21 Aralık 2024
weather
4°
Twitter
Facebook
Instagram

Halk bizden plan değil, pilav bekliyor

YAYINLAMA:
Halk bizden plan değil, pilav bekliyor

Ülkemizin 9. Cumhurbaşkanı, Türk mühendis, siyasetçi ve devlet adamı rahmetli Süleyman Demirel, “halk bizden plan değil, pilav bekliyor” diyeli kaç yıl oldu bilmiyoruz. Ama plansız üretimin ülkemizi nerelere getirdiğini yaşayarak gördük. 

Rahmetli Demirel öyle dese de onun iktidarlarında üretici birlikleri, Süt Endüstri Kurumu (SEK), Et-Balık Kurumu (EBK) vb. faaliyette idi ve Sayın Demirel, yerli üretimi teşvik etmek amacı ile olsa gerek, o dönemlerde tarım ürünlerinin fiyatı söz konusu olduğunda, “onlar 3 TL veriyor ise ben 5 TL veriyorum” beyanatında bulunurdu. 

1980’den sonra dünyaya entegre oluyoruz diye ekonomide neoliberal sistemin devreye sokulması ile tarımda her kurum ve üreticiler alt-üst oldu. Ne planlama kaldı ne sağlıklı üretim ne de ürünleri değerlendiren kurumlar. Şimdi mevcut hükümetimiz ve özellikle Tarım ve Orman Bakanı Sayın Yumaklı ve ekibi durumu düzeltmeye çalışıyor ama tarıma bakış mantığı (sadece ekonomik) değişmeyince, sistemin özünü (ekonomik, biyolojik, teknolojik ve stratejik olarak) görmeyince, anlamayınca durum değişmiyor, maalesef.

TARIMSAL PAZARIN PLANLANMASI

Tarımda planlama, üretim ve pazarlama… Aslında bu üç kelime gelişmekte olan ülkelerin tarım stratejilerini gerçekleştirmeleri için birbirleriyle entegre edilmesi gereken çözüm yollarıdır. Bu bakış açısıyla sadece “tarımsal ürünlerin planlaması” tek başına yeterli değildir. “Tarımsal pazarlamanın da planlaması” gereklidir.

Tarımsal pazarlama, ilk tarımsal üretim noktasından nihai tüketicinin eline geçene kadar ürün/ hizmet akışında yer alan tüm ticari faaliyetlerdir. 

Tarımsal pazarlama, çiftçiler tarafından üretilen ürünlerin, tarladan çatala, nihai tüketicilere taşınmasında yer alan tüm işlemleri ve bunları yürüten kurumları ve kişileri kapsamaktadır. 

Tarımsal pazarlama, bireysel ve örgütsel amaçları tatmin eden mübadele yaratmak için ürün/ hizmetlerin fiyatlandırılmasını, tutundurulmasını ve dağıtımını planlama ve yürütme sürecidir. 

Tarımsal pazarlama, işsizliğin azaltılması, çiftlik gelirlerinde artış, tarıma dayalı endüstrilerin büyümesi, yurtiçi ve yurtdışı pazarlara erişimi genişletme gibi birçok avantaj sağlamaktadır.

Tarımsal pazarlama, bir tarımsal ürünün çiftlikten tüketiciye taşınmasıyla ilgili hizmetleri kapsar. Bunu hizmetler arasında, üretimin planlanması, yetiştirme ve hasat, sınıflandırma, paketleme, nakliye, depolama, tarımsal gıda işleme, dağıtım, reklam ve satış gibi birbiriyle bağlantılı çok sayıda faaliyet yer almaktadır

Dolaysıyla planlamayla birlikte üreticiye yönelik teşviki artırmak, daha yüksek üretim ve daha iyi getiri elde etmek için etkin bir tarımsal pazarlama sisteminin ne kadar önemli olduğunu en son 1 milyon ton Mısır ithalatına izin çıkmasının hem zamansal hem de ekonomik olarak çiftçileri psikolojik olarak ne kadar etkilediğini bir kez daha gördük. 

