23 Aralık 2024
weather
6°
Twitter
Facebook
Instagram

Kıyametten bir gün sonra

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Kıyametten bir gün sonra

Yaşadığımız felaketin büyüklüğünü anlatacak kelime bulmakta zorlanıyor, gördüğümüz manzaranın depremden fazlası olduğunu düşünüyorduk. Taş üstünde taşın kalmadığı, 11 ilimizin enkaz yığınına dönüştüğü günü    “deprem değil kıyamet” sözleriyle tarif ediyorduk. Ertesi gün neredeyse bütün gazetelerin manşeti asrın felaketini böyle tarif etmişti; “deprem değil kıyamet.”

Tarifi imkânsız bir acı yaşadık…

Bazıları da enkazın altında devletin kaldığı manşetlerini atıyor, binaların değil devletin çöktüğünü söylüyordu. Tüm bunlar yaşlanırken üzerindeki tonlarca ağırlığa direnen insanlar enkazın altından kurtulmak için zamanla yarışıyordu…

Sabahın ilk saatlerinde Malatya’da görev yapan askeri birlikler depremden 89 dakika sonra kışladan ayrılarak enkaz başına doğru hareket etti. Devletimizin tüm kademeleri teyakkuza geçti. Bakanlar depremden etkilenen illere dağıldı ve enkaz kaldırma çalışmalarını organize etti. Tüm resmi ve özel kuruşlarının ağır iş makinaları deprem bölgesine gönderildi. Aziz milletimiz yardım seferberliği başlattı. 100’den fazla ülke enkaz kaldırma çalışmalarına katıldı. İlk yardım yine Azerbaycan’dan geldi. Sadece enkaz kaldırmak için değil, evlerindeki son battaniye ve son ekmeği paylaşmak için…

Asrın felaketinde binlerce bina yıkıldı, enkaz altından insanlarımızı kurtarmak için zamanla yarış başladı. Dualar hiç eksik olmadı, paylaşma ve dayanışma seferberliği vardı. Kimisi kazması, kimisi elindeki bir kaşıkla enkaz çalışmalarına katıldı. Sağ çıkan her insanımız umutları artırdı, dayanma gücü verdi.

“Bir de bunlar olmasa” dediğimiz, “bari bugün yapmayın” diye hayıflandığımız durumlar da bu atmosferde yeşerdi…

Hırsızlık…

Yağma…

Yol kesme…

İftira…

Çarpıtma…

Provokasyon…

Tahrik…

Enkazdan siyaset devşirme…

Enkaz altında insanlar zamanla yarışırken enkazın üstünde de bu rezillikler yarışıyordu.

Devlet, can kurtarmaya çalışırken bir de bunlarla uğraşmak zorunda kalıyordu. Ama hiç biri devlet ve milletin önünü kesemedi. Hem enkaz kaldırıldı hem de üzerimize çöken kara bulutlar… Mehmetçiğe iftira atanlar da, “devlet nerede” diye tahrik kampanyası başlatanlar da, “baraj patladı” yalanıyla provokasyona sarılanlar da Türk milletinin bileğini bükemedi.

Muhalefet fırsattan istifade etmek için yarışa girdi. Kemal Kılıçdaroğlu depremin sorumlusunun Erdoğan olduğunu, Meral Akşener ise yaşanan karışıklığın nedeninin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olduğunu söyledi. Ümit Özdağ, enkazdan ilk önce AK Partililerin çıkarıldığı yalanına başvurdu. Pervin Buldan ise “asıl enkazın altında olan devlettir” dedi. Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan ise deprem bölgesinde hiçbir iktidar yetkilisini görmediğini belirtti.

Depremzedeler devlet konuk evlerine, misafirhanelere, otellere ve öğrenci yurtlarına yerleştirildi. Muhalefet, “öğrenciler nerede kalacak” diyerek buna da karşı çıktı.

Hazır devlet canıyla uğraşırken boğazına yapışıp nefesini kesmek isteyenler “seçim” tarihini tartışmaya açtı. Zamanında mı olsun yoksa ertelensin mi?

Meral Akşener 18 Haziran 2023 tarihini ortaya attı. İP Parti Sözcüsü ise seçimlerin zamanında yapılması gerektiğini söyledi. Kılıçdaroğlu ise “seçimleri ertelemeyi aklınızdan bile geçirmeyin” dedi. 6’lı masanın tek derdi kendi gelecekleriydi… Bu sırada hala enkaz altında kurtarılmayı bekleyen binlerce canımız vardı…

Devlet ya bunlara laf yetiştirecek ya da enkazı kaldırmayı tercih edecekti. Doğru olanı yaptı ve muhalefetin seviyesine düşmedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Lideri Devlet Bahçeli seçimlere kadar deprem bölgesini ziyaret etti, depremzedelerin yanında oldu, derdini dinledi, moral verdi. Devletin tek işi yaraların sarılmasıydı… Diğerleri ise “deprem turisti” gibi bir daha depremzedelerin yüzünü görmedi…

Yaşanan hiçbir şey unutulmadı…

“Kıyameti yaşadık” dediğimiz günlerde kimileri can kimileri de siyasi ikbal derdindeydi.

Üzerinden 1 yıl geçti…

Herkes hala aynı yerde…

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *