CHP DEM’ini aldı
CHP’li İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu başta olmak üzere CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve yönetimi İP’in ayrı adaylarla seçime gireceğini açıklamasından sonra DEM’in de ayrı adaylarla seçime girmemesi için ecel terleri dökmeye başlamışlardı.
Kurultay gününden itibaren terörist Selahattin Demirtaş ile başlayan selam gönderme seremonisi Türkiye düşmanı bir operacının elini eteğini öpmeye kadar ilerledi. Diz çökme eylemini ise şehit cenazesinden sonra koşa koşa gittikleri DEM Genel Merkezinde sergilediler.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel “Güle güle Sayın Eş Başkan” sözleriyle uğurlandı… Özel’in ağzı kulaklarına varmış, ayakları yerden kesilmişti… CHP de Eş Başkanlık sistemine geçtiğine göre “artık hiçbir farkımız kalmadı” diye düşündüler…
CHP PM “Bizden iyisi Şam’da kayısı” gündemiyle acil toplandı. 12 şehidimizin sorumlusunun terör örgüt PKK değil iktidar olduğunu ilan eden bir metin yayınlandı.
Doğru’ya, onlara göre terörle mücadele edilmeseydi hiç şehit gelir miydi! Suçlu olan terör örgütü PKK değil, sınırlarımızı koruyan, terör mücadele eden Mehmetçikti!
Terörün faturasını Türk Silahlı Kuvvetlerine kestiler!
Yerel seçim ayarlı tam yanaşma politikası kamuoyunda “CHP, DEM’leniyor” sözleriyle tarif edildi.
PKK terör örgütünün siyasi uzantısı DEM Parti’ye esir düşen 100 yıllık CHP, kurtarıcısı olarak yine celladının boynuna sarıldı. Özgür Özel geçtiğimiz seçimlerde yapılan “gizli ittifakın” ceremesini Kemal Kılıçdaroğlu’na yükleyerek kendisinin “şeffaf ittifak” yapacağı sözünü verdi. DEM’in desteğiyle birkaç belediye fazla kazanmak için Türkiye’yi terör uzantılarına peşkeş çekmeye zaten dünden hazırdı.
DEM, parmağında oynattığı CHP’yi topaç gibi döndürmeye başladı. “Adalar’ı verin, Ekrem’i alın” dedi. “Akdeniz’i verin Vahap’ı seçin” istedi. Tunç Soyer’e dokunmayan yılan bin yıl yaşasındı. CHP Eş Genel Başkanları Özel ve İmamoğlu bu plana dünden razıydı ama Kemal Kılıçdaroğlu’nu da parti içinde diri tutmaya hiç mi hiç niyetleri yoktu. Kılıçdaroğlu’na yakın kim var kim yok tırpanladılar. Kalanları da kendi aralarında pay ettiler. Geriye birkaç çürük isim kalınca da DEM, “bizde daha iyileri var” diyerek kendi adaylarını piyasaya sürdü. Kandil onaylı, terör patentli, bölücü mazbatalı adaylar…
CHP de tıpkı DEM gibi kendi terör örgütünün kovuğuna sığınmaya başladı. DHKP-C’nin CHP irtibatlı teröristleri adliye basmak için eylem düzenlediği sırada sarı torbanın lacivertiyle yüzleşti. DEM’e “bizde boş durmuyoruz” diyerek seçim ittifakına devam edelim mesajı verildi.
DEM’in ayrı aday çıkarması CHP’nin şirazesini kaydırdı. “Bak gördünüz mü DEM Parti iktidarı destekliyor”, “DEM Parti’nin aday çıkarması iktidarın işine yarıyor” diye yaygaraya başladılar. Aynı cümleleri ayrı adaylarla seçime gireceğini açıklayan İP için de kurmuşlardı…
DEM veya İP’in ayrı aday çıkarması kendilerinden başka kimsenin işine yaramaz. DEM veya İP, CHP ile ittifaktan ayrılıp ayrı aday çıkarmayacağını ve Cumhur İttifakını destekleyeceğini açıklasaydı o zaman dedikleri doğru olur, iktidara destek vermiş olurlardı. Bu partiler ayrı aday çıkardıkları halde nasıl Cumhur ittifakına destek vermiş olabilirler ki? CHP’nin oyu yüzde 25’e takılıp kalmışsa burada suç iktidarın mı? Yoksa Cumhur ittifakının mı?
CHP-HDP-İP üçlüsünün ittifak yaparak kazandığı Büyükşehirlerde bir düşüş olduğu gerçeğini görmek lazım. Bu belediyelerde vatandaş hizmet alamadı, sadece günlük siyaset dozuyla yetindi. Buna rağmen bu partilerin eski oy oranını koruduğunu varsaysak bile ittifak yapmadıkları için CHP’nin Cumhur ittifakının oy oranına ulaşması imkânsız görünüyor. İzmir BB bile Burhan Özfatura döneminde olduğu gibi yine el değiştirmeyle karşı karşıya…
Bu süreçte DEM istediğini aldı… CHP’yi değiştirdi, dönüştürdü, kader ortağı yaptı…
DEM, “2019 ve 2023 seçimlerinde biz sizin adaylarınızı destekledik, 2024’te de siz bizim adaylarımızı destekleyin” stratejisiyle kendi adaylarını çıkarmaya başladı.
İttifak yapmışlar yapmamışlar bir önemi kaldı mı?
Nede olsa ikisinin de yolu aynı dağa çıkıyor…