Tarımsal ürün pazarlaması çiftçiler, aracılar, araştırmacılar ve yöneticiler birlikte çalışırsa verimli/yararlı olabilecektir. Ayrıca, bakanlık çiftçilere yardımcı olacak yenilikçi ve yaratıcı yöntemleri içeren sistematik tarımsal pazarlama stratejileri ve pazar bilinçlendirme programları uygulamaya koymalıdır.

Ayrıca çiftçilerin karşılaştığı en büyük zorluğun, üretim maliyeti ve ekime ilişkin bilgi olduğunu, zayıf altyapı ve pazarlama tesislerinin, kalkınma planlarındaki yanlış yönetimin, düşük çiftçi okuryazarlığının tarımsal pazarlamanın önündeki en önemli engeller olduğunu da unutmayalım. Bu doğrultuda çiftçilerin tarımla ilgili bilgi ihtiyacını karşılamak için her köy düzeyinde bilinçlendirme kampanyaları yapılmalıdır.

İyileşen üretime, artan şehirleşme, gelir, değişen yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıkları eşlik etmektedir. Bugün tüketiciler, gıdanın üretildiği kırsal alanlarla sınırlı değildir. Ayrıca, işlenmiş veya yarı işlenmiş gıda ürünlerine yönelik artan talep, ham tarımsal ürünlerde katma değer gerektirmektedir. Bu gelişmeler, gıda ürünlerinin üreticiden tüketiciye katma değerli ürünler şeklinde hareket etmesini gerektirmektedir. 

Ülkemizde tarım, bereketli ve ekilebilir toprakları ve elverişli iklimi sayesinde her zaman güçlü ve gelişen bir sektör olmuştur. Ülkemizde tarım sektörünün güçlü olmasının bir diğer nedeni de sektör dışından kabul edilmese de dinamik, genç ve vasıflı işgücü ile devletin güçlü teşvikleridir. 

Tarımsal pazarlama, verimsizlik, üreticiler tarafından belirlenen fiyatlarla nihai tüketiciler tarafından ödenen fiyatlar arasındaki dengesizlik, parçalanmış ve uzun pazarlama kanalları, aşırı aracı varlığı ve sık fiyat manipülasyonları ve zayıf altyapı sorunlarıyla karşı karşıyadır. 

Tarımsal piyasalar, yatay olarak entegre olmalarına rağmen dikey olarak bütünleşmemiştir. Düzensiz hava koşulları, belirsiz yağışlar, daralan arazi alanı, azalan su kaynağı, azalan toprak verimliliği, yayılan kontrol edilemeyen zararlılar ve hastalıklar, artan üretim maliyetleri, kimyasal madde artıkları ve işgücü eksikliklerini tarımsal pazarlamanın en önemli zorlukları olarak gözler önündedir.

Ülkemizde küçük işletmelerin tedarik zincirine entegrasyonu büyük bir zorluk olduğunu unutmayalım. Ayrıca, çiftçiler ve küçük işletmeler, yüksek değerli tarımsal emtiaların gerektirdiği sermaye, gelişmiş teknolojiler, kaliteli girdiler ve yayım hizmetlerine erişimden de yoksundur. 

Yerel çiftliklerde veya köy düzeyinde yetersiz işleme (temizleme, ayırma, sınıflandırma ve paketleme) nedeniyle, yaklaşık; tahılların yaklaşık yüzde 7’si, meyve ve sebzelerin yüzde 30’u ve tohum türlerinin yüzde 10’unun pazara ulaşmadan önce kaybolduğunu ve daha yüksek değerli ürünlere yönelen çiftçilerin, verim, fiyat ve gelirde artan dalgalanma riskiyle karşı karşıya kaldığını bilmemiz gereklidir.

Son söz: Tarımsal pazarlama, tarım sektörünün büyümesinin ana itici gücüdür. 

Kalın sağlıcakla…

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *