı yaşanan gerilim ve çatışmaların da sorumluları arasında anılmaya başlanmıştır.
Bugün bir yandan Irak ve Suriye’den ABD askerinin çekilmesi gündemi dile getirilmeye başlanmışken diğer yandan bölgede yaşanan gelişmeler söylem ve eylem arasındaki farklılığı ortaya koymaktadır. İsrail’in 7 Ekim tarihinden beri Gazze’de sürdürdüğü soykırıma açık destek veren ABD, Orta Doğu’daki gerilimi tırmandırarak yeni riskleri oluşturabilecek politikalarını sürdürmektedir. Uluslararası Adalet Divanı’nda İsrail’in soykırım suçlamasıyla yargılanma kararının alındığı bir süreçte ABD ile İsrail arasında ve F-35, F15 AI, Apache savaş helikopterlerinin tedariki için imzalanan anlaşma dikkatlerden kaçmamıştır. Diğer yandan ABD’nin Kızıldeniz ve çevresinde oluşturmaya çalıştığı gündem devam ederken İran’a yönelik saldırılar, DEAŞ hareketliliklerindeki artış (ki DEAŞ varlığı ABD’nin Irak ve Suriye’de bulunması için dayanak aldığı güncel gerekçelerin başında gelmektedir), PKK terör örgütünün Türkiye’ye yönelik sınır ötesindeki eylemlerini artırma çabası bölgenin daha karışık hale getirilmeye çalışıldığını ve ABD askeri varlığının devamlılığı için yeni gerekçelerin oluşturulmaya çalışıldığını işaret edebilmektedir.
Böylesi bir süreç içerisinde ABD’nin kendi iç gündemine dönerek özellikle de Orta Doğu konusunda Türkiye’nin izlediği politikaları desteklemesi bununla beraber de Orta Doğu’nun kaderinin asıl sahipleri tarafından belirlenmesinin en müspet gelişme olacağını kabul etmesi kendi selameti için de faydalı olacaktır. Zira ABD’de hali hazırda yaşanan gelişmeler Rusya’nın da iştahını kabartmış durumdadır.