04 Ekim 2024
weather
21°
Twitter
Facebook
Instagram

Tarımda az laf, çok iş yapma zamanı

YAYINLAMA:
Tarımda az laf, çok iş yapma zamanı

Aradan onca zaman geçti, tarımda hâlâ aynı şeyleri konuşuyoruz. Sizce bu çok tuhaf değil mi?

Tarımsal konularla ilgili sadece bakanlık değil birçok STK, kooperatif, birlikler vb. tarım paydaşları toplantılar, paneller ve etkinlikler yapıyor. Birçoğunu yakından takip ediyor ve notlar alıyorum. Kaç zamandır bekliyorum:

Konuşulanlar, söylenenler yapılacak mı?  

Sahaya yansıyacak mı? 

Gerçekten yeni tarımsal üretim planlamasıyla ne yapılmak isteniyor?

Yeni üretim planlamasının amacı ne? 

Yeni üretim planlamasında hangi araçlar kullanılacak? 

Yeni üretim planlaması çiftçide karşılık buldu mu?

Yeni üretim planlamasının gıda-arz güvenliğine, pazarlamaya ve sürdürülebilirliğe etkisi nasıl olacak? 

Çiftçi, stratejik ürünleri yeterince önemsiyor mu? 

Çiftçi, suyu mu, parayı mı yoksa ürünü mü merkezine alıyor?

Yeni üretim planlaması çiftçide hangi türden davranış değişikliği yaratacak? 

Çiftçilerin gündemi ile Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB), STK, kooperatifler ve birliklerin, gündemi aynı olacak mı?

Tarımsal Üretim Planlaması; yönlendirici, katılımcı, öngörülebilir ve seçici değerlere de sahip. Görünen o ki yeni üretim planlaması sadece tarım bakanlığının derdi olmuş, Sayın Yumaklı ve ekibinin derdi olmuş. Sayın Yumaklı konuşursa üretim planlaması gündem oluyor, konuşmazsa herhangi bir şey yok. Dolaysıyla karşı mahallede yeni üretim planlamasıyla ilgili önemsenecek ne bir eleştiri nede bir öneri var? 

 Üniversiteler, Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB), STK, kooperatifler, birliklerin hatta Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü (TAGEM) bugün konuşmaz, bir eleştiri, alternatif, çözüm önerisi sun(a)mazlarsa acaba hangi zamanda hangi tarım konusunu gündemlerine almayı düşünürler?

Artık yazmanın zamanı geldi. Bunu açıkça ifade ediyorum. Birbirimizi kandırmayalım ve tarımda romantizmi lütfen bırakalım. Çünkü “havanda su dövüyoruz”, maalesef! Sürekli bir övgü ve güzelleme ile ülkemiz tarımının romantizmi içindeyiz. Kabul etmeyenler olabilir ama bana göre bu bir romantizm! Hâlâ üretim planlamasının yüzde 5’lik önemini tartışıyor ve kalan yüzde 95’lik önemli dilimi konuşamıyoruz, tartışamıyoruz. Bazı STK, odalar, birlikler ve kooperatiflerin tarımın güncel gündeminden haberleri yok, maalesef. Mazot gübre destek parası gibi kısır döngülere takıldık kaldık… 

Diğer yandan sadece “Bitkisel Üretim Planlanması”ndan bahsediliyor. Söyler misiniz? Bu ülkede “Hayvansal Üretim Planlanması” yapılmadı mı? Bu ülkede “Su Ürünleri Üretimi Planlaması” yapılmadı mı? 

Gereksiz detaylara takılmanın, tartışıyor olmanın çiftçiye-üreticiye, tüketiciye, Bakanlığa, STK’lara, üniversitelere kısaca ülkemiz tarımına ne yararı var?

Gelin bir tarım ailesi olarak öncelikle şu hususta anlaşalım. Tarımda ciddiyet eksikliği tehlikelidir. Anlık kararlar, anlık cümleler ve anlık işlerle yürüyen günü kurtarma anlayışını bir kenara bırakalım. Gelin biraz geçmişe gidelim ve Türkiye Cumhuriyeti kurulurken ki ekonomi politikasını hatırlayalım. Türkiye Cumhuriyeti kurulurken ekonomik politika bağımsızlık temelleri üzerine oturtulmuş ulusal ve milli politika olması yönü, Atatürk’ün en fazla üzerinde durduğu konu olmuştur.

Politik bağımsızlığın ana koşulunun ekonomik bağımsızlık olduğunu çok iyi kavrayan Atatürk, üstelik o yıllarda bu politikanın oluşturulmasında yol gösterecek öğretilerden yoksun bir şekilde, nüfusun ezici çoğunluğu köyde tarım ve hayvancılık yaparken dâhi bu amacını çok büyük olanaksızlıklar içinde gerçekleştirmiştir.

Burada almamız gereken mesaj; “milli egemenlik, tarımsal egemenlik ve ekonomik egemenlikle pekiştirilmelidir.”

Eğer kendi kararlarını kendin verebiliyorsan, bu kararları verirken de kimsenin etkisi altına girmiyorsan, sana da bir şeyler dayatmasına izin vermiyorsan ve görüşmelerini talimat alarak değil de fikir alma, danışma şeklinde yapabiliyorsan işte o zaman bağımsızlıktan söz edebiliriz. Burası çok önemli… 

Dolaysıyla, zaman kaybetmeksizin “tarımda romantizmi bırakalım!” Denetim ve hesap sorulabilirlik ön planda olsun. Denetimini yapamadığınız, hâkim olamadığınız bir işte başarılı olmak zordur. Yanlışa yanlış diyebilme kabiliyetimizi geliştirelim ve gösterelim. Bunların yanı sıra “içimize bir virüs gibi giren liyakatsizlik…” Ülkemiz tarımının her tarafı taşlarla dolu. Bir şeyler yapabilmek adına başarılı olmak isteyen kişiler çalışacak ve taşın altına elini sokacak, başka türlü olmaz. 

Zaman takım elbise giyip, klimalı odalarda nutuk atma zamanı değil! Süslü kelimelerle gösterişli toplantılar yapıp, reklam kokan pozlar verme zamanı değil! Her yaptığınız çalışmayı bakan ve bürokratları etiketleyerek paylaşım yapma zamanı değil! Bürokratlara şirinlikler yaparak, koltuğumu nasıl korurum, kendimi nasıl sağlama alırım hesaplarının yapılma zamanı değil!

Tulumları, çizmeleri giyme, sahaya inme zamanı! Çiftçiye ulaşma zamanı! Üretimin içinde olma zamanı! Tarımsal işletmelerin yönetiminde, karar süreçlerinde artık gençlere ve kadınlara da yer verme zamanı! Teknolojiyi kullanma, verimlilik, üretme ve üretimi arttırma zamanı! Yenilikçi (inovatif) yollar arama zamanı!

Son söz: Az laf, çok iş yapma zamanı…

 

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *