Aydın Ünal’ın Ümit Özdağ’dan ne farkı var?
Yeni Şafak Gazetesi yazarı Aydın Ünal geçtiğimiz günlerde “Nerede bu cemaatler, vakıflar, dernekler?” başlıklı bir yazı kaleme aldı ve yazısında Suriyeli sığınmacıları savunmak adına Müslüman olmayan Türkleri ötekileştiren bir düşünceye sığındı.
Aydın Ünal’ın, toplumun Suriyeli misafirlere karşı kışkırtmalara müsait bir noktaya geldiği, ırkçı ve ajan-provokatörlerin yoğun propaganda yaptığı, Suriyeli misafirlere karşı bilinçli ve planlı şekilde gerilimin yükseltildiği tespitleri doğru ve yerinde tespitlerdir. Hatta bu konuda oluşturan kötü algıyı tersine çevirecek olan dernek, vakıf, kanaat önderi ve eli kalem tutanların linç edilirim korkusuyla elini taşın altına koymadığı eleştirisi de haklı bir eleştiridir.
Ancak Suriyeli sığınmacılar sorununu anlatmak için Müslüman olmayanları ötekileştirmek de ırkçı-ajan-provokatörlerle aynı amaca hizmet etmektir. Bir doğruyu anlatmak için başka bir yanlışa sarılmak, hakikati değersizleştirmektir.
Aydın Ünal yazısında; “Her Müslüman Türk değildir ama Türk, Müslümansa Türk’tür. Türk olduğunu iddia eden bir ateist, Şamanist, Tengrici vs. karşısında, Müslüman bir Suriyeli, tıpkı Müslüman bir Kürt gibi bize daha yakındır, çok daha fazla bize benzer, çok daha fazla bizdendir” ifadelerini kullanıyor.
Aydın Ünal, yakınlık-uzaklık meselesini yanlış ele alıyor. Türkiye üzerinde yaşayıp kendini bu topraklara ait hisseden herkes bize en az bizim kadar yakındır. Kendini bu topraklara ait hissetmeyen ister Türk olsun isterse de Müslüman bizden de bir o kadar uzaktır.
Alparslan, Anadolu’nun kapılarını açtığında onunla birlikte Müslüman olmayan Türkler de aynı amaç için kılıç sallıyordu… Fatih, İstanbul’un kapılarını Türklere açarken ona gayrı Müslimler de refakat ediyordu… Türkün kılıcının adalet için sallandığı ve kimsenin dininden ötürü zarar görmeyeceği bilinci fethettiğimiz topraklarda gayrı Müslimlerin tek güvencesiydi. Bu yüzden Müslümanlar ile gayrı Müslimler asırladır bu coğrafyada birlikte yaşadı.
Dolayısıyla Ünal’ın ortaya koyduğu anlayış Türk milletinin hoşgörüsünden ve kucaklayıcı tavrından uzaktır. Dinimizde de bunun yeri yoktur. Bu anlayış zorbadır ve zalimlerin zulüm gerekçesidir. Bu zihniyete sahip olanlar ya Türk değildir, ya da Müslümanlıktan nasibi almayanların bilinçli bir tercihidir.
Aydın Ünal, “Vicdanınıza sorun: Türk olduğunu iddia eden, ateist, Şamanist ya da Tengrici, kalbi kararmış, kötülük hücrelerine işlemiş, zır cahil biriyle, dürüst ve Müslüman bir Suriyeliyi yan yana koysanız ve tercih yapmak zorunda olsanız hangisini seçerdiniz?” sorusunu yöneltiyor. Ne kadar tarafgir bir soru değil mi?
Peki, aynı soruyu ters mantıkla soracak olursak; “Kalbi kararmış, kötülük hücrelerine işlemiş, zır cahil Müslüman olduğunu iddia eden bir Suriyeli ile; Müslüman olmayan ama dürüst bir Türk’ü yan yana koysanız ve tercih yapmak zorunda olsanız hangisini seçerdiniz?”
İyi, dürüst, vicdanlı bir insan olmak için sadece Müslüman olmak yetmez. Aksi halde Müslüman olmayan Norveç, İrlanda, İspanya gibi ülkelerin ve batıdaki halkların sokaklarda Filistin’e verdiği desteği nasıl izah edeceğiz? Ya da petrol serveti içinde yüzen Müslüman ülkelerin Filistin’e kayıtsız kalışını?
Soruyu tersten sormak bile Aydın Ünal’ın ortaya koyduğu mantığı çürütmeye yetiyor. Biz, bize sığınanları düşmana teslim etmeyecek kadar yüce gönüllü bir milletiz. Bizim bu tavrımız asırladır Türk milletini güvenilir bir sığınak yaptı. Bu bakımdan “Ukraynalılar gelsin, Suriyeliler gitsin” diyenlerle, “Müslüman olmayan Türklerdense Müslüman Suriyelileri seçerim” demenin birbirinden hiçbir farkı yoktur.
Gagauzlar, Çuvaşlar, Yakutlar, Kumuklar, Balkarlar, Sahalar, Hakaslar, Tatarlar, Avarlar, Altaylar, Ahıskalılar, Türkmenler, Karaçaylar, Dolganlar, Şorlar, Başkurtlar, Tuvalar, Hotonlar, Teleutlar, Kırım, Kerkük, Balkan ve Uygur Türkleri bizim canımızdır. Uzak illerdeki gönül köprümüz, kültür coğrafyamız, sesimiz ve soluğumuzdur. Bizi büyük bir aile yapan en az 300 milyonluk ruh kökümüzdür.
Türk-İslam ülküsü, birini diğerinden soyutlayarak ele alacağımız ya da sahipleneceğimiz bir tefekküre sahip değildir. Ne bir Türkü “Müslüman değil” diyerek ne de Müslüman bir Suriyeliyi “Türk değil” diyerek ötekileştirmek bize ait bir tavır değildir.
Aydın Ünal da Ümit Özdağ gibi ayrılıkçı bir tavrın yolcusudur.