Hesabını, kitabını bilen çiftçiler -1
HESABINI, KİTABINI BİLEN ÇİFTÇİLER -1
Ülkemizde yıllardır “Tarımın Temel Sorunları” başlıklı yazılar birçok kişi tarafından zaman zaman kaleme alınıp, gündeme getirilmiştir. Tarımın temel sorunları dediğimizde; başta tarım politikaları olmak üzere, üretim planlaması, maliyet artırıcı unsurların çözümlenememesi, ihracat eksikleri, çiftçi eğitimi ve uygulamalarının yetersiz olması, mazot fiyatları, tarım arazilerinin parçalı ve dağınık olması, tarımsal üretimde verim ve kalitenin düşük olması, desteklemeler, destekleme zamanları, sulanabilen arazi miktarının azlığı ve mevcut su kaynaklarının etkin kullanılamaması gibi sıkıntıları hep yazıldı, çizildi. Bu sorunları bir kenara bırakıp ülkemiz tarımının temel sorunlarının başında “Tarımsal finans okuryazarlığı” olduğunu görmemiz uzun yıllar aldı. Bizim şu ana kadar gündeme almayı ihmal ettiğimiz, düşünemediğimiz, sorun olarak görmediğimiz finansal okuryazarlık; çiftçinin finansal sürdürebilirliği, üretimin planlanması, sürdürülebilirliği, verim ve kalitenin arttırılmasında ilk basamaktır.
Tarımsal finans okuryazarlığının ne kadar önemli olduğunu, üretim planlamasının tamamlayıcı bir unsuru olduğunu başta Tarım Bakanlığı ve paydaşları, tarım sektörünün görsel ve yazınsal temsilcileri, güçlü ve etkili biçimde tekrar etmeleri gereklidir, şarttır! Çiftçi finansal okuryazarlık konusunda bilinçlendirilmeli, çiftçimize doğru bilgiyle para yönetimi konusunda destek ve eğitim verilmelidir. Destek ve eğitim alan çiftçi; üretim planlamasıyla birlikte ülke ekonomisini şaha kaldırma ve gıda enflasyonu aşağı çekmede katkıda bulunması hedeflenmelidir.
Çiftçiler, finansal zorlukları önleyebilme farkındalığı kazanmaları ve sürdürülebilir kalkınmaya katkıda bulunmaları açısından önemli bir hedef kitledir. Ülke ekonomisinin enflasyonla mücadelesinde tarım ve dolayısıyla gıda fiyatları belirleyici unsur olmaya devam etmektedir. Ülkemiz ekonomisinin önemli bir sektörü olan tarım, ülkenin milli gelirindeki payı açısından oldukça önemlidir. Aynı zamanda, ülkenin gıda güvenliği açısından hayati bir öneme de sahiptir. Tarım sektörü, ülkemizin ekonomik büyümesine de büyük katkı sağlamaktadır. Tarımsal ürünlerin ihracatı, ülkenin dış ticaret dengesine de önemli katkılar sunmaktadır.
DÜNYADA FİYATLAR BU! TÜRKİYE’DE BU!
Tarımsal üretimde bir maliyet var mı, yok mu? Varsa nasıl bir maliyet var? Hiçbiri hesaba katılmadan başta tahıllar ve yem fiyatları olmak üzere Dünya da fiyatlar bu! Türkiye de bu! Deniliyor… Sizce tarım bakanlığı ne yapabilir? Bu işin içinden nasıl çıkabilir? Özetle bilimsellikten yakından uzaktan alakası olmayan durumlar… Tarımsal girdi kalemlerinin büyük bir çoğunluğu döviz hareketlerine duyarlı. Dolaysıyla tüm bu kalemler 2021 Eylülünden itibaren artışı; enflasyonun kök sebebinin gıda gıdanın kök sebebinin tarımsal girdi maliyetlerindeki artış olduğu göstermektedir. Şimdi gelin bu durumu T.C Maliye ve T.C. Ticaret Bakanlıklarına anlatın?
Sevgili Tarım dostu ve çiftçi-üretici okurlarım: Tarım ürünlerinin fiyatları; üretim, arz ve talebe bağlı olarak değişebilir. Bu nedenle, tarım ürünlerindeki fiyat artışı veya azalışı, ülke genelinde enflasyonu etkileyebilir. Tarım ürünlerinde yaşanan artış veya azalış, üretici maliyetlerini ve tarım ürünlerinin fiyatlarındaki artışı veya azalışı etkileyebilir. Sonuç olarak ne yaparsak yapalım bu tüketiciye bir şekilde yansır.
Üretim planlaması ile ürünlerin arz ve talep miktarı dikkate alınarak tarım havzası veya işletme bazında hangi ürün veya ürün gruplarının üretileceğinin belirlenmesi, stratejik ürünlerde arz güvenliğinin korunması, ülke ihtiyacına göre asgari ve azami üretim miktarlarının tespit edilerek, arz fazlası veya eksikliğinin oluşmasının önüne geçilmesi sağlanacaktır. Dolaysıyla bu durumun sonuçları da tüketiciye bir şekilde yansıyacaktır. Bu yansımalar ülkemiz ekonomisini ve enflasyonunu olumlu yönde etkileyecektir.
Sevgili okurlarım, yazımın devamı “Hesabını, kitabını bilen çiftçiler-2” başlığıyla devam edecektir.