Koyunyününden “KOP”mayalım!
Yaklaşık bir hafta önce Konya Ovası Projesi (KOP) Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı, Tarım ve kırsal kalkınma koordinatörü sevgili meslektaşım Süleyman Armağan telefonla aradı.
KOP Bölge Kalkınma İdaresi olarak yerel sorunların çözümlerine odaklanan bir program ortaya çıkarmak istediklerini; Tarımdan Sanayiye, Turizmden beşerî sermayenin kuvvetlenmesine kadar pek çok alanı içerisine alan küçükbaş hayvancılığın bu bağlamda önemli gelir kalemlerinden olan yapağı konusu esas alınarak bir strateji belirlemek amacıyla KOP olarak ortaya konulan önemli bir çalıştaya imza atacaklarını ve isminin de: YÜN ve NANOTEKNOLOJİ ÇALIŞTAYI olacağını söyledi. Konuşmacıları, programı detaylı olarak anlattıktan sonra “bu toplantıya senin de katılmanı istiyoruz” dediği anda program takvimime bile bakmadan tamam Süleyman Bey dedim!
Tamam dedikten sonra yün ile ilgili konuştuklarımız aldı beni yıllar öncesine köyümüze götürdü. Yozgat’a, Sorgun ilçemize ve son olarak Eymir’e... Annem ve komşularımızın yünden yorgan yapma, kışın avlanmaya gidecekler için çorap, şapka, eldiven, yelek vb. yapma çabaları… Genelde köy pınarında veya akarsu kenarında yıkamayla başlayıp sonra kurutulup, kabarık bir hale dönüştürmek için yünleri ditme işlemleri… Yün yorgan, çocuk için yapılacaksa 1 kg, tek kişilik yorgan için 3 kg ve çift kişilik için 4 kg yünleri tartma çalışmaları… Köydeki bazı kadınlar için geçim kaynağı; 1 günde 1 yorganı dikme çabası… Zor şartlarda, kıt kaynaklar kullanarak teknik ve teknolojiden uzak, ikinci bir ek gelir kaynağı olarak yapılmak istenen iş, uğraş… Çocukluğumda yün denildiğinde gözümde canlanan bunlardı. Oysaki durum hiç te öyle değildi!
Yün, sadece geçmişin değerli bir mirası olmakla kalmayıp, bugün de tekstil, savunma, inşaat, kozmetik, sağlık, gübre ve daha pek çok çeşitli alanda kendine hayati bir yer edinmiştir. Bu doğal ve çok yönlü ürün, benzersiz özellikleri ile modern mühendislik çözümleri ve sürdürülebilir yaşam ürünlerine katkıda bulunmaktadır.
Ülkemizin kırmızı et ihtiyacının karşılanmasında önemli bir rol oynayan küçükbaş hayvancılık gelirinin büyük bir kısmı genellikle et ve süt üretimine yönlendirilirken, koyunyünü yeterince değerlendirilememektedir. Tekstil endüstrisinde uzun yıllar kullanılan koyunyünü, gelişen teknolojik ilerlemelere bağlı olarak değerini kaybetmiş ve günümüzde sadece hayvan sağlığı açısından mevsiminde kırkılıp atılan bir ürün olarak görülmektedir.
Ancak Gerçekler Bunlarla Sınırlı Değildi!
Mısır piramitlerinin görkemli mimari sırlarından, Mimar Sinan’ın eşsiz eserlerine, eski zaman hanlarının ihtişamlı tahtlarından günümüz insanının cilt bakım kremlerine kadar uzanan geniş bir yelpazede yer alan koyunyünü, medeniyetler boyunca insan hayatının her alanında kendine önemli bir yer bulmuştur. Koyunyünü, aslında kaybettiğimiz ve yeniden keşfetmemiz gereken, doğanın bize sunduğu eşsiz bir hazine olarak duruyor. Bu değerli ürünün, geçmişten günümüze taşıdığı miras, sadece tarih kitaplarında değil, aynı zamanda sürdürülebilir bir gelecek vizyonunda da önemli bir yer tutmalıdır.
Bugün, gezen tavuğun peşinden koşan insan, yünün sıcak dokusundaki doğallığın ve sadeliğin kıymetini kaybettiğinin farkında değildir.
İbn-i Sina’nın antik çağlardan beri ölü dokuyu kuvvetlendirmek için kullandığı koyunyünü, günümüzde modern tıbbın mucizeleri arasında yer alarak yanık tedavisinde kullanılan kremlerden, cilt tedavilerine, medikal malzeme içeriklerinden estetik sektörünün ihtiyaçlarına kadar pek çok alanda önemli bir bileşen olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu, yünün tıbbi ve terapötik değerinin yüzyıllar boyunca nasıl korunduğunu ve evrimleştiğini göstermektedir.
Bugünün dünyasında, çocuğunun psikolojik sağlığını önemseyen anne, koyunyününün sağladığı doğal ve sağlıklı yaşam ortamını ıskalamaktadır. Oysaki koyunyünü, alerjenleri filtreleme, nem kontrolü ve hava kalitesini iyileştirme gibi özellikleriyle, özellikle hassas ciltlere sahip çocuklar için ideal bir yaşam ortamı sunar.
Doğal bir protein kaynağı olan keratin içeren koyunyünü, tarımsal faaliyetlerde de organik gübreye dönüştürülerek kullanılmaktadır. Bu yöntemlerle, toprağın su tutma kapasitesini artırılır, yabancı otları engeller, toprak sıcaklığını düzenler ve bitki büyümesini destekler.
“Ulusal Yün ve Nanoteknoloji Çalıştayı” sayesinde her bir sektöre ayrı ayrı dokunan yünü tekrar gündeme getirmeyi başaran, KOP Bölge Kalkınma İdaresi aslında uyuyan dev bir sektörü uyandırmak için bir kıvılcım çaktı.
Bu kapsamlı çalıştay: Yünün geleneksel kullanım alanlarından modern nanoteknoloji uygulamalarına kadar geniş bir spektrumda incelenmesini sağlayacak dört farklı temada; tekstilden kozmetiğe, gübreden inşaat ve izolasyona, sağlıktan savunma sektörüne kadar geniş bir yelpazede ele alındı.
Dolaysıyla çalıştaya çok yoğun bir talep vardı. Trakya’daki bir akademisyenden, koyunlarını çocuklarına emanet edip Orta Toroslardan (Mersin) gelen Yörük teyzelere; Sanayi Bakanı Yardımcısından, tarımın bütün paydaşları adına temsilcilerin olduğu geniş bir yelpazede katılım oldu. Bu geniş yelpazede kıymetli büyüğümüz “doğadaki insan” Serdar Kılıç Bey’de unutulmamıştı. Böyle bir çalıştayda gözler Tarım Bakanlığından bakan yardımcısını geçtim en azından bir genel müdür aradı; ama göremedi. Oysaki Tarım Bakanlığı böyle çalıştaylarda her imkânını seferber etmeliydi ve KOP’la adeta çalıştay paydaşı olmalıydı. Bakanlık bundan sonraki süreçte tarım adına yapılan etkinliklere katılımda daha duyarlı olur diye ümit ediyorum.
Konya havalimanından başlayıp, gün sonunda tekrar havalimanında biten bu zaman süreci içerisinde her şey en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş. Başkan Sayın Dr. Murat Karakoyunlu Bey ve Başkan Yardımcısı Sayın Kasım Akyol Bey çalışma arkadaşlarıyla ne kadar övünse azdır. Çalıştayda başkan yardımcısından koordinatörüne; mühendisinden şoförüne herkes koşturuyordu. Kimin başkan yardımcısı, kimin koordinatör, kimin mühendis ve kimin şoför olduğunu ancak çalıştay sonunda vedalaşırken öğrenebildim.
Ulusal Yün ve Nanoteknoloji Çalıştayı, küçükbaş hayvancılığın potansiyel olarak önemli gelir kaynaklarından biri olan koyunyününün değerini vurgulamak, sektör profesyonellerinin ve yatırımcıların bu değerli ürüne olan ilgisini artırmak ve bu sayede koyun yetiştiricileri için ekonomik fırsatlar yaratma mesajını çok güzel bir şekilde verdi.
8 il ve 89 ilçede bölgesel kalkınmayı esas alan projeler uygulamaya koymakta adını Büyük harflerle yazdırmayı başaran “KOP” Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı kırsal kalkınmanın en önemli saç ayaklarını kuvvetlendirmeye devam edecek gibi de görünüyor.
Madalyonun Hangi Yüzü Önemli Sizce?
Madalyonun ön yüzünde bazı ünlü isimler boy gösterirken; arka yüzünde nice isimsiz ve resimsiz kahramanlar vardır. Onlar görünmezler, gözükmek istemezler. Bu çalıştayın arka yüzündeki kahramanların resimlerine burada yer veremesem de isimlerini yazmak istiyorum. Tarım ve kırsal kalkınma koordinatörlüğü, Süleyman ARMAĞAN, Ahmet Rasih İNCİMAN, Merve ERYILMAZ, Yakup YALÇIN, Suat ŞAHİN, Gökhan AKKAYA, Dilek KANAT ve Kübra BİÇER teşekkürler.
Son söz: Ülkemiz tarımının sorunlarını rutin memur anlayışı ile sabah sekizde başlayıp, akşam beşte biten bir çalışma temposuyla çözmek mümkün değildir.
Ülke tarımını kafaya koymuş, bunu milli bir mesele olarak gören ve bu yolda taşın altına elini değil, kafasını sokmuş bir ekibe ihtiyaç var.
Ülkemiz tarımı adına; “Kimse umudunu kaybetmesin! En kötü anların en güçlü adamları hâlâ bu ülkede yaşıyor.”
Bu ülkeye!
Bu ülkenin gençlerine!
Bu millete ve bu devlete güvenin!
Önemli olan birbirimizi anlamamız. Tabii bu, aynı dili konuşursak başarabileceğimiz bir durum. Başka türlü birbirimize yabancı kalırız. Bunu hiçbirimiz istemeyiz. O hâlde aynı dili konuşursak çözemeyeceğimiz sorun kalmaz. O zaman da bizleri (tarım sektörü ve paydaşları) kimse tutamaz. Biliyorsunuz bunu değil mi?
Sağlıcakla kalın…