22 Aralık 2024
weather
6°
Twitter
Facebook
Instagram

Denizler halkındır

YAYINLAMA:
Denizler halkındır

Denizlerdeki hakkımızı korumak için uluslararası alanda birçok ülke ve çıkar odağıyla mücadele ettik, ediyoruz. Münhasır ekonomik bölge anlaşmalarıyla teminat altına aldığımız, enerji arama faaliyetleri için sondaj gemilerine yatırım yaptığımız Mavi Vatanımıza gözbebeğimiz gibi baktık. Komşu ülkelerle kimi zaman savaşın eşiğine geldiğimiz, kimi zaman da jetlerle gözdağı verdiğimiz dönemler yaşadık. Her yıl İzmir’de yaptığımız tatbikatlarla dosta güven düşmana korku verdik. Bizi kıyılarımıza hapsetmek isteyen ve nerdeyse plajlarımıza bile girmekten alıkoyacak girişimlere direndik ve kazandık. Türkiye’yi kara ülkesi haline getirip egemenlik haklarımızı çiğnemek isteyenlere Mehmetçiğin namlusunu işaret ettik.

Bu mücadeleyi verirken bazı şeyleri gözden kaçırdık. Kıyılarımızdan başlayıp münhasır ekonomik bölge sınırlarına kadar egemenliğimiz altında olan denizlerimiz yerli tüccarlar tarafından adım adım işgal edildi. Adeta okyanusu geçerken derede boğulduk. Her bir milinde bayrağımızın dalgalandığı denizlerimizin kıyılarında tüccar flamalarının dalgalandığı ve halkın hakkının gasp edildiği bir düzen başladı.

Ne zaman ki her vatandaşın eşit hakka sahip olduğu denizler vatandaşların önemli bir kısmının giremediği bir yer haline geldi, işte o zaman Mavi vatanımızı korumanın kıyı şeritlerimizden başladığı gerçeğiyle yüzleştik.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki’nin iki aydır dile getirdiği “Denizler Halkındır” açıklaması kamuoyunun takdirini topladı. Toplumun önemli bir kesiminin içinden geçirdiği o ses bir bakanın ağzından duyuldu. Buradaki kasıt elbette turizm faaliyetlerini aksatacak ya da turistler arasında ayrımcılığa yol açacak bir teşebbüs değildi. Sahil şeritlerinde yer alan ve vatandaşın denize ücretsiz ulaşımını engelleyen kaçak yapıların temizlenmesini amaçlayan bir girişimdi. Aslında Sayın Özhaseki önceden ikazda bulundu. “Biz yıkmaya başlamadan siz pılınızı pırtınızı toplamaya başlayın” demiş oldu. Hem sahillerdeki görüntü kirliliğinin hem de kaçak tüccarlığın önüne geçecek bu girişimle Mavi Vatan’ın kapısı niteliğindeki sahillerimiz koruma altına alındı. Sadece yıkım değil bir yıl içinde 100 adet yeni halk plajının açılması da projelendirildi. 

Temizlik burada bitmedi elbette. İkinci ayağı olan Mapa-Şamandıra Projesi planlamaya alındı. Göcek Koyunun pilot bölge seçildiği proje kapsamında artık yatlar, tekneler attıkları çapalarla deniz otlarına zarar veremeyecekler. Hiç kimse yatını koylarımızdaki ağaçlara ya da tarihi eserlere bağlayamayacaklar. Bunun yerine belirlenen noktalarda bağlama işlemini yapabilecekler. Şimdilik 805 kilometrekarelik bir alanda 20 koyu kapsayan bir bölgede uygulanacak ve önümüzdeki yıllarda kademeli olarak artacak. Bunun yanında yatlar atıklarını denizlere keyfi şekilde boşaltamayacak, kişi sayısına göre 10-15 günde bir belirlenen yerlere verecekler. Hiçbir yat açıklara çıkıp çöpünü Mavi Vatana bırakamayacak. Tüm bunlar yasal olarak teminat altına alınacak. 28 İlin valisiyle eş güdüm halinde çalışılacak. Valiler birinci dereceden sorumlu olacaklar.  

Gözümüzden sakındığımız Mavi Vatanımızın ne kirletilmesine ne de hor kullanılmasına müsaade edilmeyecek. Sahillerimizdeki halk plajları artacak ve mavi vatan kaçak tüccarların keyfine göre istediğinin ayağını sokabileceği bir deniz olmayacak. 

Bizim olan, bizimdir. 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *