Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 50. Yılı
Kıbrıs Türklüğünün yok edilme teşebbüsüne karşı Mehmetçiğin savaşı göze alarak barış getirmek için adaya ayak bastığı Kıbrıs Barış Harekâtının üzerinden 50 yıl geçti. 1950’lerde adadaki Rumların Yunanistan’a katılmak için başlattığı girişim Türkiye’nin tepkisiyle karşılaştı. Bunun üzerine adada iki toplumlu bir devletin kurulması için harekete geçildi. Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin garantörlüğünde yapılan görüşmeler neticesinde 1959 yılında Türk ve Rumların ortak yöneteceği Kıbrıs devletinin kurulması kararlaştırıldı. Türkiye, Rumların başlattığı bu sürecin arkasının geleceğini ön görerek ileride düzenlenecek bir harekât için hazırlıklı olmak adına silahlanmaya ağırlık verdi. Kıbrıs devletinin kurulması Rumların Türklere yönelik baskıcı tutumunu değiştirmedi ve Kıbrıs’ın ilk Cumhurbaşkanı olan Makarios’un kurduğu EOKA örgütü Türklere yönelik saldırılarda bulunmaya başladı. 1963 yılından itibaren devreye giren ve Türklerin adadan yok edilmesini hedefleyen “Akritas” planıyla 4 bine yakın Türk çalışan devlet dairelerinden silah zoruyla çıkarıldı. Sivil insanlar hiçbir sebep yokken kurşuna dizildi. Hastanelerde bulunan Türklerin kanları çekildi. Türkler mevzi yapamasın diye kum, çimento, demir, çivi verilmedi. Çocuk mama ve bezleri başta olmak üzere diğer gıda ürünlerine el konuldu. Kadın, çocuk, yaşlı ayrımı gözetilmeksizin sadece Türk oldukları için siviller katledildi. 20 Aralık 1963’te “Kanlı Noel” olarak tarihe geçen saldırılarda Binbaşı Nihat İlhan’ın eşi ve iki çocuğu saklandığı küvette katledildi.
Bu olaylar yaşanırken adanın tek radyo istasyonu Rumların elindeydi. Bu radyodan Türklerin moralini bozmak için sürekli “Bekledim de gelmedin, hiç mi beni sevmedin” şarkısı çalındı. Türk ordusunun kumandası ileride MGK Genel Sekreterliği görevini de yürütecek olan, Harp Okulu öğrenciliği yıllarında Alpaslan Türkeş’in de sevdiği öğrenciler arasında bulunan Sabri Yirmibeşoğlu’ndaydı. Kıbrıs’ta sivil direnişi örgütleyen Yirmibeşoğlu Türk askeri kuvvetlerinin içinde acilen bir radyo kurulması talimatını verdi. Rumların şarkısına karşılık Türk radyosundan şu cümleler yankılanmaya başladı. “Bayrak, bayrak, bayrak! Burası Türk mücahitleri radyosu.” Bu sözlerin hemen ardından radyoda çalan şarkı ise Rumlarda şok etkisi yarattı. “Bu kadar yürekten çağırma beni. Bir gece ansızın gelebilirim.”
EOKA terör örgütünün durmak bilmeyen katliamları neticesinde Türkler adanın yüzde 3’lük kısmına sıkıştırıldı. Son bir hamle ile adadaki Türk varlığı tamamen yok edilecek ve Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlamanın önünde hiç bir engel kalmayacaktı. Cuntacı Albay Nikos Sampson, 15 Temmuz 1974 tarihinde Kıbrıs’ta kanlı bir darbe yaptı. Bunun üzerine 20 Temmuz 1974 yılında Türkiye uluslararası tüm baskılara rağmen garantörlük hakkını kullanmakta tereddüt etmedi. Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, “Biz aslında savaş için değil barış için ve yalnız Türklere değil Rumlara da barış getirmek için adaya gidiyoruz” sözleriyle harekâtı duyurdu. Türk askeri sabahın ilk ışıklarıyla saat 06.05 sularında adaya ayakbastı. Havadan ve denizden Kıbrıs’a çıkan Mehmetçik, Kıbrıslı Türk mücahitlerle omuz omuza vererek Rum çetelerine karşı mücadele etti.
1963 yılında Kıbrıs’a harekât yapmamızı engelleyen ABD, 1974 harekâtıyla Türkiye’ye ambargo uygulamaya başladı. Savunma sanayiindeki dışa bağımlılığımız harekâttaki en büyük eksikliğimizdi. Haberleşme araçlarımız rahatlıkla dinlenebiliyor, planlarımız deşifre edilebiliyordu. Bunun için şarkılar üzerinden şifreli haberleşmeler yapılıyordu. Bundan sonraki yıllar savunma sanayiindeki dışa bağımlılığımızın olumsuz etkilerini göreceğimizin de habercisi oldu.
20 Temmuz sabahı başlayan harekâtı 22 Temmuz’da BM Güvenlik Konseyi kararıyla duran Türkiye, Yunanistan ve İngiltere ile görüşmelere başladı. Cenevre’de yapılan görüşmelerden bir sonuç alınmayınca “Ayşe tatile çıksın” parolasıyla 13 Ağustos’ta 2. harekât icra edilmeye başlandı. Rum ordusunun desteklediği milisler geri çekilirken, kuşatmaya aldıkları Türk köylerinde tamamı kadın, çocuk ve yaşlılardan oluşan yüzlerce masum sivili katledip toplu mezarlara gömdü. Yakın tarihin en acımasız katliamı yapıldı.
13 Şubat 1975’te Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kuruldu ve Rauf Denktaş ilk Cumhurbaşkanı seçildi. O tarihten günümüze kadar çeşitli ayak oyunlarıyla Kıbrıs Türklüğünü adadan uzaklaştırma çabaları hız kesmeden devam etti. Türlü türlü planlar devreye girdi. “Tek Devlet” adı altında Türkleri yok etmek, “siyasi eşitlik” martavalıyla Türk kimliğini eritmek, Türkiye’nin garantörlüğünü ve adadan Türk askerinin çıkarılmasını şart koşmak, AB normlarını dayatarak Kıbrıs Türklerini Türkiye’den soyutlamak gibi öneriler sundular. Bu planın bir tek adı vardı; silahsız işgal… Türkiye ise buna karşılık adada 40 bin asker konuşlandırdı.
Neredeyse yarım asırdır müzakere edilen süreçte Türk tarafının yapıcı rolüne rağmen, Rum tarafının uzlaşmaz tavrı nedeniyle bir sonuç çıkmadı ve “iki devletli” çözümden başka seçenek kalmadı.
Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin tanınması ve adadaki Türk varlığının korunması için canıyla, kanıyla bedel ödeyen aziz şehitlerimizin ve tüm mücahitlerin, Kıbrıs Türklüğünün milli mukavemetini oluşturan Dr. Fazıl Küçük ve Raif Rauf Denktaş başta olmak üzere ömrünü Kıbrıs Türklüğünün hürriyet ve istiklaline adayan tüm dava adamlarının ruhu şad, mekânı cennet olsun.